Ali BAYRAMOĞLU
Seçimler sonrası adayların aldıkları oranların yeniden gözden geçirilmesinde her zaman fayda vardır. Zira her bir oran her bir adayın, arkasındaki siyasi partinin ya da eğilimin kendisine dair bir resim çeker.
Yüzde 52 bu açıdan bakıldığında AK Parti için büyük bir başarıdır, ancak muhtemelen partililer daha fazlasına koşullanmışlardı ve daha fazlasını alabilirlerdi.
Çatı adayının CHP-MHP'in toplam oylarının yüzde 5 gerisinde kalması önemli bir siyasi yenilgidir, ancak yüzde 5'lik fark partilerin içinde bir yenilenme arayışını başlatacak kadar yüksek değildir. Nitekim Kılıçdaroğlu ve Bahçeli'nin seçim yorumlarının bir 'siyasi yüzsüzlük' örneği olması bunun göstergesiydi. Bahçeli seçim gecesi yaptığı konuşmada beğenmediği sonuçların sorumluluğunu seçmene yükleyecek kadar kendisinden geçiyordu. 'Helal değil haram kazandı, yolsuzluklar onay gördü' derken, yüzde 50'lik seçmen kitlesine hırsız, ahlaksız imasında bulunabilecek kadar gerçeklere, kendi siyasi sorumluluklarına gözlerini kapayabiliyordu.
HDP'ye gelince, bu siyasi parti beğenilsin beğenilmesin, aldığı oy oranıyla, yüzde 40'lik oy artışıyla seçimlerin en dikkat çekici aktörü olmuştur. Bu büyümenin arkasında siyasi iktidara tepki ve muhalefetten kaçış kadar, HDP'nin tutturmaya çalıştığı yeni rotanın bulunması ciddi ve 'iyi' bir ihtimaldir. Zira böyle bir ihtimal yeni bir siyaset arayışının, muhalefetin değişme gereğinin ve çoğulculuk ihtiyacının altını çizer.
Tüm bunlar yanında seçimlere dair kritik olan husus şüphe yok ki düşük katılım oranı olmuştur.
4 ay içinde katılım oranının yüzde 80'lerden yüzde 70'lere gerilemesinin nedenleri arasında bence de, siyaset yorgunluğundan çok mevsim koşulları ve sonuçlara dair seçim öncesi oluşan kesin hükümler bulunuyor.
Dokuz ay sonra yapılacak seçimlerde bu oranın ciddi olarak yükselmesi hiç şaşırtıcı olmayacaktır.
Düşük oy oranlarını açıklamak için düşük katılım oranının arkasına sığınan, buradan bahane üreten siyasi partilerin bu ihtimalin hesabını iyi yapmaları gerekir.
Katılımın Mart ayındaki gibi olması halinde bugün ortaya çıkan dengenin başka olacağı uzmanların ortak görüşü.
Örneğin Adil Gür, böyle bir durumda AK Parti'nin yüzde 55, Çatı adayının yüzde 34, HDP'nın yüzde 11 civarında oy almış olacağını söylüyor.
Gerçekten bölgeler itibarıyla bakıldığında AK Parti seçmenindeki katılım oranının CHP seçmenine oranla daha düşük olduğu söylenebilir. MHP ve CHP'nin güçlü olduğu Ege Bölgesi ve Akdeniz bölgesinde katılım oranı diğer bölgelere göre daha yüksek görünüyor. AK Parti'nin ve HDP'nin güçlü olduğu Doğu ve Güney Doğu Anadolu bölgesinde ise katılım oranına görece daha düşük. Bu ilk tablo, katılım oranının düşüklüğünün Adil Gür'ün söylediği gibi daha çok AK Parti'yi ve HDP'yi olumsuz etkilediğini gösterir.
Somut rakamlar da başka bir gösterge oluşturuyor.
30 Mart Yerel Yönetim seçimlerinde 20 milyon 500 civarında oy alan AK Parti katılım oranının düşüklüğüne rağmen cumhurbaşkanlığı seçimlerinde 21 milyon oy alarak oyunu korudu, hatta arttırdı. ( 51 ilin Genel Meclis sonuçlarına göre)
CHP ve MHP'nin durumu ise tam tersi. Bu iki partinin kaybettikleri oy miktarı 4 milyon civarında. İkili birlikte 19 milyon oy almışken, şimdi 15 milyon civarında oy aldılar.
Şimdi öze gelelim...
Bu tablo üç hususa işaret ediyor:
1. Hakim parti düzeni sosyolojik düzeyde de ciddi bir şekilde pekişmektedir.
2. Türk demokratik sisteminin en büyük sorununun bir muhalefet boşluğu ve muhalefetin siyasetsizliği olduğu görülmektedir
3. Muhalif seçmenin temel arayışlarından birisinin yeni ve etkili muhalefet olduğunu HDP'nin oy oranı göstermektedir.
2015 seçimleri muhtemelen ülkenin yaşayacağı kritik seçimlerden birisi olacaktır. AK Parti'nin anayasal çoğunluk arayışı ve başkanlık sistemine geçiş politikasıyla gireceği seçim sonuçlarının bu üç husus üzerinde yürüyeceği şimdiden anlaşılıyor.
Seçimler öncesi dokuz aylık süre de muhtemelen benzer koşullara tabi olacaktır.
Nitekim cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrası 'ilk siyaset fişeği' muhalefet partilerinde değil, iktidar partisinde atılmıştır. Abdullah Gül, AK Parti kongresi, yeni genel başkan ve başbakan tartışmaları hakim parti siyaset geleneğinde olduğu gibi belirliyeci siyasetin partiler arası değil, ana parti içi gelişmelere endekslenmiştir.
Yazarlar
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.08.2025
2.08.2025
6.07.2025
4.07.2025
28.06.2025
26.06.2025
21.06.2025
19.06.2025
8.06.2025
5.06.2025