Ali BAYRAMOĞLU
İmamoğlu’nun tutuklanması ve onu takip eden tepkiler, yeni siyasi okumalara yol açtı. Bunlar olumlu ve olumsuz okumalar olarak ikiye ayrılabilir.
Olumsuz okuma, siyasi iktidarın attığı adımın rejim, sistem, ülke için ürettiği sonuçlara dayanıyor. İmamoğlu, iktidar tarafından asli ve tehlikeli siyasi rakip olarak belirlendi, hedeflendi ve tutuklandı. Diploma operasyonuyla daha şimdiden cumhurbaşkanı adayı olamayacak duruma getirildi. Bu yapılırken yargı etiğinin iflası sıradanlaştı. Daha önemlisi otoriter cüret ve otoriter dokunun seviye atlaması oldu. Değil mi ki, iktidarın el attığı alan demokrasinin kalbini oluşturan siyasi rekabet ve serbest seçimlere doğrudan ve dolaylı gönderme yapan bir saha.
Ve sonuç olarak muhalefetin tepkileri ne olursa olsun, Erdoğan attığı adımla “yürüyor”. Sistem bu düzeyde bile onun işareti, takdiri ve talepleri çerçevesinde yol alıyor. Bunlar kanun hükmü haline dönüşüyor. Bu ilerleyişi dengeleyecek, denetleyecek, durduracak herhangi bir mekanizma da bulunmuyor.
Bu okumanın diğer ayağı; kimlik, milliyetçilik (güç ve başarı), geleneksel aidiyet yapılarına, bunlara endeksli fayda ve patronaj mekanizmalarına dayanıyor. Otoriter düzen, lider ve gelişmelerin arkasındaki pek çok ülkede milli, yerli, tek kültürcü gibi farklı eğilimlerle karşımıza çıkan, toplumsal destek varsayımını, yeni sosyolojik dip dalgalarını içeriyor.
Olumlu okuma ise, İmamoğlu hamlesi ve krizinin siyasi dengeleri altüst ettiği, Erdoğan’ın geri dönüşsüz bir şekilde inişe başladığı, buna karşılık CHP’nin de geri dönüşsüz biçimde iktidara yürüdüğü, Özgür Özel veya başka bir adayla ilk cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanarak düzeni değiştireceği iddiasına dayanıyor. “Olan’dan çok ona yönelik “tepki”yi veri alıyor. Diğer bir ifadeyle Erdoğan’ın İmamoğlu adımı siyasi dengeler bakımından bardağı taşıran son damla olarak görülüyor. Adaletsizlik ve keyfilik nedeniyle itirazın muhalif kesimleri aştığı, muhafazakâr kitleleri de etkilemeye başladığı düşünülüyor.
Sonuç olarak, bu bakışa göre iktidarın muhalefete yönelik baskıları, bunun ulaştığı seviye, toplumu, kültürel ve geleneksel kutuplaşmaları geride bırakacak tarzda uyandırmış, gençliği siyasallaştırmış, Özgür Özel’in bir taşıyıcı lider haline gelmesi vesile olmuş bulunuyor.
Esasen bu yaklaşımda toplumsal olana karşı siyasi olanın hakimiyeti, bu çerçevede bir neden-sonuç okuması, toplumun bireysel olarak sosyo-ekonomik verilerle siyasi davranışa dönüşü veya sarılması fikri var. Kültürel ve geleneksel olandan, milliyetçi dalgalardan, sosyo ekonomik kriterle siyasi davranışa geçiş, Türkiye’de muhalif çevrelerin, özellikle kimi muhalif aydınların ezeli bir beklentisi ve iddiasıdır.
Bu iki okuma, şüphe yok ki, iki ideal tip gibi iki ucu işaret ediyor.
Gerçeklik, muhtemelen bunların arasında bir noktadadır, belki de bunların kısmi karmasıdır.
Bununla birlikte uçlardan, eğilimlerden birisinin, Marksist teorinin toplumsal formasyon tanımında olduğu gibi ağır basması kaçınılmazdır.
Benim için ağır basan olumsuz dalga.
Umarım yanılıyorumdur.
Ancak bu dalgayı aşmanın yolu, muhalif aktörlerin, özellikle CHP’nin direnç ve itiraz ötesinde siyaset geliştirmesi, topluma kurucu bir ufuk vermesi, kimlik ve sosyolojik dip akıntılarla ilişki kurmasıdır.
O zaman bu iki uç bir araya gelebilir.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları




























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.12.2025
20.12.2025
18.12.2025
13.12.2025
11.12.2025
6.12.2025
4.12.2025
30.11.2025
27.11.2025
22.11.2025