Ali BAYRAMOĞLU
Dün olan ile bugünü, bugün yaşanan ile dünü kavramaya kalkmak, topyekün bakış, hem kolaydır, hem yanlıştır.
Ve bu, en sık yaptığımız iştir. Kimi politikalarını eleştirdiğiniz bir siyasi partinin, örneğin siyasi iktidarın bu kez doğru yaptığını söylemek veya tersi, siyasi iktidarın doğrularının azalıp hatalarının arttığını ifade etmek, tartışmalar da sıkça 'doğruyu bulmak' ya da 'pusulayı şaşırmak' gibi keskin tanımlarla karşılık bulur.
Örneğin Ergenekon ve Balyoz adli süreçleri, hem doğruyu hem yanlışı aynı anda barındıramaz keskin inançlılar için. Bu Kürt meselesinde de laiklik tartışmalarında da böyledir… Keskin siyasi pozisyonlar, pozisyonlara ilişkin tanımlar düşünme zahmetini elinizden alır, size doğruyu ve doğruya giden akıl yürütme biçimini tarif ederler. İhanet, hain, bizden, satılmış, iliştirilmiş kelimelerinin bu denli revaçta olduğu kaç demokrasi vardır acaba? Bu notu düşüp devam edelim…
Türkiye son 10 yılda çok önemli hamleler yaptı. Demokratikleşme, devlet dokusunda sivilleşme, İslami kesimde ve laik kesimde karşılıklı olarak demokratik derinleşme, ekonomik istikrar, kamu hizmeti kalitesindeki artış bu durumun açık sonuçları. Hatta sisteme ve ülkeye en çok sorun çıkaran Kürt meselesinde bile gelişme bu yönde. Kürt sorununda kimlik vurgusu, hak kullanımı, siyasi ifade imkanı açısından Türkiye'nin 2000 sonrası ile 2000 öncesi arasında dağlar gibi fark bulunuyor. 2000'li yıllar sorunu salt asayiş nesnesi olarak algıyan inkarcı politikaların geride bırakılması olarak tanımlanabilir bir yönüyle. Altını özellikle çizmek gerekir: Bu hamleler içinde sivilleşme sürecinin MGK'dan Emasya'ya mevzuatın önemli bir kısmını elden geçiren yasal boyutu, darbe ve darbeci mantıkla hesaplaşarak temizlenmeyi öne alan adli yaptırım boyutu, siyasi iradenin kendi alanına sahip çıkmasıyla özellikle YAŞ açısından başgösteren idari boyutu son 200 yılın vesayet düzenine yönelik en büyük dönüşüm girişimidir. Ne var ki, tüm bunlar demokratik düzen tesisi için yeterli değildir, yeterli olmamıştır. İki nedenle ya da iki anlamda… İlki ortada: Önce 12 Eylül kalıntısı anayasal düzen başta olmak üzere, çözüm bekleyen, beklerken can alan, otoriterlik dalgaları üreten Kürt meselesi, polis devleti görüntüleri, yargı-siyaset ilişkisinde boğucu durumlar, seçim sistemi, partiler yasası ve ataerkil siyasi yapılanma, askeri sistem içindeki denetimine ilişkin eksiklerin süregitmesi, ulusal ve yerel siyasi kararlarda katılım, uzlaşma ve mutabakat eksiklikleri ciddi 'demokrasi sorunları' olmayı sürdürüyor.
İkincisi ise malum… Bunları değişim sürecinde yaşanan hoyratlıklar, iktidar kavgalarından, yeni adli refleksin siyasi özgüveninden doğan hak ve hukuk ihlalleri olarak tanımlayabiliriz. Kaldı ki, değişim sürecinin ürettiği sorun ve sıkıntılar içinde sadece bunlar, yani sadece hukuksuz durumlar yok. Aynı zamanda yönetim krizlerine, iç siyasi dokuya değen boyutlar da var. MİT krizinde olduğu gibi devlet içi gerginlikler üreten ya da tasfiye merkezli adli süreçlerde olduğu gibi asker-sivil ilişkilerini 'sürekli yaptırım hali'ne dönüştüren ve bu ilişkilerin yapılanmasını engelleyen yönleri var. Özetle, siyasi iktidar açısından hem iyiye giden hem kötüye giden işler var. Genel olarak hakim tek parti sistemi ve bu sistem içindeki hakim lider görüntüsü, katılım, mutababakat, uzlaşma gibi konularda yeni meseleler üretiyor, şüphe yok.
Ancak aynı iktidar, özellikle lideri zaman zaman 'büyük adımlar' atıyor. Saygun'a yaptığı siyasi ve sembolik anlamı güçlü hastane ziyareti bunlardan birisidir. 'İktidarımın gideceğini de bilsem Kürt sorununu çözmeye çalışacağım' sözleri bunlardan bir başkasıdır. Dönelim keskin akıl sahiplerine… Siyasette normalleşme istiyorlarsa, önce zihniyetlerini normelleştirmeye çalışmaları gerekir. Birleştirerek değil, ayrıştırarak anlamayı denesinler, tedavi için faydalı olur.
Yazarlar
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları



































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.12.2025
20.12.2025
18.12.2025
13.12.2025
11.12.2025
6.12.2025
4.12.2025
30.11.2025
27.11.2025
22.11.2025