Ali BAYRAMOĞLU
MİT emniyetle, emniyet kendi içinde, savcı savcıyla, yürütme HSYK'yla karşı karşıya geliyor. Polis savcıyı dinlemiyor, dinleyen polisi hükümet görevden alıyor. Sayı 2000'e ulaştı. 'Savcı'nın temsil ettiği mercinin yargı değil, cemaat olduğuna dair keskin bir kuşku bulunuyor. Ve yürütme yargının 'mafyalaşmış' bu kısmına neşter atmak için, bir organ olarak yargı gücüne çok keskin müdahalelerde bulunuyor. Bu arada 'bir yanda yolsuzluk iddialarının yapılan darbenin, öte yanda darbe iddiasının yolsuzlukların susturucusu' olduğu fikri dolaşıyor.
Türkiye'de böyle bir krizi ne yaşadıklarımdan ne okuduklarımdan biliyorum.
12 Eylül öncesi polis, kimi devlet memurları sağ ve sol olarak iki grupta cepheleşmişti.
Ancak siyasetin devlet alanında, devlet gücü ve araçlarıyla bu şekilde kuralsız, sert, bozguncu bir şekilde yaşandığı bir dönem Türkiye'de hiç olmadı.
Sorun başgösterdiğinde iki noktaya vurgu yapmıştım.
İlki 'devlet krizi'ydi.
İkincisi (hem cemaat hem siyasi iktidar kaynaklı) 'çifte otoriterleşme riski'ydi.
Bugün her iki 'durum' yarına dair umut vermeden derinleşiyor.
Yaşanan bunalımı tarif etmek dahi zor.
Bunalım sadece tek bir aktörün, hükümetin eylemlerinden, kendisine yönelik iddiaları örtbas etmek için yargıya ve idareye yaptığı müdahalelerden ibaret olsa, kestirip atarsınız, 'mutlak otoriteleşme ve buna bağlı siyasi kriz' diyerek işin içinden çıkarsınız.
Ama iş bundan ibaret değil, iş böyle değil...
İkinci bir aktör var. Yargı gücünü (özel yetkili mahkemelerde, HSYK'da, Yargıtay'ın kimi dairelerinde) önemli ölçüde ele geçirmiş ve etkin biçimde kullanan bir aktör... Siyasi iktidarla olan hesabını bu gücü kullanarak görmeye, onu itip kakmaya, hatta devirmeye yelteniyor. Yargı, yargıç, savcı sıfatının arkasına saklandığı için hükümet alerjisi yüksek kesimler tarafından önemsenmez hale geliyor.
Yargı içinde bir grubun devlet ve hukuk dışı bir çerçevede, bir cemaate ait strateji içinde hareket etmesi, iktidarın üzerine yürümesi, görülmemiş çapta ve nitelikte büyük bir soruna, büyük bir demokrasi ve devlet krizine işaret ediyor.
Öte siyasi iktidarın bu yapıyla mücadele etmek için başvurduğu yolları, 'karşı taraf kendisine yargıyı silah yapmış, iktidar o silaha müdahale ediyor, yargıya müdahale etmek zorunda kalıyor' diyerek geçiştirmek söz konusu olamaz. Zira bu müdahalelerle bırakın kuvvetler ayrılığı ilkesinin ihlalini, hızla yargının hükümete bağlanması istikametinde ilerliyoruz.
Yargının içten ele geçirilmesi ve dışarıdan müdahalelerle adeta çöktüğü bir yerdeyiz.
Bu 'teorik olarak' demokrasinin 'sıfıra yakın bir noktası' demektir.
Evet, zemin çamur...
Bu çamur üzerinde 'tam taraf olarak', 'tam taraf tutarak' ilerlemek siyaseten ve ahlaken imkansızdır.
Cemaatin yargı ve emniyet üzerindeki hakimiyetinin kırılması demokrasi ve hukuk devleti açısından elzemdir. Ancak bunun hukuk devleti düzenini bozarak, yıkarak yapılması da son derece tehlikeli ve yanlıştır.
Şöyle söyleyelim: Cemaatin devlet stratejisi otoriterleşmenin bizzat kendisidir. Buna karşılık özgürlükçü tutumu ve moral üstünlüğü konusunda zaten zemin kaybetmekte olan, hükümetin düştüğü otoriterleşme tuzağı kendisi için de ülke için de yıkıcıdır.
Siyasi iktidarın yapması gereken iki iş bulunuyor:
1.Kendisini ilgilendiren dosyalar kadar, diğer davalarda cemaatin yasal imkanları nasıl, ne şekilde kullandığını teşhir etmek. Bunu yapabilmek hem güç gösterisidir hem hukuk tesisidir ve hukuk içinde tasfiyedir.
2.Ana muhalefet partisiyle işbirliği yaparak hukuk devleti ve kuvvetler ayrılığı ilkelerini çiğnemeden yüksek yargıyı, özellikle HSYK'yı elden geçirmek.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
2.06.2025
29.05.2025
18.05.2025
15.05.2025
10.05.2025
8.05.2025
4.05.2025