Ali BAYRAMOĞLU
Nuray Şen beni çok etkileyen bir kadındı. Paris'te Kürt çevrelerinde tanıdım, üç kadın suikastine yakından bakmak için gittiğim zaman acılı, akıllı, olgun, dingin… Feryadın ürettiği, acının yoğurduğu bireyleşme örneği…
Beni çarpan hikayesini yazmamı istememişti.
Aradan aylar geçti…
Barış büreci başlayınca şimdi kendisi göndermiş öyküsünü, 10 Nisan tarihli bir mektup halinde, muhtemelen ''bu süreçte tuzu olsun'' diye…
Paylaşıyorum…
Benim de bir ailem vardı
Herkesin ailesi kadar özgün ve birbirine benzeyen ailelerden biriydik biz de.
90'lı yılların başında, Antep'in Nizip ilçesinde yaşıyorduk. Ben öğretmendim. Ayrıca, Eğitim-Sen şube başkanlığı da yapıyordum. Eşimin kendi işyeri vardi. Büyük oğlum, üniversite öğrencisi, küçük oğlum, liseyi bitirmiş, üniversiteye hazırlanıyordu. Evimizin kıymetlisi kızımız, Anadolu Lisesi- hazırlık bölümüne devam ediyordu.
Diyarbakır'lıyım ben. Eşim Urfa- Birecik'ten.
90'lı yıllarin siyasi ikliminden fazla söz etmeyecegim. Günlük olarak 12 Eylül'ü yaşamaya devam ediyorduk. 'Olağanüstü Hal' adı altında, hepimizi potansiyel suçlu gören, hepimizi kırıp paramparça eden bir ceberrut yönetimin rehineleri gibiydik.
Siyaseten DEP' e destek veriyorduk.
Ölüm, hep aramızdaydı. Ensemizde nefes alıp veriyordu sanki...
JİTEM ve dağ
Önce eşimi öldürdüler!
Eşim Mehmet Şen, JİTEM'in gezgin katilleri tarafından, 26 Mart 1994'te, Nizip'teki işyerinden kaçırıldı! İşkence edildi! Katledildi!
49 yaşında, 3 çocuk babası, sivil, silahsız bir insandı.
Kıydılar!
Sadece ona değil, hepimize kıydılar! Çocuklarıma, bana, hayallerimize...
Koca şehir üstüme çökmüştü birdenbire! Nefes alamıyordum... boğazımda anlaşılmaz bir hırıltı... ne varsa içimde lime lime...
Adalet yoktu!
Hak-hukuk yoktu!
İki oğlum dağlara gittiler!
Açlıktan değil, eğitimsizlikten değil, işsizlikten değil... Sadece adalet için!
O zamanın ağır kederi içinde farkına varmamıştık ama, 94 baharında, o uğursuz 26 mart cumartesi günü, hayatımızın rotası da değişmişti artık...
Küçük oğlum Fırat Şen'i, 26 Kasım 96'da, Dersim'de yitirdim!
Çocuktu daha, 21 yaşındaydı...
Saçları reyhan kokardı... gülüşü bahar gibi... sıcak, aydınlık, ışıl ışıl...
Kalbimin sevgilisiydi.
Doyamadığımdı, 'gitme !' demeğe kıyamadığımdı...
Gitti...
Kalbim nefes nefese peşinde koşuyor hala.... rastlar mıyım gülüşüne diye... belki bir yerde buluşuverir gözlerimiz... kimbilir... diye...
Bir mezarı bile yok!
Öyle yapayalnız, öyle kimsesiz...
Kandil'de «infaz»
Büyük oğlum Doğu Şen'i yitirdim sonra! Kandil'de, Kani Cenge mıntıkasında. 20 ağustos 2001 yazında!
Benim ilk çocuğumdu.
72 yılının temmuzunda Berlin'de, bir hastanede kucağıma vermişlerdi onu. Bir mucize gibiydi. İncitmekten korkarak, usulca çıplak göğsümün üstüne yatırmıştım... 'hoşgeldin bebegim!' demiştim ağlayarak... ben, hep seninleyim... hiç ayrılamam ki senden...' demiştim.
O ilk dakikalarda bilmiştim... 'evlat nedir?'
Benim çocuklarım da çok güzeldi. Herkesin çocukları kadar kıymetliydiler, özeldiler.
İnsan, kederi anlatabilir. Tanımayanı yoktur çünkü. Hayat herkese, ağır, hafif tattırır kederi.
Lakin, evlat acısını kim anlatabilir ki?
O, insanın içinde patlayan bombanın dehşetini...
O, gürül gürül yanan bir odun sobasının ortasına atılıverilen bedenin cayır cayır yanışını anlatmaya kelime var mıdır? Varsa bile ben bilmiyorum.
Kürt, Türk, Ermeni, Rum, Yahudi, Süryani veya, Zulu'lu, evladını yitirmiş bir annenin ızdırabı, kıyaslanabilir mi birbirinin acısıyla? Kürt annenin o telafisiz acısı, Türk annenin o tesellisiz acısından daha 'üstün' olabilir mi?
Ölüm, etnik kimliği, dini inancı, ideolojileri ayırmaksızın, aynı şiddetle vurur herkesi!
Ananın milliyeti olmaz…
Anne, annedir... evlat, evlattır... ölüm, ölümdür... ötesi yok ki...
Anneleri, o cesur kadınları çok ağlattılar bu coğrafyada!
Kürt, Türk gencecik çocuklar, birbirlerini öldürürken, anneler, o canından aziz evlatlarının yasıyla kavruldular! O, intikam sloganları dinip, kalabalıklar dağılıp, el ayak çekildiğinde, gece biter mi, sabah olur mu, güneş doğar mı bir daha... evlat acısıyla 'kor' olan annelerden başka, kim bilebilir ki...?
Allah, hiç bir anneyi, evlat acısıyla 'terbiye' etmesin! Hiç bir anneye, evlat acısı göstermesin!
Bir ailem vardı. Ailemin tüm erkeklerini kaybettim!
Kızımla ben kaldık geriye... iki kadın...
Evlat nedir? Bildim.
Evlat acısı nedir? Bildim!
Türkiye'nin son 30 yılına yayılan, adına ister 'savaş', ister 'düşük yoğunluklu savaş' diyelim, o çatışmalı sürecin, tanıklarından biriyim. Aynı zamanda, sanığıyım da.
95 ekiminde Diyarbakır'da, gözaltına alınıp, günlerce iskence gördüm, Jitem'de! Bana neler yaptıklarını söylememe gerek var mı?
Diyarbakır, Saraykapı'da, cezaevinde yattım!
Halen, Fransa'da mülteci olarak yaşıyorum...
İçimde, hasretin her tonu...
Kapısını açıp, içine girebileceğim bir evim yok artık ülkemde. Bir işim yok. Lakin, köklerim o topraklarda... kalbim, doğduğum, büyüdüğüm, yurdumda çarpıyor sanki...
Ne zaman hatıralarımın elini tutsam, alıp götürüyorlar beni, çocuklarımı sevgiyle büyüttüğüm zamanlara...
Sadece, bu acımasız yılların tanığı, sanığı değilim ben, mağduruyum da!
Hellalleşme zamanı
Keske, yaşanan zamanı başa sarabilseydik...
O kadar çok acı çektik ki bu coğrafyada, artık, helalleşmekten başka bir çaremiz yok!
Kalbimiz asla inanmasa da, biliyoruz, ne yapsak da, yitirdiğimiz çocuklarımız geri gelmeyecek... ama, yaşayan evlatlarımızı korumak için... helalleşmek vakti.
Biz, ortak acının paramparça ettiği anneler, o kadar yaralı, o kadar hasarlıyız ki, bize bunca kötülüğü reva görenleri bağışlamaktan başka şansımız yok!
Bagışlamak, unutmak değil... geçmişin yanlışlarının, kırmızı çizgilerinin, insanda yol açtığı hasarlar üzerinden, çocuklarımıza, daha özgür, daha demokratik bir hayat, yaşanacak daha iyi bir yer inşa etme mücadelesinde, atılacak bir adımdır sadece.
Kin, nefret, ideolojik savaş sloganları ve intikam yeminlerinin, hepimizin hayatını nasıl zehirlediğini yaşayarak öğrendik! Kazandığımız ne? Kaybettiğimiz, binlerce gencecik hayat...
Asıl erdem, yaşatmak olmalı, asıl 'kutsal' hayat olmalı...
İçimde bir bahar dalı, kıpır kıpır...
yüreğimde bir umut, ışıl ışıl...
Elimi istekle taşın altına koymak istiyorum.
Elimi, hatta ateşin içine sürmek istiyorum.
Daha binlerce anne, 'evlat acısı nedir?' bilmesin diye...
* Ara başlıklar bana aittir.
Yazarlar
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.09.2025
18.09.2025
14.09.2025
11.09.2025
6.09.2025
4.09.2025
30.08.2025
28.08.2025
23.08.2025
21.08.2025