AK Parti Kongresi öncesi kongrenin gündemiyle ilgili üç hususun altını çizmiştik.

Bunlar, 'cumhurbaşkanlığı seçimleri', 'partinin kökleşme hamleleri', en nihayet 'elit dönüşümü ya da yeni yönetici kadrolar meselesi'ne ilişkindi...

Yenileri ve eskileriyle MKYK listesi, Erdoğan'ın konuşmasındaki başkanlık sistemi vurguları, yeni aktörlerle AK Parti'nin siyasi havzasının genişlemesi, gerçekten de bu kongrenin önemli unsurları arasında yer aldılar.

İleride tüm ülkenin ve siyasetin belirleyici unsurlarından birisi haline dönüşecek olsalar da, bunlar, daha çok AK Parti'nin iç dokusunu ilgilendiren hususlar.

Şüphe yok ki, kongreye ilişkin işin bir de AK Parti ve Türkiye ilişkileri boyutu vardı.

Siyasi iktidar partisi olarak AK Parti'nin gelecek tanımını ve vaadlerini içeren bu boyut doğal olarak tüm siyasi mercekleri kendisine yöneltti.

Bu açıdan, gelecek, vaad ve siyaset açısından AK Parti'nin 10. Kongresi'ni nasıl değerlendirmek gerekir?

Önce iki ayrı kaynağın altını çizmek gerekiyor.

Birincisi 'söz'dü, Başbakan'ın konuşmasıydı.

İkincisi ise 'yazılı'ydı, Ak Parti'nin 2023 politikalarını toparlayan metniydi.

Bu çerçevede bakıldığında yazılı kaynak yargıdan anayasaya, Kürt meselesinden sivilleşme sürecine pek çok alanda 'demokratikleşme, çoğulculuk, hizmet, üçlüsü'nden oluşan bir yol tanımı yapıyor.

Başbakan Erdoğan'ın konuşması ise bu yolun taşlarının rengine, şekline, dizilme yöntemine işaret ediyordu. Çoğulculuk, demokrasi, hizmet, Kürt sorununda çözüm gibi konulardan AK Parti'nin ne anladığını özetliyordu.

Kongre bu açıdan bir 'süreklilik' mesajı vermiştir.

Hem içerik konusunda süreklilik, hem yöntem meselesinde süreklilik...

Hem açılım, değişim, sivilleşme politikalarında süreklilik... Hem demokrasi ile otoriterlik arasında bir tahterevalli işlevi gören ataerkil siyaset konusunda, bir başka ifadeyle demokrasi ve siyasetin sınırları konusunda süreklilik...

Yarının değişim politikaların 'alaşım'ı nasıl olacak sorusuna, kongre 'içerik olarak demokrasi ayarı yüksek', buna karşılık 'yöntem olarak demokrasi ayarı düşük' yanıtını vermiştir.

Kürt meselesindeki siyasi temasa kapalı tutum, şahsilik ve lider vurgusu, başkanlık sisteminde ısrar, anayasa konusundaki tek taraflı irade beyanı, yöntemle ilgili hususlara işaret etmektedir.

Öte yandan, AK Parti kitapçığında yer alan 2023 hedefleri demokratik içerik ve anlam açısından son derece kuvvetlidir.

Nitekim bu vaad ve hedeflerin kimileri ana hatlarıyla şöyledir.

-Siyasi alanın genişletilmesi: (Partileri kapatmanın kaldırılması, parti kurulmasında kısıtlayıcı ve tek tipleştirici hükümlerin kaldırılması)

-Ayrımcılıkla mücadele ve eşitlik politikaları: (Nefret suçu ile ilgili düzenleme, mevzuatta etnik ayrımcılık algısı yaratan hükümlerin ayıklanması, kamu hizmetlerinde her türlü dini, etnik ayrımcılığa son)

-Sivilleşmenin sürdürülmesi: (Yargı birliğinin sağlanması, askeri okullardaki müfredatın yenilenmesi, mevzuatın askeri unsurlardan ve darbe imalarından ayıklanması)

-Bireysel bazda kültürel haklardan derinleşme: (Kamu hizmetlerinde Kürtçe tercümanlık, ana dilde savunma, ana dilde kamu hizmetlerine erişim)

- Adil yargı hedefleri: (Yargının hızlandırılması yargıda adaletin sağlanması, bu çerçevede 4. yargı paketinin kanunlaştırılması)...

Dün yaptıklarına bakılırsa, AK Parti'nin bu vaadlerini de zaman içinde gerçekleştireceğine şüphe yoktur...

Ancak, söyledik, tarz ve yöntem, bu vaadlerin içinin doldurulma şekli en az o vaadler ve hedefler kadar önemlidir.

Nitekim dün geç saatlerde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün meclis açılış konuşmasında sarfettiği, 'tutuklu milletvekilleri mecliste olmalıdır' sözlerine Başbakan'ın verdiği 'biz böyle düşünmüyoruz' tepkisi, bu açıdan bir göstergedir.

Alaşıma dair bir gösterge...

Erdoğan ve Gül arasındaki bu ayrışma, tartışmalarda AK Parti'yle iç iktidar dönüşümüyle ilgili yönün yeniden öne geçmesine şüphe yok ki yarından itibaren yol açacaktır...

Tartışacağız...

Kaynak: http://yenisafak.com.tr/yazarlar/AliBayramoglu/ak-partide-neler-oluyor/34295