Ali BAYRAMOĞLU
Mehmet Uçum bir süredir Serbestiyet sitesindeki yazılarında ilginç bir yaklaşımı dile getiriyor.
“Doğal hukuk” fikri karşısına “siyasi hukuk” fikrini çıkarıyor.
Nasıl?
Yeterli güç dengeleri oluşmadıkça dokunulmaz hukuk kurallarının Türkiye gibi Batı tarihinin dışında yer alan ülkelerde (değişim ve talep ne istikamette olursa olsun), toplum ve siyaset üzerindeki yönlendirici egemenliğini eleştirerek işe başlıyor.
Doğrudur. Batı ülkelerinde toplumun değişme seyri ile hukuk oluşum seyri iç içe girmiştir. Bu oranda da evrensel değerler ve toplumsal talepler, dolayısıyla toplumsal meşruiyet arasında bir kesişme yaşanmıştır.
Bizim gibi anayasa hazırlayan “kurucu iktidarların”, yasaların ruhunu belirleyen “kurumsallaştırıcı iktidarlar”ın askeri, bürokratik, seçkinci nitelik taşıdığı, toplum mühendisliği işlevi gördüğü ülkelerde durum doğal olarak farklıdır.
Hukuk-toplum ilişkisinde yatay ilişkilerin yerini, hukuktan topluma ve toplumsal taleplere doğru inen bir hiyerarşi, hatta zaman zaman hükümranlık alır. Bu tablo, hukukun sadece bu işlevi gördüğünü, evrensel değerlerin önemli olmadığını göstermez, ama hukuk-siyaset-toplum ilişkilerinde üstten alta kurucu ve adil olmayan bir meydan okumanın varlığına, sisteme yerleşmiş bir otoriterliğin izlerine işaret eder.
28 Şubat'a bakın. Militan, militarist bir “demokrasi” anlayışının, bir darbenin, bir cadı avının hukuk aracılığıyla toplumun bir grubu üzerine kurduğu ve yücelttiği bir tahakkümün öyküsünü görürsünüz.
AK Parti'nin ve Tayyip Erdoğan'ın 13 yıllık öyküsüne bakın. Önemli bir yönüyle, şiir okuduğu için hapse giren, siyaset yasağı alan bir siyasetçinin dile getirdiği, temsil etmeye cüret ettiği talepler yüzünden hakkında kapatma davası açılan bir siyasi partinin, kapatma ve ceza konusu yapılan dil, tema ve politikalarla Türkiye yönetme başarısını, bunun yüzde 50 destekle devam ettirilmesini görürsünüz. Verili kurallar yanında, toplumsal taleplerin de meşruiyet kaynağı olduğu bir perdenin açılmasının öyküsü diyelim.
Mehmet Uçum'un bu fikirlerin bir diğer önemi, bir süredir Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın demokratikleşme meseleleri ve yeni anayasa konusundaki başdanışmanı olmasından ileri geliyor.
Eleştirisi böyle.
Peki önerisi ne?
Siyasi hukuktan kasıt ne?
Getirdiği öneri, hukuki düzenlemelerin evrensel değerler kadar toplumsal talepler ve meşruiyeti esas alması, ikisi arasında bağ kurması. Bir tür Batı'daki paralel öykünün Türkiye'de de üremesi gerektiğini söylüyor.
Somut konu ya da uygulama alanı ilk elde şüphe yok ki başkanlık sistemi meselesi...
Tespit şu: Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi ya da Erdoğan'ın bu makama gelmesiyle birlikte, siyasetin merkezi, siyasi olayların akışı, işin doğası itibariyle ve Erdoğan seçilmeden ilan ettiği gibi Beştepe'ye kaymaya başladı… Arka arkaya yapılan seçimler bu uygulama etrafında kuvvetli bir destek ürettiyse, toplumsal talep ve meşruiyet böyle tecelli ediyorsa, hukuki yorum ve düzenleme önerilerinin bu duruma kulak vermesi gerekir. Yasaların toplumsal eğilimlere direnmesi değil, uyarlanması gerekir.
Türkiye'nin siyasi öyküsü ve anayasa yapım tarihi açısından dayanakları olan bir bakış bu. Bu öykünün dışında Türkiye gibi ülkeler yanında, başka birçok yerde temsili demokrasi modelleri, zaman zaman toplumsal meşruiyet kavramını teknik bir ayrıntı haline getirirler ve dondururlar. Ona hayatiyet kazandırılması esastır ve önemlidir.
Ancak nasıl?
Zira toplumsal meşruiyet kurucu bir kavram olduğu kadar, pimi çekilmiş bir el bombası işlevini de görebilir.
Bu yaklaşımın “Aşil Topuğu” ve tartışılması gereken noktası da burasıdır.
Siyasi egemenin (tarihte pek çok örneği görüldüğü gibi “Benim meşruiyet yorumum budur, benim siyasi eğilim ve niyetlerim seçim sonuçlarını tarif eder, talebimi tarif eder” tarzı “temsilin özneleştirilmesi”ne dayanan) keyfilik, çoğunlukçuluk riski hafife alınamaz.
Bu durumda, toplumsal meşruiyet-hukuk ilişkilerine dair ölçü ve mekanizmaları, bunları belirleyecek yeni katılım araçlarını tartışmak, bulmak ve üretmek gerekir.
Türkiye yeni anayasa meselesinde bunları tartışabilirse, siyasetçi ve siyasi iktidar buna arka çıkabilirse, ülkede siyasi iklimin de değişme şansı artar.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları












































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.11.2025
8.11.2025
6.11.2025
1.11.2025
30.10.2025
25.10.2025
23.10.2025
28.09.2025
20.09.2025
18.09.2025