Ali BAYRAMOĞLU
Seçimlere doğru siyasi rüzgarlar sert... AK Parti ve Tayyip Erdoğan'ın karşı karşıya kaldığı 'siyasi vurgun'la ilgili olarak sırtını dayadığı tek güç seçmeni... Başbakan bugüne kadar tüm seçim kampanyalarını bir kutuplaşma politikası, 'ya onlar ya biz' havası içinde yürüttü... Ve kazandı...
Bunların hepsini biliyor ve görüyoruz...
Ancak bu kez ortada ciddi farklılıklar var.
Acaba hükümet ve başbakan bunları görüyor mu?
Bir kere, bu kez ortada ciddi yolsuzluk iddiaları var. Ve anketler gösteriyor ki, insanlar kime ve neden oy verecek olurlarsa olsunlar, toplumun önemli kesiminde, yüzde 65'ninde bu konuda ciddi bir rahatsızlık var. AK Parti'nin alacağı oy miktarı, sanılanın ötesinde de olsa, ne bu rahatsızlığı giderebilir ne de bu rahatsızlığın önemsiz olduğunu gösterir. Ve AK Parti bu yükü taşımaya, taşıdıkça örselenmeye, örselendikçe demokrasiyi yıpratmaya devam eder.
Günlerdir yazıyoruz: Başbakanın, ailesinin, bakanların, tüm bir devletin, binlerce olağan şüphelinin dinlenmesi gayri meşrudur, yasal sınırlar dışındadır, bu tür dinlemeler demokrasiyi yaralayan en önemli unsurların başında gelir. Bununla mücadele gereği mutlaktır.
Ama madalyonun öte yüzü de var. Hesap verme ve açıklık üzerine kurulu bir demokrasi düzeninde yaşıyorsak, kaynağı ne olursa olsun yolsuzluk başta olmak üzere kimi iddiaları açıklığa kavuşturmak da mutlak bir gerekliliktir. Geçiştirmek, seçimlerden alınacak muhtemel yüksek bir oyla önemsiz ilan etmek hiçbir durumda kabul edilemez. Yer yargıdır, yargının önünü açması gereken ise siyasi iktidardır.
AK Parti görmelidir:
Seçimler ve sandık elbette 'demokrasinin esası'dır. Ve bu 'esas' bugüne kadar olması gerektiği gibi şeffaflık, meşruiyet, açıklık istikametinde bir rol oynamıştır. Bilmek gerekir ki, bugünden sonra mekanizma tersine işlemez, sorunu ve soruyu gayri meşrunun üretmesi demokratik düzende onu yok saymaya, geçiştirmeye müsaade etmez.
AK Parti'nin görmesi gereken 'ilk fark' işte budur.
Aksi halde Türkiye'yi yönetmek dün olduğu gibi seçimler sonrası kolaylaşmaz, tersine, (kazansanız bile) devlet, siyaset ve meşruiyet krizleri etrafında zorlaşır.
Gelelim hükümetin görmesi gereken 'ikinci fark'a...
Bugüne değin AK Parti'nin seçim kampanyaları hedefinde hemen her zaman eski rejim unsurları bulundu. Merkez medya, CHP, asker, vesayetçi duruş, elitist dil bunlar arasında yer aldı. Ve kutuplaştırıcı dil, mağduriyet hali üzerine de oturarak kendi meşruiyetini kendisi oluşturdu ve demokrasi algısıyla şu veya bu şekilde bağlar kurdu. Şöyle de denebilir: Bugüne kadar seçim kampanyalarında daha çok 'devlet gücü ya devlet destekli güçler' ile 'AK Parti' kutuplaşması yaşandı.
Bugün durum, cemaat saldırıları ve kalkışması karşısında AK Parti'nin yolsuzluk iddialarıyla ilgili umursamaz tutumu algı alanını daraltmış olsa da 'bir açıdan' yine öyle görülebilir.
Ancak sadece bir açıdan ve epey yaralanmış olarak... Zira şu anda AK Parti'nin karşısında sadece cemaat yok, ondan bağımsız olarak kendi hatalarıyla, kimlik politikalarıyla, sert söylemiyle ürettiği bir toplumsal muhalefet var.
Başbakan'ın Gezi olaylarıyla tutturduğu, son seçim kampanyasında artan oranda sarıldığı dil, bir grup gençlik ve bir kesim karşısında devleti, devlet aklını ve devlet dilini temsil etmeye başladı.
Üstelik son derece tehlikeli ve 'kırıcı' bir biçimde...
Tayyip Erdoğan'ın, 'Bizim gençliğimiz, onların gençliği,' vurguları, 'Berkin Elvan'ın cenazesine katılanları, sokağa inen vicdan selini' sadece terörle anması, 'çocuk mezarına atılan oyun misketlerini silah sanması', AK Parti'nin kutuplaştırıcı dili bu kez toplumun bir kesimine, yeni bir hassasiyet dalgasına, toplumsal muhalefete karşı kullandığının göstergesidir.
Başbakan'ın Berkin'in annesine yönelik sözleri vicdanlarda yara açtı.
AK Parti Türkiye'yi seçimlerden sonra böyle yönetecekse, ne yöneten eski AK Parti olacaktır ne de yönetilen eski Türkiye...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
2.06.2025
29.05.2025
18.05.2025
15.05.2025
10.05.2025
8.05.2025
4.05.2025