Gerçek çıplak: Türk devlet sistemi yapısal reformlarla, yargısal süreçlerle, idari reflekslerle kendisini temizlemeye çalışıyor. Karanlık bir geleneği, vesayet düzenini tasfiye etmeye uğraşıyor.

Ancak bir 'temizlik yorgunluğu' yaşandığı da muhakkak..

Usulüne göre yapılmayan, içinde farklı iktidar kavgalarını barındıran, yeni hukuk ve hak ihlallerine yol açan, hatta darbecilerden demokrasi kahramanı üretme ihtimali barındıran 'temizlik süreci' hem zaman zaman meşruiyet ve inandırıcılık sorunlarıyla karşı karşıya kalıyor, hem ana hedeften çıkıp yan yollara sapıyor, yeni ittifaklar üretiyor.

Öte yanda kalan kirin yapılan temizlik yanında hala devasa bir tortu olarak karşımızda olduğunu biliyor ve görüyoruz.

Bunların büyük kısmı gözle görülür durumda.

JİTEM'de 'etkin' görev yapmış, infazlarda adı geçmiş pek çok asker bugün başka görevlerde bulunuyor.

Keza Ecevit'e ve Özal'a sıkılan kurşunlarla, 1970'li yıllardaki türlü katliamların tahrik edici unsuru olmakla anılan Özel Harp Dairesi'nin varlığı, eylemleri, bugünkü durumu üzerine ne siyaset cenahından bir soru soruldu, ne ordu içinde bir hamle yapıldı.

Soğuk savaş döneminde muhtemel bir işgal halinde direnç birlikleri oluşturmak için, ordunun güvenilir bulduğu 10 binlerce sivili silahlandırdığı ve görevli kıldığı bu yapı, ülkenin gayri meşru siyaset tarihinde nasıl bir rol oynadı?

Hala oynuyor mu?

Kesin yanıtı yok.

Ama bu tehlikeli askeri yapının varlığını hala sürdürdüğüne şüphe yok.

Ocak 2006'da Ağca'nın tahliyesiyle alevlenen Özel Harp Dairesi tartışmalarına, 16 Ocak günü Genelkurmay bir açıklamayla katılmıştı.

Şöyle diyordu açıklamada:

'Geçmişte zaman zaman gündeme getirilen 'Kontrgerilla', 'Gladio', 'Derin Devlet' gibi kavramların, son günlerde Özel Harp Teşkilatı'yla irtibatlandırılması gayretlerinin arttığı dikkati çekmektedir. Bilgi eksikliliğinden kaynaklandığı değerlendirilen bu gibi suçlayıcı ve amacını aşmış yazı ve yorumlar, ülkemizin maruz kalabileceği bir saldırıda, mütecavize karşı çok hassas görevler icra etmek üzere Soğuk Harp döneminde teşkil edilmiş (..) bu birime zarar vermekte ve vatan savunması hazırlıklarında zafiyete sebep olmaktadır.'

Altını çizelim:

Asker, bu birim hala var, eleştirerek bu birime zarar veriyorsunuz diyordu…

Hemen aynı tarihlerde Büyükanıt'ın Genelkurmay Başkanı olduğu günler Mehmet Baransu'nun yayınladığı bir belge, bir davetiye şöyleydi:

'Her Türk'ün seve seve katılacağına ve milli varlığımızın korunması konusunda hayati derecede önem taşıdığına inandığım, böyle milli bir hazırlık için milli hisleri kuvvetli, yetişmiş, bilgili ve cesur elemanlara ihtiyaç vardır. Yakından izlediğimiz yüksek nitelik ve yetenekleriniz, takdirle karşılanan müspet davranışlarınız ve milli heyecanınız dolayısıyla sizin de bu çalışmalara katılmanızı uygun gördüm. Bu milli konuya ilgi göstereceğinize ve yapılacak çalışmalara iştirak edeceğinize inanıyorum.

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt.'

Mart-Nisan 2010 pek çok gazete bu ve benzeri bilgilerle (Baransu-Karargah) eski Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın, dış tehdide karşı uygulanması gereken Gayri Nizami Harp Planı'nın çerçevesini genişleterek, 'iç tehdit'e karşı uygulanması talimatı verdiği ortaya çıktığı' bildiriliyordu..

Ve 2013…

MİT'in TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu'na Özel Harp Dairesi'yle ilgili gönderdiği bir rapor üzerine konu tekrar gündemde ve tüm gazetelerde…

İçeriden gelen ihbar mektuplarına dayanan rapora göre, Özel Harp Dairesi AK Parti'yi devirmek üzere 'Özel Harp Dairesi darbe harekât planları' hazırlanmıştı... Bu planlar, başbakanın evinin dinlenmesi, AK Parti'ye kapatma davası açılması, suikast planları, kaos ortamı yaratarak EMASYA birliklerinin müdahalesinin sağlanmasını içeriyordu..

Rapor geçmiş bazı olayları Özel Harp Dairesi'yle bağlantılandırıyordu: Güçlükonak olayı, Hrant Dink cinayeti, Misyoner katliamı, Rahip Santoro cinayeti ve Trabzon'da TAYAD'lılara yönelik linç girişimi bunlar arasındaydı.

Bu raporun MİT tarafından ciddiye alınıp komisyona gönderildiğini, aynı raporun görevli 10 bin sivilden söz ettiğini hatırlatalım…

Kir katmanı dağ gibi…

Vesayet canavarının ucu yakalandı, ama devletin derini hala orada…

Hızla üzerine gitmek gerek ama, hukuk yoluyla…