Ali BAYRAMOĞLU
Bir iniş dönemindeyiz. Reform ve değişim iklimini değil, kriz ve tıkanıklıkları soluyor, bunları tartışıyoruz.
Cemaat, siyasi baskın, devletin ayrışma hali, yargıdaki cemaatimsi siyasallaşma...
Bunların hepsini bir an bir kenara koyarak şu soruyu soralım:
Siyasi iktidarın bu iniş döneminde payı var mıdır?
İktidar yorar. İktidar cihazı ve içindeki aktörler arasındaki ilişki zaman içinde değişir. Katmanlar ve mesafeler oluşur. İktidar yıpratır. Siyasi hayatta düz hat yoktur. Politikaları inişler ve çıkışlar kuşatır.
Pek çok örneği gibi AK Parti'nin de test edilmiş, denenmiş iki yüzü var ...
İlki değişimci ve reformcu, ikincisi muhafazakar ve ataerkil bir yüz.
Yorgunluk ve yıpranma bu ikinci yüzü belirginleştirir ve inişi tetikler.
Siyasi iktidarın payı işte buradadır.
Bu açıdan karşımızda iki temel mekanizma var.
Hayır, bu mekanizmalar kimilerinin sandığı ve sık iddia ettiği gibi yolsuzluk ve yozlaşmaya ilişkin değildir. İniş dönemleri siyasi bünyelerde bağışıklığı düşürür, bünyeyi saldırılara açık hale getirir ve varlığını sistemle birlikte sürdüren mikropları daha aktif hale getirir. Bugün siyasi iktidara atfedilen 'yolsuzluk ve yozlaşma virüsü'nün toplumsal algıdaki abartılı etkisi bu zaaftan kaynaklanıyor.
Peki nedir iki mekanizma?
Birincisi iktidarın merkezileşmesi, iktidar yoğunlaşması ve aşırı lider vurgusudur.
Bu vurgu karar süreçlerindeki iç dengeyi bozar, denetim mekanizmalarını yaralar ve bu süreçleri kişiselleştirir. Ve her kişiselleşme, her zaman ve her yerde, 'kurum, karar, katılım' dokusunu tahrip ederek kendiliğinden otoriterleşmeyi besler.
AK Parti ve Türkiye son bir kaç yıldır bu istikamette seyrediyor. Üslubun ya da siyasi söylemin, siyasi eylemlerin önüne geçmesi bu seyirin ciddi sonuçlarından birisi olarak siyasi hayatı etkiliyor. Öylesine ki, sadece başbakana endekslenmiş siyasi tavırlar muhalif duruşu bile irrasyonelleştiriyor.
İkinci mekanizmaya gelince...
Bu, sistem üzerindeki 'devlet tahakkümü'nün yerine geçen 'siyasetin tahakkümü'dür.
AK Parti eski rejimin siyaseti kuşatan (asker, devletçi yargı gibi) özerk iktidar odaklarını devre dışı bırakmaya çalışırken, devlet ve çeperindeki her kurumu ve işlevi kendisine tabi kılan, kültürel ve toplumsal alanda bile özerklik fikrine pek tahammül edemeyen bir istikamette ilerlemiştir. İşlevleri siyaseti denetlemek, kimi kritik karar süreçlerini siyasi alan dışına çıkarmak olan RTÜK- TİB- BBDK gibi bağımsız idari kurumlardan, basına, hatta Merkez Bankası'na kadar her özerk birimin siyasi iktidara tabi olma hali yaşadığımız, sıkça otoriterleşme, partizanlaşma olarak tanımlanan bir yapısal soruna işaret ediyor.
Yapısal sorun ifadesinin altını çizmek gerek...
AK Parti'nin güvenlik uygulamaları, çevreci, kamusal alan merkezli toplumsal taleplere bakışı, itirazlarla karşılaşan kamusal ahlak politikası, bu iki yapısal sorunun türevleridir.
Bu iki yapısal sorun ciddi bir demokrasi örselenmesine yol açıyor.
Kim tersini söyleyebilir?
Bununla birlikte bugün ülkenin temel paradokslarından birisi iki tür özerklik arasında yaşanmaktadır.
Milli idareyi boğan özerklik alanlarını (askeri vesayet) ortadan kaldırmak, buna karşın karar mekanizmalarını çoğullaştıran, siyasi faydanın dışına iten özerk karar birimlerini arttırmak ve özerklik fikrini içselleştirmek Türkiye'nin en önemli meselelerinden birisidir.
Bu mesele hukuk devletine ve bütünleşmiş bir toplum anlayışına işaret eder.
Önümüzdeki dönem bu istikamette yol alabilecek miyiz, bir çıkış yaşayacak mıyız bilmiyorum?
Ancak yaşamak istiyorsak, önümüzde sadece 'cemaat vurgunu' gibi engeller yok, altını çizdiğimiz demokratik alanı daraltan yapısal unsurlar da var.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
2.06.2025
29.05.2025
18.05.2025
15.05.2025
10.05.2025
8.05.2025
4.05.2025