Ali BAYRAMOĞLU
Zekeriya Öz, dün, HSYK kararıyla İstanbul Cumhuriyet Başsavcı vekili yapıldı. Bu terfi yanında Öz'ün özel yetkileri de yeni görevi dolayısıyla elinden alınmış oldu. Öz artık, Ergenekon soruşturmasını yürüten savcı değil.
Neler oluyor?
Düşünürken ve anlamaya çalışırken kimi "ezberleri bozmak" ta fayda var.
Ergenekon soruşturması ve davasına kökten karşı olan bir önceki HSYK, Zekeriya Öz'ün görevden alınması için pek çok girişimde bulunmuş, bu girişimler her seferinde Adalet Bakanı, dolayısıyla siyasi iktidar tarafından engellenmişti.
Anayasa değişikleri sonrası oluşan HSYK ise siyasi iktidarla da Ergenekon soruşturma süreciyle de barışık bir yapıya sahip. Öz'ün görev yerini değiştiren, Öz'ü Ergenekon soruşturmasından uzaklaştıran da bu HSYK. Siyasi iktidarın ise bu kez engelleme, durdurma girişimi hiçbir şekilde söz konusu değil.
O zaman durumu nasıl açıklamalı?
Akla iki ihtimal gelecektir.
1. Devlet içinde siyasi iktidar, yüksek yargı ve muhtemelen askerin dâhil olduğu yeni bir ittifak söz konusudur. Bu ittifak Ergenekon davasının (dolayısıyla Balyoz ve Kafes'in de) yavaşlatılmasına giden bir hat üzerinde oluşmuştur.
2. Siyasi iktidar Ergenekon sürecinin git gide hukuk rayından çıkan bir görüntü vermesinden kendi meşruiyeti açısından rahatsızlık duymaktadır. Ayrıca son gelişmelerin (gazeteci tutuklamaları, kitap baskınları ve toplatılması) yarattığı tepki HSYK ve siyasi iktidarı tedbir alma, devreye girme konusunda harekete geçirmiştir.
Bu ihtimallerden birincisi hiç şüphe yok ki, sık dile getirilecektir, her iki cephe de buna sarılacaktır.
Ancak geçerli olanın ikinci ihtimal olduğunu sanıyor, görev değişikliğinin Ergenekon sürecinin hukuki raya oturtulması arayışı çerçevesinde yapıldığını, HSYK'nın tasarrufu ile Adalet Bakanlığı'nın eğiliminin kesiştiğini düşünüyoruz.
Bizce olan budur...
Umalım öyle olsun...
Ancak şu aşamada birkaç hususun altını özellikle çizmek gerekiyor.
- Zekeriya Öz Türk hukuk tarihine cesaretiyle ve attığı adımlarla geçen, demokratikleşme sürecinde katkıları her zaman anılacak bir isimdir.
Yaptığı görev, görevi sırasında siyasi iradenin arkasında durma ne denli demokratik arayışların bir sonucu ise, bugün bu görevden alınıyor olması da o denli demokrasinin bir gereğidir.
Öz son dönemlerde hukuk ve demokrasi sınırlarlarını zorlayan kimi uygulamalarla "hukuki yorgunluk" belirtileri göstermiştir. Örneğin Öz'ün yazdığı iddianameler ve ekleri hukuk devleti öykümüzün "artı hanesi"ne yazılırken, kaleme aldığı kitap bulunduran her şüphelinin tespiti ve aranmasını ima eden savcılık talimatı aynı öykünün "eksi hanesi"nde en ön sıralarda yer alacaktır.
- Ergenekon ve benzeri davaların bundan sonraki seyrini bu görev değişikliklerinden hareketle okumaya kalkmak yanlış olur. İstikamet biraz da topluma, toplum siyaset ilişkisine bağlıdır. Bu noktada en önemli husus Türkiye'deki ortak demokratik aklın ve kamuoyunun gücüdür. Nitekim kamuoyu demokrasi konusunda ses yükseltmiş, Ergenekon sürecine destek veren pek çok isim, son uygulamalar karşısında dikkat kesilmiş ve tavır almıştır.
Kamuoyu demişken...
Toplum siyaset ilişkisi çok önemlidir ve kamuoyu gücü çift yönlüdür.
Bu açıdan Akif Beki'nin şu satırlarını bir kenara not etmek gerek:
"Ergenekon lügatinin bu derece yaygın kullanıma ulaşması, genel bir toplumsal kabule mazhar olması ürkütüyor beni. Cunta taraftarlarını mazur görebilirim... Ancak, cunta karşıtları açısından ciddi bir tehlike söz konusu... Zira dil, bir süre sonra yöntemini de dayatmaya başlar... Egemen dil, zihin süreçlerimizi, düşünüş biçimlerimizi tayin ediyor. Hangi kavramlarla konuşuyorsak, onlardan farklı olanla düşünmüyoruz. Analiz kapasitemizi nasıl sınırlandırdığını, bir düşünme aracı olarak Ergenekon dilinin melekelerimize ne yaptığını fark edemiyoruz..."
Dikkat ve rahat...
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Muhalefet farkında mı?
20.09.2025 - Gelenek ve hastalık: Kadına şiddet…
18.09.2025 - Yeni dünya, yeni Türkiye: Aynı pota…
14.09.2025 - CHP ne yapsın?
11.09.2025 - Kanun tiyatrosu
6.09.2025 - Boğma süreci
4.09.2025 - Erdoğan çok beğenmiştir…
30.08.2025 - Söz yine topluma gelecek
28.08.2025 - Keser döner sap döner…
23.08.2025 - Siyasi alan daralırken…
21.08.2025
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
Ahmet Kaya
Sevgili Ahmet Altanın yazılarını bizimle paylaştığınız için Sizlere çok teşekkür ederim.. Hergün takip edip okumaktayım...
Ad Soyad Giriniz...
ahmet altan candır