Ali BAYRAMOĞLU
Önce hatırlayalım ve arka arkaya sıralayalım:
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Merkez Bankası’na müdahalesi… Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ı uyarması ve bunu kamuoyuna açıklaması… Hükümetin şeffaflık paketini durdurması… Yolsuzluklarla suçlanan bakanların Yüce Divan’a sevkini engellemesi… Hakan Fidan olayında siyasi iradeye ve AK Parti’nin aday politikasına doğrudan müdahalesi… Çözüm sürecinde izleme kuruluna karşı çıkışı… Hükümetin kendisini bilgilendirmediğini iddia etmesi… En nihayet hükümet ve HDP’nin birlikte yaptıkları Dolmabahçe toplantısına itiraz etmesi…
Siyaset bir süredir sadece bu meselelere, bunlar etrafında yaşanan gerginliklere endekslenmiş durumda…
Özne hep aynı: Cumhurbaşkanı… Cumhurbaşkanı’nın icra alanına girmesi, hükümetle karşı karşıya gelmesi ve kendi partisine karşı siyaset yapması…
Bu gelişmeler Türk siyasetinde yaşanan asli krizin “iktidar partisinin temel politikaları”yla değil, “iktidarın şahsileşmesi” eğilimiyle ilgili olduğunu bir kez daha doğrulamaktadır.
“Cumhurbaşkanı’nın kendi partisine karşı siyaset yapması” ifadesinin altını özellikle çizmek gerekir…
Türkiye bu çerçevede, yeni bir duruma, siyasetin belirleyici ekseninin “hakim siyasi parti” içine kaymasına tanıklık yapmaktadır. Bu durum, hakim siyasi parti içindeki yer değiştirmelerin, iktidar alanı farklılaşmalarının bir sonucudur. Nitekim her koşulda siyaset içinde kalacağını ilan eden Erdoğan’ın halk tarafından cumhurbaşkanı seçilmesi, onun belirlediği kişinin başbakanlığı ve parti başkanlığı devralmasıyla ortaya çıkan “biri fiili, diğeri anayasal ikili iktidar-icra alanı”nın varlığı yeni ve yönetimi kolay olmayan bir durumdur. Ayrıca Tayyip Erdoğan’ın ataerkil siyaset tarzı, bunu temsil eden “lider” anlayışı, mevcut terazide kurumsallık karşısında liderlik kefesinin açık ara ağır basması da bu çerçevede önemli bir rol oynamaktadır.
Yedi ay önce dolmaya başlayan bardak birkaç gün önce taştı.
Cumhurbaşkanı ile hükümet arasında yaşanan iletişim sorunları, gerginlik ya da çatlak, karşılıklı açıklamalarla tümüyle su yüzüne çıktı.
Erdoğan’ın önce İzleme Komitesi’nin İmralı’ya gitmesine karşı çıkması, ardından Dolmabahçe görüntüsünü ve deklarasyonunu yanlış bulduğunu açıklaması, Hükümet Sözcüsü ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın bu tavra verdiği tepkide, hükümetin yetki ve sorumluluk alanını savunması ve Cumhurbaşkanı’nı yasal yerine davet etmesi, yorum kaldırmayacak kadar açık bir durumdur.
Bugüne kadar bu krizler Davutoğlu ve Erdoğan arasındaki görüşmelerle tamir ediliyordu. Nitekim bu olay sonrası da ikili arasında bir görüşme yapılmış bulunuyor. Arınç’ın yaptığı açıklamanın hükümeti temsil etmediği, Cumhurbaşkanı’nın çıkışlarının ise hükümeti aşırı yıprattığı ve AK Parti’ye zarar verdiği sanırız bir ikna pisti oluşturmuştur.
Kriz muhtemelen bir miktar soğuyacaktır.
Ancak gelinen noktada ve krizin niteliğine bakıldığında, Cumhurbaşkanı’nın da hükümetin de çok geri adım atmayacağı görülebilir. Nitekim bu, her an yeni tartışmalara yol açma potansiyeliyle tamiratı bir çırpıda olacak bir kriz değildir.
Şimdi ortada yanıtlanması gereken üç soru var.
İlki şu: Tayyip Erdoğan neden böyle bir yol izliyor?
Bunun nedeni hükümet tarafından bilgilendirilmemek olabilir mi?
Kiev dönüşünde sorduğum bir soru üzerine, “Dolmabahçe toplantısıyla ilgili Tayyip Erdoğan’ın onayının olmadığı hiç düşünülebilir mi?” ifademi kastederek “Bugünkü yazınızda da yazmışsınız, abartılı bir yorum, öyle olmuyor” demişti. Ne var ki, Mahir Ünlü, Bülent Arınç ve kulisler Cumhurbaşkanı’nın düzenli bir şekilde bilgilendirildiğini söylüyor. Gazeteciler de ilgili siyasilerin yaptıkları temasları anı anına izliyor ve bunu teyit ediyorlar.
O zaman neden?
Ya Cumhurbaşkanı talimatları tam uygulansın istiyor, bu olmuyor ve tepkisi bu yüzden, ya Cumhurbaşkanı onayladığı kimi konularda ortaya çıkan tablodan seçimlere doğru endişe duyuyor ve sonradan duruma ince ayar vermeye çalışıyor, ya da bu çıkışlarla refleksif olarak kaosa işaret ederek başkanlık sisteminin ne kadar gerekli olduğunu göstermeye gayret ediyor..
Bence durum hepsinin bir karmasıdır.
Yanıtlanması gereken diğer sorulara gelince…
Bu durumun AK Parti açısından sonuçları ne olur? Çözüm süreci açısından sonuçları neler olur?
Yarına…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
2.06.2025
29.05.2025
18.05.2025
15.05.2025
10.05.2025
8.05.2025
4.05.2025