Ali BAYRAMOĞLU
Bir süre önce Akil İnsan Heyetlerinde görev yapmış küçük bir grup olarak, Kadir İnanır'ın önerip teşvik ettiği bir toplantı sonrasında da bir açıklama yaptık. Siyasete geri dönüşü talep eden, silahların susması için herkesin üzerine düşeni yapmasını ima eden bir çağrıydı bu.
Bu tür çağrılar çatışmaları bitirmez. Ancak tercüman olabilirler. Kamuoyunda yeniden umut ve beklenti yaratırlar. Barışa dair umut, şiddet karşısında siyasetin gücü ve meşruluğunun en önemli kaynaklarından birisidir.
Nitekim açıklamadan bir süre sonra iki hükümet üyesinden aldığım hava olumluydu. Bu tür girişimlerin onları da rahatlattığını düşünüyorum.
Benzer tablo HDP kanadında ve Kandil'de de karşımıza çıktı. Çatışmaların bitmesi, tarafların makul bir şekilde geri çekilmesinin imkanlarının oluşması onlar için de önemli görünüyor.
Bunlar sanırım, şu an bulunduğumuz noktaya da işaret ediyor.
Devlet ve hükümet tavrını kesin ve keskin bir şekilde ifade ediyor, operasyonların PKK ülkeyi terk edene kadar devam edeceğini söylüyor.
Ancak diğer taraftan sivil toplum örgütleriyle yaptıkları toplantılar, bu operasyonların ucu açık bir şekilde sürdürülemez olduğunu bildiklerini gösteriyor. Bu toplantılarda hükümetin dile getirdiği husus, örgütün ülkeden çekilmesi yönünde kamuoyu oluşturulması. İma ve ilk beklenti ise Kandil'in ateşkes ilan edip, bunu hemen uygulamaya başlaması…
Benzer bir keskinliği Kandil'den, Brüksel'den, HDP'den gelen açıklamalarda da görüyoruz. Çatışmaları devletin başlattığı, devletin durdurması gerektiği vurgusu, IŞİD-AKP ilişkisine dair iddiaların tekrarı, çatışmanın Tayyip Erdoğan'a mal edilmesi gayreti bu keskinliğin bildik unsurları.
Buna karşın, Kürt Haraketinin de tekrar çözüm sürecine dönülmesini kuvvetle arzu ettiği ortada. Remzi Kartal, Zübeyr Aydar, Selahattin Demirtaş, çözüm süreci ve siyaset sözcüklerini sürekli öne çıkarıyorlar. Cemil Bayık'ın, Kandil'in halk savaşı talimatlarına, daha önce yaptığı süreç bitmiştir açıklamalarına rağmen, çözüm kelimesinin içini doldurmaya çalışan bir makalesi iki gün önce yayınlandı.
Savaş kimsenin hayrına değil, örgüt bile bunun iyice farkına varmış durumda…
Ancak şu da bir gerçek: Kürt sorunu tam çözülmediği sürece, şiddet hep devrede kalan bir enstrüman olacaktır. Devlet örgütle mücadele edecek, şiddet üzerinden örgüte hiza vermeye çalışacaktır. Örgüt ise şiddeti kendi varoluşunun garantisi görecek, talepleri için silahı bir araç kullanmaya devam edecektir.
Nitekim kanım, çözüm sürecinin yaşadığı kopuşu getiren önemli faktörlerden birisinin “silah üzerinden siyasi alan belirleme hamleleri” olduğudur. Devlet, PKK'yı geriye itmek, belli çizgiye çekmek, çözüm süreci politikalarını yeniden tanımlamak için PKK'nın başlattığı saldırıları bir vesile bilmiş ve örgütün üzerine çökmüştür. Bu, devlet açısından, muhtemelen, bir paradigma değişikliği değil, bir güç gösterisi ve ayar politikasıdır.
Örgüt için ise en kritik noktanın Rojava meselesi olduğunu görmek gerekiyor. Kuzey Suriye'de yayılma ve yerleşme imkanı bulan Kürt hareketi, bunu, IŞİD'e karşı ABD'nın tek yerli müttefiki iddiasıyla statü açısından bir avantaja çevirmeye çalışıyor. Bu şekilde Kürt koridoru oluşturma ve tanınma imkanları yaratarak kökleşmeye gayret ediyor. Türkiye'nin 1,5 ay önce Telabyad'ın düşmesi sonrası, koalisyona aktif katılımı, IŞİD'e açtığı savaş, PKK'nın ayrıcalıklı konumunu sarsması Kürt hareketinin en büyük sorunu olmuştur IŞİD-AK Parti işbirliği vurgularının, PKK üslerinin bombalanmasının IŞİD'e yarayacağı iddialarının, şiddete geri dönüşün en büyük nedeni budur.
Ancak bugün dengeler her anlamda değişmiştir…
Silah ve şiddet, limitleri çizme gücünü kaybetmiştir ve konuşma zamanı gelmiştir.
Nasıl ve ne zaman?
Şimdi soru budur…
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları










































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.11.2025
8.11.2025
6.11.2025
1.11.2025
30.10.2025
25.10.2025
23.10.2025
28.09.2025
20.09.2025
18.09.2025