Yasin AKTAY
Eğitim sistemindeki 4+4+4 düzenlemesinin TBMM'ndeki tartışmalarını ve nihayetinde yasalaşmasının yansımalarını sempozyum ve konferanslar için birer gün arayla bulunduğum Malatya, Elazığ ve Diyarbakır'dan izliyorum. Öncelikle şunu söylemeliyim ki, halkın bu yasanın içeriği konusunda bilgsiz olduğu ve bu konunun oldu-bittiye getirildiğine dair söylenenlerin burada hiç bir karşılığı yok.
Aksine, görüşebildiğim, konuşabildiğim, dinleyebildiğim halkın bütün kesimleri olup bitenleri çok yakından takip ediyor, yapılan düzenlemenin içeriğine sanılandan çok daha fazla vakıf. Bir kaç istisna dışında düzenlemeye yönelik olağanüstü bir destek var ve bu düzenlemenin akabinde Başbakan Erdoğan'ın Meclis'te yaptığı teşekkür ve değerlendirme konuşması da büyük bir takdirle karşılanmış. Erdoğan'ın bu düzenlemeyle liderliğini bir kez daha pekiştirmiş olduğu bu vesileyle güçlü bir biçimde hissediliyor. Gözü yaşararak ellerini açıp başbakana hayır duada bulunan çok sayıda insan gördüm.
Bu arada özellikle MHP'li ve BDP'den düzenlemeye destek veren milletvekillerine teşekkür edişinin ayrı bir takdirle karşılandığını söyleyebilirim.
Malatya'da BİLSAM'ın düzenlediği "Küresel Değişimin yönü: Kaos mu adalet mi?" başlıklı iki gün süren uluslararası sempozyum halkın yoğun ilgisi ve katılımıyla gerçekleşti. Yurttaki adalet performansına paralel olarak Türkiye'de insanların küresel düzeyde de adalet talepleri ve arayışlarının ilginç bir arayışına sahne oldu sempozyum. Kuşkusuz adaletin alternatifi her zaman kaos değildir ve kaos bazen adaletin sağlanması için düzene tercih edilmesi gereken bir durumdur da. Çünkü nice sağlam görünen veya yaşanan düzenler büyük adaletsizliklere dayanabiliyor. Eskisiyle yenisiyle dünyanın düzenleri hep adaletsizliklere dayanmış ve adalet talepleri de derin krizleri gerektirmiştir. Bu tartışmalar eşliğinde gerçekleşen sempozyumda Alev Erkilet, Ömer Çaha, Mehmet Altan, Halilullah Rasuli, Ahmet Ertürk gibi isimlerin konuşmaları tam bir düşünce ziyafeti yaşattı.
Elazığ'da da Milel Nihal Dergisi-Derneğinin düzenlediği, Arap Baharı'nın nedenleri ve sonuçları üzerine derneğin kurucularının konuşmacı olarak katıldığı panelde konuşmacılardan ziyade panele halkın yoğun katılım düzeyi ve soruları dikkat çekiciydi. Prof. Osman Özcan'ın başkanlığında, Şinasi Gündüz, Alparslan Açıkgenç ve Mahfuz Söylemez'le birlikte gerçekleşen panelde Arap Baharı'na yönelen ilgi aslında daha ziyade, büyük ölçüde Türkiye'nin yeni dünyanın gelişmeleri karşısındaki durumunu, konumunu anlamaya dönük. Anadolu şehirlerinde siyasete, özellikle dış siyasete ve dünyanın gidişatına yönelik bu ilgi ve heyecan her yönüyle dikkat çekici.
KÜRT SORUNUNA HAPSOLAN KÜRT SİYASETİ
Malatya ve Elazığ'dan sonra benzer bir etkinlikle Diyarbakır'a gidince siyasetin ilgi alanında da muhtevasında da yaklaşım tarzında da önemli farkları sıcağı sıcağına tespit etmek mümkün olabiliyor.
Diyarbakır'da da sıradan halkın gündeminde eğitimle ilgili düzenleme hiç de yabana atılmayan bir yer tutuyor. Bu konuda hükümetin ve BDP'lilerden yasaya destek veren milletvekillerinin tutumu açıkça onaylanıyor, destek vermeyenlerin tutumu ise yadırganıyor. Referandumdaki boykot uygulaması gibi bu da açıklanmakta zorlanılan bir konu, ancak bu sefer BDP'nin bölünmüş olması durumu nispeten kolaylaştırıyor.
Sıradan halkın dışında, siyasete daha fazla angaje olan kesimlerin yaklaşımında ise giderek fazla hissedilen bir sorun göze çarpıyor. Ortadoğu'da Arap Baharı yaşanıyor, Türkiye'de bir dizi demokratikleşme adımı atılıyor, 4+4+4 düzenlemesi yapılıyor, dünyada bir sürü gelişme oluyor, ama buranın siyasi elitleri bütün bu meselelere bigane ve mesafeli kalıyor. Bunlar için Kürt meselesine doğrudan temas etmeyen hiç bir gelişmenin veya hiç bir siyasetin hiç bir önemi yok. O yüzden AK Parti'nin bütün icraatları sonuçta sadece Kürt sorununa dair neler getirdiği penceresinden bakılarak değerendiriliyor.
Açıkçası bu durum Kürt siyasetinin Kürt sorununun içine hapsolmasını beraberinde getiriyor ve siyasetin başka herhangi bir sektörüne onu aşırı ilgisiz, hatta yabancı hale getiriyor. Bu da Kürt siyasetini kısırlaştıran bir etki yapıyor. Ne yazık ki, bu durumdan İslamcı Kürtler de kendilerini kurtaramıyor ve İslam gibi derin ve geniş bir dünya ve siyaset ufku bu tercihin etkisi altında sığlaşıp daralabiliyor. Oysa Müslüman Kürtlerin hem Kürt sorununun çözümünü içerecek hem de bu bölgeye de ülkenin geri kalan kısımlarına da söyleyebilecekleri çok daha fazla şey olmalı.
Bu arada son operasyonların barış konusunda çok karamsar bir hava oluşturmuş olduğunu ve hükümet ne kadar aksini savunsa da halkta "doksanlara dönüş" algısını oluşturup beslediğini de kaydetmek gerekiyor.
Doğrusu, hükümetin şu gerçeği bir kez daha görmesi gerekiyor: Terör, teröristleri öldürmekle bitmiyor. Aksine yeşerdiği zemini daha da besliyor.
Şu veriler gerçek anlamda sosyolojik gözlemlere dayanıyor: Aileler çocuklarının dağa çıkmasını asla istemiyor. Üstelik dağa çıkanların aileleri de çocuklarını geri getirmek için ellerinden geleni yapmaya çalışıyor. Ancak nasıl anlaşılırsa anlaşılsın hiç önemi yok, bu aileler, hem bu esnada hem de çocuklarının ölüsü geldiğinde çocuklarının davasına daha fazla sahipleniyor, giderek örgütün doğal ve kopmaz parçaları haline geliyorlar. Örgüt de bunu biliyor, görüyor ve her şiddet içerikli olayın eninde sonunda kendisine çalışacağını hesaplıyor. Bir kaç Kürt çocuğu daha ölmüş, umurunda değil, nasılsa kalan sağlar onun oluyor.
Sadece buradan ilerlersek bile bu yolun bizi selamete götürmeyeceğini anlarız.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları




































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.06.2020
6.01.2019
16.10.2019
14.10.2019
9.09.2019
8.07.2019
8.07.2019
22.04.2019
1.02.2019
25.02.2019