Ali BAYRAMOĞLU
Susurluk skandalı, Şemdinli olayları son dönemlerin bildik kara olayları...
Katille anıldılar. Göz göre göre oldular. Göz göre göre örtbas edildiler.
Savunuldular, çarpıtıldılar. Sistemin seçtiği ve verdiği birkaç kurbanla geçiştirildiler...
Onlardan geriye sadece kurbanlar, maktüller değil, gerçekler de kaldı...
Bir de bellek...
Bu bellek ve gerçek, geçmiş zamanı, şimdiki anı ve geleceği bir hamlede kuşatıyor.
Gerçek ve bellek sessiz kaldıkça, insan zihnine hapsoldukça yaşayanı da yaşatanı da kavurarak yönetmeye devam edecek.
Devam ettikçe tekerrür de edecek.
Mazlum, zalim, zaman değişse de o gerçek tekrar üreyecek. Ve bellek yine zindanda yaşayacak.
Gerçeğin bellekten dışarıya sızması ve belleği boşaltması için bilinmesi, hissedilmesi yetmez. Görülmesi, bilinmesi, tanınması gerekir.
Yüzyıllar boyu insana, insanoğluna yol aldıran, gerçekle yüzleşme olmamış mıdır? Medeniyetin vasıtası değil midir, itiraf?
Kabul ve yüzleşme bugün demokratlaşmanın olmazsa olmaz iki şartı olarak neden tekrar edilip durur?
Evet, Türkiye yol alıyor...
Toplumsal his, sıhhatli bir istikamette ilerliyor...
Konuşma, kendinle görüşme, tartışma çabası var ortada... Böyle oldukça siyaset, devlet buruluyor, değişime direnci azalıyor.
Azalıyor ama, direnç bu...
İtiraf, yüzleşme, kabul, hesaplaşma hala yasak...
Hele söz konusu olan kara olaylarsa, ideolojik suskunluk ve örtbas açısından Şark cephesinde henüz yeni bir şey yok...
Ağar'ın kimi suikast silahlarını Abdullah Çatlı, Haluk Kırcı gibi hem aranan hem kullanılan suçlulara verme emrini "devlet sırrıdır, açıklayamam" diye geçiştirmesi örnek değil mi?
Başa sar, geri sar...
Kürt çekti çekiyor, Türkler çekti çekiyor... Çekecekler... İtiraf, yüzleşme, hesaplaşma, sorgulama yasak kaldıkça...
Nereye kadar geri sarmalı?
1915'e, 1909'a, 1890'a kadar mı?
Suçu kimde aramalı? Mazlum da değişiyor, zalim de... Hatta yer değiştiriyor... "Ermeniler versus Kürtler ve Türkler", "Türkler versus Türkler", "Kürtler versus Türkler"... Herkesin sırası geliyor...
Zira değişmeyen hep o bellek ve hep o zihniyet...
Velhasıl söylemek yetmiyor, "ürkek ve tedirgin", "cesur ve yalnız" veya "küstah ve nobran" itiraflar kafi gelmiyor yüzleşmek için...
Cesur, ama yalnız, yalnız kaldıkça sessiz itiraflar neyi değiştirdi peki?
İşte bir örnek, hem de en oturaklısından... 1913'te Trakya orduları başkumandanlığı, Harbiye Nazırlığı, 1916'da Kafkasya Cephesi Genel Kumandanlığı, Sadrazamlık ve Genelkurmay Başkanlığı yapmış olan Ahmet İzzet Paşa'nın örneği...
Şöyle yazıyor 1924'te:
'Ermeni meselesinde izlenen hareket tarzıyla, bu yüzden ortaya çıkan feci olaylar bir siyasi hata mıdır? Yahut fazla olarak bunun bir cinayet kabul edilmesi de gerekir mi? Ve bu halde bunun sorumluluğu bazı özel kimselere mi ait, yoksa ahlaki bir cinayet şeklinde bütün millete mi şamil? İşte bu noktalar gerçekten tartışmaya değer. Benim inancıma göre, bu hareket tarzı kazandığı şekil ve genişlik bakımından büyük bir siyasi hata idi. Zorlayıcı bir sebep olmadan insan kanı akıtmak genel olarak bir cinayettir. Özellikle işin içine kin ve şahsi çıkar da karışırsa kötülük daha da büyür. Dolayısıyla böyle bir meselede suçu işleyen kimselere hepimiz nefretle ve lanetle bakarız.'
Baştan sar, geriye sar...
Ve dur tarihin her hangi bir yerinde...
Göreceksin:
Yüzleşme yok... Kimlikleri kuşatan korkulardan, korkuların ürettiği şiddetten başkası yok...
Yüzleşme, siyasi, toplumsal ve şeffaf olduğu zaman yüzleşmedir...
Bir gün olacak...
O gün o bellek sönecek, o gerçek tükenecek, zihinler özgürleşecek...
Ve tüm bunlar burada, bu ülkede, Türkiye'de, Türkler eliyle, demokrasi ışığında olacak...
Yazarlar
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBüyük Türkiye hayali böyle bir hayal miydi? 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.09.2025
18.09.2025
14.09.2025
11.09.2025
6.09.2025
4.09.2025
30.08.2025
28.08.2025
23.08.2025
21.08.2025