Ali BAYRAMOĞLU
'Doğruyu emrediyorsa bunu din emrediyor diye karşısında mı duracaksın? İki tane ayyaşın yaptığı yasa, sizin için muteber oluyor da inancın emrettiği bir gerçek, bir vaka, niçin sizler için reddedilmesi gereken bir olay haline geliyor…'
Başbakan dün bu sözleri sarfediyordu.
Bu sözler, ekseni 'kamu sağlığı ve alanı meselesi'nden değer ve inanç sahasına kaydıran bir tutum'a ve 'kutuplaştırıcı bir dil'e işaret ediyor.
Türkiye'de toplum ve toplumsal değişim, farklı değer istemlerinin iç içe girme hali, tek tek kişilerde hemhal olması, bu dil ve tutumu çoktan geride bırakmıştır.
Umarız başbakan bunun hızla farkına varır ve dil ve zeminini hızla değiştirir. Toplumsal hakikati takip eder.
Ancak ortada bir sorun olduğu muhakkak.
Bu sorunu hissetmek ve tartışmak için önce sıcak tartışmaların kutuplaştırıcı etkisinden, siyasi parti endeksli düşünce alışkanlığından uzak durmak lazım.
Sorun bir 'zihniyet'e ilişkindir.
'Doğru-güç ve siyaset' arasındaki kuvvetli ve boğucu bağ kuran bu zihniyet, temelde teklik üzerine kuruludur. Tek ahlak, tek doğru, tek çıkar, tek fayda ana şiarıdır.
Türkiye'de siyaset ve siyasetçinin, ekonominin düzeni, siyasetin alanı ne olursa olsun cemaat anlayışından toplum anlayışına hâlâ tam olarak geçememiş olmasının ana nedeni bu zihniyettir.
Doğruları, faydaları, değerleriyle bir topluluk anlayışına çakılı kalmak, bu topluluğu toplum sanmak, bir iktidar mücadelesi gibi görünse de, aslında bir tasavvur eksikliğine işaret eder:
Toplum tasavvuru eksikliği…
Şüphe yok ki, toplum derken, yeknasak bir tarihsel kurgu olarak ulus ya da milletten farklı, kendi içinde zıt ve farklı eğilimler barındıran heterojen bütününü, yani çıplak hakikati kastediyoruz.
Eksiklik de buna dair algının eksikliğidir.
Zihniyet sözünü de hafife almamak gerekir.
Zira keskin modernistlerin peşinde koştukları 'hayali toplumla', muhafazakarların geleneklerle tanzim ettikleri değişimine karşı durdukları 'tek değer toplumu', özü itibariyle birbirlerine benzerler.
Evet, kim ne derse desin, kim olursa olsun, bu ülkede siyasetçinin toplum tasavvuru yoktur.
Tüm toplulukları farklarıyla ele alan, onların ortak paydasından, etkileşiminden hareketle tanımladığı bir 'toplum tasavvuru' bulunmaz, siyasetçinin zihninde.
Söyledik, tekrarlayalım, bunu, yeknesak ve muğlak bir bütünü ifade eden, aslında savunduğu cemaatin bizzat kendisi olan (ya da olmasını istediği) millet kavramıyla ya da farklı olanı yok sayan milli irade kavramıyla ikame eder, siyaset ve siyasetçi...
Cemaatçi siyaset ise; köylü, kentli, sermayedar, İslamcı, Kürt, laik, kim olursa olsun, belli bir grubun diğer gruplar karşısında ve genellikle diğer gruplar aleyhine yaşam alanının genişletilmesi üzerine kuruludur.
Yaşam alanının genişletilmesi üzerine oturan politikalar gücünü kaçınılmaz olarak, bir yandan cemaatin kendi iç yapısından, diğer yandan bu cemaate aktarılacak imkân ve kaynakları denetleyen devletten alır.
Sistemin özüyle, yapısıyla, bunların değişimiyle hiçbir şekilde ilgili olmayan; tersine onu olduğu gibi koruyup kendisine yontmaya çalışan kalkınmacı, merkeziyetçi siyasi söylemlerin, devletin kontrol mücadelesine endekslenmiş siyasi çekişmelerin, savaşların kökü de burada yatar.
Ve sonuç olarak, siyasi partilerin demokrasi arayışı, söylemi ne denli samimi olursa olsun, bu anlayışla sınırlı kalır.
Bugün değişimi kuşatan zihniyet ve yapı hâlâ bu zihniyet ve yapıdır.
Siyasi iktidardan yayılan mikro siyasetteki tutuculuk kokusunda, dün kürtaj, sezeryan, aile gibi tartışmalarda, bugün alkollü içecek düzenlemesiyle ilgili olarak karşılaşıyoruz...
Yazık…
Yazarlar
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.08.2025
2.08.2025
6.07.2025
4.07.2025
28.06.2025
26.06.2025
21.06.2025
19.06.2025
8.06.2025
5.06.2025