Ali BAYRAMOĞLU
Bardak 'Haziran ayı' itibariyle taştı.
Başka bir ifadeyle Gezi olayları adım adım şekillenmekte olan bir 'siyasi durumu' açığa çıkardı.
Nasıl?
Ya da neydi adım adım şekillenen?
İç içe 'iki daire' düşünelim.
'İlk daire'de 'toplum ile siyaset arasındaki ilişkiler'e dair 'yeni bir durum'la karşı karşıyayız:
'Çoğulcu-çoğunlukçu, temsili-katılımcı demokrasi' tartışmaları 'yeni bir gerginlik kalemi' olarak, bir süredir ve kalıcı bir şekilde siyasi hayatımıza katılmış bulunuyor. Bu kalem, beden, kadın, sokak, çevre gibi hususlara işaret 'mikro siyaset fikri' ve yükselen 'kamusal alan merkezli siyaset algısı' üzerinden şekilleniyor. Ve Kürt sorunu, Alevi meselesi, laikçi-dindar veya diğer cemaatimsi kutuplaşmalar gibi yerleşik gerginliklerimizin yanına ayrı bir unsur olarak ekleniyor, dolayısıyla onları da etkiliyor.
Açık: 'Yeni durum'u, önemli ölçüde seküler merkezli bir kesim taşıyor.
Ancak hemen ardından şunu da söylemek gerekiyor: Bu durum laik o kesimin kendi içinde ne denli farklılaştığını da gösteriyor. Zira yeni dalga, pek çok yönüyle ve özü itibariyle laikçi bir nitelik taşımaktan çok demokratik duruşu ve talepleri öne çıkarıyor, laik kesim içi bir ayrışmanın altını çiziyor. Laik kesim içindeki laikçilikle tezat oluşturan 'bu yeni doku' zenginleşip özgürleşen bir toplumdaki talep çeşitlenmesini ve derinleşmesini temsil ediyor. Bu tabloyu, son 10 yılın dinamikleri çerçevesinde (İslami kesimde evrensel değerlerle temas üzerinden yaşanan değişime paralel olarak) laik kesimdeki demokratikleşme eğiliminin tabii sonucu olarak görmek gerekir.
Bu durum toplumsal bir hareketliliğe işaret ettiği kadar, siyasi bir dalgalanmayı da ifade eder.
Siyasi dalgalanmalar ise siyasi dengeleri etkilerler.
Nitekim öyle oluyor.
'İkinci daire'de yenilenen siyasi dengeler yer alıyor.
Siyasi açıdan 'sahipsiz' ama gündem belirlemede özgül ağırlığı yüksek yeni dalganın varlığı, hem
AK Parti'nin reformcu imajını olumsuz etkiliyor hem şu aşamada siyasi iktidara yönelik genel muhalefeti beslemenin hatta ulusalcı duruşları el altından güçlendirmenin ötesine geçemiyor.
Siyasi iktidar, tehdit olarak algıladığı bu durum karşısında ve seçimlere doğru, eski moral üstünlüğünden uzakta bir yerde siyasi ve sivil tüm unsurlarıyla ve onu destekleyenlerle tam bir 'tahkimat, cepheleşme üzerinden savunma ve savuşturma politikası' izliyor.
İçi boşalan çoğulculuk-çoğunlukçuluk tartışmaları da, temsili demokrasiyle katılımcı demokrasiyi karşı cephelere oturtma manasızlıkları da, köşe yazılarını polemiklerin esir alması da, Mısır'daki 'darbe vahşeti'nin Türk siyasetinin sinir uclarını tahriş etmesi de bu çerçevede yaşanıyor.
Dalgalanmanın siyasi dengeler açısından tek sonucu bu değil.
Cemaat-hükümet arasındaki mesafeyi açığa çıkaran, gerginliği alenileşerek yükselten de, 2013 Haziran kriziyle yakından ilgili...
O zaman parçalar şöyle toparlanabilir:
2002 sonrası AK Parti'nin gücünü oluşturan üçlü ittifak dağılmıştır.
Bu üçlü doku, 1. (siyasi gücün özünü oluşturan) Milli Görüş kadroları ve İslami-muhafazakar çevrelerden, 2. (operasyonel kabiliyeti) yüksek Gülen cemaatinden ve 3. (AK Parti'ye söylem düzeyinde özgürlükçü meşruiyetini sağlayan) laik kesim kökenli demokrat-liberal çevrelerden oluşuyordu.
Bu üçlü bugün dağılmış ve aralarında çatışır duruma düşmüşlerdir.
(İstisnalar dışında) yeni dalgaya yakın duran demokrat-liberal çevreler ile AK Parti arasında yaşanan kırılma ortadadır. Bu kırılma bir gerginliğe doğru ilerlemekte ve AK Parti açısından daha şimdiden meşruiyet zorluklarını gündeme getirmektedir.
Cemaat ile AK Parti arasındaki kırılma ise hem bir iktidar mücadelesinin sonucudur, hem muhafazakar alan içindeki bir siyasi farklılaşmanın işaretidir. Gezi olayları, AK Parti'nin bu olaylardaki kırılganlığı, yaklaşan seçimler, cemaat oklarını üstü kapalı olarak AK Parti'ye çevirirken, AK Parti bu girişimi karşılıksız bırakmamıştır. Yapılan açıklamalar, yaşanan tartışmalar dikkate alınacak olursa, cemaat hükümet ilişkileri tümüyle kopmuş, cemaat açık bir siyasi aktör haline gelmiştir.
Evet, siyasi kartlar yeniden karılıyor...
Sonbahar öncesi durum bu.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
2.06.2025
29.05.2025
18.05.2025
15.05.2025
10.05.2025
8.05.2025
4.05.2025