Yasin AKTAY
2013 yılında Reyhanlı’da gerçekleştirilen ve 53 vatandaşımızın hayatına mal olan terör saldırısını organize edip uygulayanlarda biri olan Yusuf Nazik’in nefes kesen bir operasyonla yakalanıp Türkiye’ye getirilmesi dikkatleri doğal olarak bu başarılı operasyona imza atan MİT’e çevirdi. Operasyon kapasitesi, mahareti ve etkinlik boyutuyla, son zamanlarda Teşkilatın giderek artan namına nam katan bir operasyon oldu bu.
İstihbarat teşkilatları varoluş tarzları itibariyle kendilerini fazla öne çıkar(a)mazlar. En az gündemde olmaları onlar açısından en başarılı iletişim stratejisidir. Bu yüzden genellikle yaptıkları icraatlarla konuşur, bunlar da insanların diline düşer, namları böyle yürür.
Ülkemizde MİT’in namı genellikle yakın zamana kadar kendi halkına karşı bilgi toplayan, insanları fişleyen ve gerektiğinde darbecilerin darbelerine zemin hazırlayan operasyonların icracısı olarak yayılmıştır.
Aslında bu, Ortadoğu’daki bütün muhaberat kuruluşlarının genel sorunudur. Bağımsız, ayakları üzerinde duran bir ülkenin akılcı stratejilerini geliştiren bir kuruluş olmaktan çok uzak, daha ziyade halka uzak yöneticiler adına halkı kontrol altında tutmak üzere şekillenmiş yapıları vardır.
Türkiye’de MİT’in soğuk savaş yıllarında darbecilerle, oradan da Gladyo ve uluslararası güçlerin istihbaratlarıyla ilişkileri dolayısıyla halka güven vermekten uzak, daha ziyade halkın hep kuşkuyla, endişeyle baktığı bir kurumdu. MİT basitçe halk içindeki muhtelif hareketlilikleri gözleyen ve onları ilgili mercilere ihbar eden bir kuruluştan öteye geçmiyordu. Adına “derin devlet” denilen yapının en etkili aktörüydü, ama bu faaliyet tarzıyla devlete bir derinlik katmaktan çok uzak, aksine devletin bütün sığlığını ve karanlığını temsil ediyordu.
Oysa gerçekten de milletiyle bütünleşmiş bir devletin bütün derinliğini hissettirecek, ufkunu genişletecek bir vizyonun, aklın ve stratejinin üretildiği bir kurum iddiası olmalı istihbarat teşkilatının.
Türkiye’nin bağımsızlaşması, ayaklarının üzerinde duracak hale gelmesi ve büyümesinin istihbarat teşkilatının da bu vasıfları kazanmasına paralel olarak gerçekleşmesi tesadüf değildir. Dolayısıyla yeni Türkiye’nin gelişimine karşı dünyada ortaya konan direncin birincil hedefleri arasında MİT’in olması da aynı şekilde tesadüf değil.
2011 yılından itibaren Türkiye’yi hedef alan saldırılar ve darbelerde MİT’e ya indirilecek veya ele geçirilecek bir hedef olarak rol yazılmıştır. MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın Özel Yetkili Mahkeme savcısı tarafından ifadeye çağrıldığı 7 Şubat’tan önce de 28 Aralık 2011’de gerçekleşen Uludere faciasında da daha olayla ilgili hiçbir ayrıntı bilinmiyor olduğu halde FETÖ medyası olayın sorumlusu olarak MİT’i hedef alan yayınlarına başlamıştı bile. Aslında bu bile Uludere hadisesinin oluşumunda FETÖ’cü parmak izini ele veren bir unsurdu.
Bundan kısa bir süre önce göreve atanmış olan Hakan Fidan’ı, atanır atanmaz CIA raporlarına veya dedikodularına dayanarak İrancı olarak lanse etmeye başlamış olan FETÖ bu olayla birlikte bir kurum olarak MİT’i hedef almaya başlamıştı.
Reyhanlı saldırısının hemen akabinde de yine FETÖ medyasının öncülük ettiği bir kampanya ile saldırının istihbaratının MİT tarafından ihmal edildiği tezi işlenmişti. Oysa sonradan ortaya çıkan bütün veriler o zaman FETÖ’nün kontrolündeki emniyet istihbaratının bu olayda MİT’e karşı kullanılmak üzere açık açık saldırının bir parçası olma cüretini göstermiş olduğunu söylüyordu.
Aslında hedef alanın MİT’ten kasıt sadece Teşkilatın başına atanmış olan Hakan Fidan’ın şahsıydı. Çünkü MİT’in bir çok kademesinde zaten örgütlenmiş olan ve teşkilatın başkanına iş yaptırmama kapasitesine sahip olan FETÖ’cüler için bu yeterli değildi. Fidan’ın başında bulunduğu bir teşkilat onlar için her zaman bir sorun teşkil ediyor, kontrol edilemeyecek geniş bir alan bırakıyordu. Açıkçası hakim olduklarını düşündükleri bir kuruma dışarıdan birisi, hem de başkan düzeyinde “sızmış” oluyordu..
Türkiye’nin istihbarat teşkilatı 17-25 Aralık gününe kadar bu durumdaydı. 15 Temmuz gününe kadarsa yeterince etkili olamayan bir mücadele yapılmış olsa da o istihbaratla ne doğru dürüst bir terör operasyonu ne de Türkiye’nin sadrına herhangi bir konuda şifa olabilecek bir analiz yapılabiliyordu.
Bugün iftihar edilecek sayısız operasyona imza atabilen bir istihbarat teşkilatının varlığını büyük ölçüde 15 Temmuz sonrası devletin bütün kademelerinde başlatılan ihanetin tasfiyesine borçluyuz.
Milli zannettiğimiz istihbaratımız başka ülkeler adına kendi halkının insanını fişleyip derlediği bütün verileri o ülke istihbaratlarına peşkeş çekmekle meşguldü. MİT içindeki FETÖ’cü unsurlar, terör örgütlerinin içine sızmış kendilerinden olmayan MİT elemanlarını o terör örgütlerine bildirip imha edilmelerini sağlıyorlardı.
Bizim zannettiğimiz ordunun önemli bir kısmı terörle mücadele ettiğini zannettiğimiz sahada teröristle tavşan-tazı oynuyor, dağ-taş bombalayarak göz boyuyordu.
O yüzden yıllarca terörle mücadele adına bir arpa boyu yol yürümemiş, hatta düzenli olarak daha da geriye gidilmişken, 15 Temmuz’dan itibaren ortaya konulan hakiki bir mücadele ile terörün beli resmen kırılmış, Türkiye’nin güvenlik ve istihbarat kurumları da hak ettikleri özgüveni kazanmış durumda.
Bugün 2023 ve 2071 hedeflerini ortaya koymuş ve bu hedeflere yürüme azmi olan Türkiye’nin bu yürüyüş için muhtaç olduğu en önemli kurumların güvende ve üzerlerine düşeni yapacak durumda olduklarının resmidir bu.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.06.2020
6.01.2019
16.10.2019
14.10.2019
9.09.2019
8.07.2019
8.07.2019
22.04.2019
1.02.2019
25.02.2019