Ali BAYRAMOĞLU
Barış treni, yolu hızlı katediliyor.
Öcalan'a gelen Kandil, Avrupa ve BDP yanıtları, bunlar üzerine Öcalan'ın yaptığı açıklama, Kürt siyasi hareketinin barış sürecine tam angajmanı ve Öcalan'ın bu hareket hakimiyeti açısından hayati değerdedir.
Uzlaşma ve istikamet bellidir:
Hasan Cemal'in deyişiyle 'Kürt sorunuyla silah ve şiddet arasındaki bağın kopması', bu kopuş geri dönülmez bir siyasi olgunluğun yerleşmesi ve ardından gelecek çözüm ışığı…
Yetkililer 'üç kritik aşama'dan söz ediyor.
Buna göre, ilk aşama şu anda içinde bulunduğumuz 'askeri aşama'dır. Bu aşamasının meselesi, kalıcı bir eylemsizlik ile PKK silah ve militanlarının sınırdışına çekilmesidir.
İkinci aşama 'siyasi aşama'dır. Diğer ifadeyle silah bırakma sonrası Kürtlerin siyasi varlık olarak boy gösterecekleri, örgütlenecekleri siyasi alanın nasıl ve hangi koşullarda oluşacağına, Kürtlerin statüsüne dair ilk tanımların yapılacağı aşama…
Üçüncü aşama 'uygulama aşaması'dır. Yapılacak düzenlemelerin nasıl hayata geçeceği, Kürt siyasi hareketi ve aktörlerinin sisteme nasıl entegre olacakları bu aşamanın temel meselesi olacaktır…
Nevruz ve sonrasında içinde olduğumuz ilk aşamaya dair önemli adımların atılması bekleniyor.
Burada kritik nokta, 'PKK'nın geri çekilmesinin siyasi, hukuki koşulları ve meşruiyeti meselesi'dir.
Malum, Öcalan 'çekilme sürecine' meclisin dahil olmasını bekliyor. Bunun muhtemel iki nedeni var. Birincisi, çekilme sırasında, 1999'a benzer bir tablonun yaşanmaması, yani PKK açısından zaiyat olmamasıdır. İkincisi ise, yine muhtemelen Öcalan'ın barış ve görüşme sürecine tüm sistemin dahil ederek kendi konumu ve buna bağlı olarak Kürt siyasi hareketinin konumunu belli bir 'statü'ye bağlaması arayışıdır.
PKK'nın geri çekilmesinin siyasi, hukuki koşulları, farklı nedenlerle, hükümet açısından da bu önemli bir sorun olarak görünüyor.
Sadece Irak sınırında değil, Erzurum, Gümüşhane, Giresun civarında dahi militanları bulunan PKK'nın geri çekilmesini güvenlik güçleri hangi yasal çerçeveye dayanarak müdahale etmeden seyredeceklerdir? Hükümet bu sorumluluğu hangi yasal sınırlar içinde üstlenecektir?
Bunlar önemli sorulardır ve bu durumda hükümetin hem kendisi hem güvenlik güçleri açısından parlamento tarafından yetkilendirmesi bir gereklilik olarak olarak masada durmaktadır.
Ve bu mesele, önümüzdeki hafta gündeme gelecek, iki tarafından ihtiyaçlarını karşılayarak muhtemelen olumlu sonuçlanacaktır.
Ve bu şekilde barış sürecinde yeni ve büyük bir sayfa açılacaktır.
İkinci aşama, yani 'siyasi aşama'nın ise önemli ölçüde anayasa tartışmalarıyla iç içe yaşanması beklenmektedir. Yerel yönetimlerin yetkilerini güçlendirecek adem-i merkeziyetçi bir yapılanma, vatandaşlık tanımı, ana dil meselesi gibi konuların yer aldığı bu aşamada, iş, şüphe yok ki, daha çetrefillidir.
Zira, bu, her şeyden önce AK Parti ve BDP sınırlarının ötesine taşan, tüm ülkeyi ve Kürt sorunun sistemin yeniden inşası etrafında çözümünü vaadeden bir aşamadır. Ve noktada 'toplumsal ve siyasal konsansüs' ile 'çoğulculuk' önem taşıdığı kadar, düzenleyici bir işlev de taşır.
Kürt meselesi-demokrasi arasındaki ilişkilerin hayati olacağı, siyasi beceri kadar karşılıklı konuşma ve kabulün belirleyici rol oynacağı bu safhayı Türkiye'nin tartışarak, zorlansa da geçeceğini sanıyor, umut ediyoruz.
Son aşamayı, uygulama aşamasını şu an da tartışmanın yeri ve zamanı değil, kaldı ki elde veri yok…
Önemli olan o noktaya gelmektir.
Her şey bu istikamete ilerliyor…
Unutmadan ve tekrar:
Bir sonraki aşamada, siyasi aşamada, görecelilik. fikir, farklılık, tahammül, etikleşim ve uzlaşma önemli olacaktır…
Demokratik ortama, demokrasiye, demokratik tartışmalara ihtiyaç olacaktır…
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- İddianame: Görülmemiş bir seviye
13.11.2025 - Siyasetteki durgun-durağan tablo ile anlamı
8.11.2025 - Bahçeli Kürt meselesine, Kürt meselesi Türkiye’ye yön verirken…
6.11.2025 - 31 Mart’tan 19 Mart’a neler değişti?
1.11.2025 - Kürt çözümüne neden olumlu bakmalı?
30.10.2025 - Kronik siyaset bunalımı…
25.10.2025 - Yeni dünya, yeni Türkiye
23.10.2025 - Erdoğan’ın tercihleri
28.09.2025 - Muhalefet farkında mı?
20.09.2025 - Gelenek ve hastalık: Kadına şiddet…
18.09.2025
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Îsmaîl Girikî (2)
"Öcalan’ın arkasındaki harekete bakıldığında bugünkü sonuca dua etmeliyiz" diyen Kurtulus Teyiz hakli.Ne dedigini ancak ben anliyorum.Öcalan ve pkk Kurd milli mücadelesine karsi cok acemise basarmis, gerizekali Halkda onu kör gözlerle savunmus ve canlarini ve malarini vermistir.Elde kaldi sifirin altinda sifir.Birsürü Türk yazari bu durumu satiraralarinda acikliyorlar,ama bizim geri zekali dedigimiz Imrali güllü ihate kitleleri ve daha sonra Diyarbakirda ihanete ve düsmanliga imza atan Amed
Îsmaîl Girikî
Öcalani ancak Öcalan gibi Aptal Kurd kitleleri onu kendilerine serok sayabilir, diyer bütün ise bunu kabiúl etmiyor. Öcalan Kürd halk düsmani lideridir. 1970li yillarin ortasindan beri PKKyi seillenen MIT, Ergenekon; Genelkurmaydir. Bu kurumlar Öcalan gibi bir piskopati Kurd halkinin basina kilif olarak gecirdiler. Halkda bunu ulusal kurtuks mücadelesi olarak bildiler ve bu ihanete destek sonmaya basladilar. Iste 21.3 2013 Diyarbakir Kurdistan tarihinde ihanete en büyük imzayi atmis oldu.