Ali BAYRAMOĞLU
Basında kadınlara öldürülme haberlerinin ardı arkası kesilmez. Yine öyle bir dönemdeyiz.
Kocalar, biraderler, sevgililer kadınları katlediyorlar.
Faillerin duygularını yöneten, erkeğin, ailenin kadın üzerinde hak iddiasına vurgu yapan bir gelenek. Hak iddiası garip bir erkeklik, onur, sahiplik duygusunu doğallaştırıyor.
Gelenek ve zihniyet!
Esasında gelenek her toplum için önemlidir.
Kültürel sürekliliği tarif eder; algı, tepki, anlam, akıl yürütme, değer ortaklığına işaret eder.
Bununla birlikte pek çok şey gibi, geleneğin de iki ucu vardır.
Bir ucu kuşatıcı ve kucaklayıcı, diğer ucu baskıcıdır.
Geleneğin hükümran olduğu bir toplumda, örneğin, aile, sadece kucaklayıcı, koruyucu, kurucu bir yapı değildir. Aynı zamanda doğal bir düzenin modeli, taşıyıcı yapısıdır. Doğal düzen, adı üzerinde, verilidir, değişmez, dokunulmaz bir düzendir. Örneğin, ataerkil yapı ve zihniyete doğal düzen, hiyerarşiktir; ilişkileri, hakları, ödevleri, rollere, yaşlara, cinsiyetlere göre değişmez bir şekilde tanımlar.
Kadın bu düzende edilgin ama merkezi bir konumdadır. Doğurganlık, hizmet ve tatmin işleviyle tanımlanır. Bu işlevlerin geleneğe uygun bir şekilde sürmesinden sorumludur. Üstelik bu geleneğe en büyük tehdit yine kadından gelir, ataerkil bakışta, varlığıyla, davranışlarıyla, hareket alanıyla tatmin duygusunu ateşleyen odur. O zaman bedeni ve aklı gözaltında tutulmalıdır.
Velhasıl kadın, erkeğin, ailenin ahlakı ve namusunun hem nesnesi, öznesi, edilgin taşıyıcıdır. Ataerkil gelenek kadını bu sınırlar içinde, koruma altında tutulması gereken kişi ve rol olarak yüceltir.
Açık: Ataerkil düzen bakımından, kadınlık bir kölelik halidir
Şüphe yok, insanlığın kazanımları, temel hak ve özgürlükler, dünyanın birçok yerinde geleneği zorlayan, değiştiren sonuçlar verdiler.
Ancak gelenek ve zihniyet sert çekirdeklere sahiptir. Direnirler. Geleneksel yapıların, kimi inanç veya toplumsal formların arkasına gizlenirler. Hukuk kuralları, insan hakları ilkeleri arasında gezinip dururlar. Tutku ve namus cinayetleri, kadına yönelik şiddet, aile içi şiddet ve yaygınlıkları bunlara örnektir.
Mevcut iktidar bir dönem, tecavüze uğrayan kız çocuklarını, tecavüzcüleriyle evlendirip aile kurumu korumayı düşünmedi mi? Bu kurum üzerinden tecavüz edilen kızı meşrulaştırmayı, kızın varlığına, ruhuna, haklarının önüne koymadı mı?
Bir cemaate altı yaşında kız çocuğunun evlendirilmesi hadisesi, tam bir sapkınlık olarak yukarıda söylenenler belki uç örneğinden başka neydi? Tatmin merkezi olarak kız çocuğu, erkek düzeni içinde kız çocuğu, bir değişim nesnesi olarak kız çocuğu, kendi babası tarafından bir erkekle aynı odayla kapatılan kız çocuğu…
O cemaatin tasavvufu bir ibadet, yaratıcıya ulaşma yolu olmaktan çıkarıp, içine kapalı bir yaşam biçimi, fayda, rant topluluğu haline dönüştürmesi, kadın-kız köleliğini, sapkınlığa kadar giden ataerkil uygulamaları geleneğe referansla meşrulaştırması…
Gelenek ve kadın…
Bu ülkenin en büyük sorunudur.
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluZeytine ağıt 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanTopunuz bir İspanya Başbakanı kadar olamadınız... 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENYeni Diyanet İşleri Başkanı 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUDünyayı çılgınlar yönetiyor; akıllı olmak gerek… 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciKalıcı fakirlik ve pahalılık 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunStalin ‘Huzur Türklükte’ demiş! Cidden mi? 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolArap rejimleri 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖzgür Özel ve siyasi drama… 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRCHP’ye kayyım davasında AK Parti’nin eli var diyen yok ki… 19.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANTürkiye kötüye gidiyorsa AKP’nin oyu neden yüzde 30 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRAltın ve boksit madenleri, elektrik, kahveci… Yeni bir el koyma mı geliyor? 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUGelenek ve hastalık: Kadına şiddet… 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİç Sömürge: Gücün İçeriye Yöneldiği Karanlık Düzen 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEMuhafazakârlığın önlenemeyen düşüşü 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBaşkan’ın bütün akbabaları aşkına 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTeflon siyaset 18.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEskinin Öldüğü, Yeninin Henüz Doğmadığı Bir Dönem.. 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURİsrail’in yükünü Kürtlerin sırtına yüklemek… 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “Al sana misilleme”… 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanBari zekamızla alay etmeyin: Meğer yargı siyasal değilmiş 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSınırsız küstahlığın sınırları; acziyetin sınırsızlığı 15.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluHukuksuzluktan daha pahalı bir nesne yok 15.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞ“BACASIZ SANAYİ” ALARM VERİYOR… 15.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKKıyamet saatini durdurmak 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANGerilimle yönetmek ya da gerilimi yönetmek 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayGüney Kore ‘mucizesi’nin karanlık yüzü: Otoriter kalkınma 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.09.2025
11.09.2025
6.09.2025
4.09.2025
30.08.2025
28.08.2025
23.08.2025
21.08.2025
16.08.2025
14.08.2025