Ali BAYRAMOĞLU
Yıllar yılı hep aynı şekilde yaşanmıştır. Türkiye'de askerin siyasi rolü tartışmaları, çaresizlik muhalif öfkeye zirve yaptırdığında, siyasi, fikri türlü biçimlerle, kah tespit, kah ima, kah beklenti, kah senaryo şeklinde ortaya çıkar. Bunlar, özünde, askerin siyasi rolünün meşruiyetine işaret eder, kısmen sözün meşruiyet kapısını açmasıyla işaret fişeği rolü görürler.
Son dönemde de, sağda solda askerin eski işlevini ima eden kimi tepkilerle karşılaşmaya başladık.
Bunların bugün itibariyle, zihniyet hastalıkları ve post-kemalist salgılar dışında, hiçbir karşılığı yok.
Ancak akla getirdikleri bir husus var. O husus yarım kalmış sivilleşme sürecidir…
Son 10 yılda atılan pek çok adıma rağmen asker-sivil ilişkilerini kuşatan düzenlemeler ve işleyiş esasları, ordu içi merkezi doku ve denetim mekanizmaları, eski dönemin ana tortularını muhafaza etmektedir.
Evet, yıllar içinde askeri mal ve harcamalara Sayıştay denetimi kısmen geri getirilmiştir. MGK yasası elden geçirilmiş, gizli yönetmeliği kaldırılmıştır. Özerk kurullarda asker üye uygulamasına son verilmiştir. Askeri hukuk alanı sivil hukuk alanı karşısında daralmış, askeri alan ve suç tanımları değişmiştir. EMASYA protokolu ilga edilmiş, YAŞ'ta teamül sultasına son verilmiştir.
Bir bütün olarak bakıldığında bunlar, AK Parti döneminin en parlak adımlarıdır. Bu değişiklikler 1960 sonrası sivil alan karşısında sürekli genişleyen askeri alanın ilk kez daralmasına işaret eden yapısal hamleler olarak tarihi akışı tersine çevirme iddiasını taşımışlardır.
Bugün kimilerinin “dengeleme ve denetleme” (checks and balances rolü) adıyla andıkları askeri vesayet çarkı, temel olarak bu düzenlemelere dayanır ve onlarla çalışırdı.
Evet, bu rolü, askerin siyasete ağırlık koymasını, ince ayar işlevini, fiili silah kullanma halleri dışında, meşru ve yasal kılan, bir mekanizma olarak ayakta tutan bu unsurlardı.
Ancak, söyledik, atılan adımlara ragmen, tortular ve bekleyen iş pek çok. Demokratik bir düzende askerin denge ve denetme rolü gibi bırakın telaffuz etmeyi akla bile getirilmemesi gereken bir hususu referans konusu olmaktan iyice çıkarmak için üç ciddi adıma ihtiyaç var.
Birinci adım, yarım kalan sivilleşme sürecine hukuk devleti ilkeleri çerçevesinde yeniden el atılmasıdır.
Nasıl?
1. Sayıştay Kanunu'nda yapılan geri dönüşlerle, askerin devlet içinde mali açıdan özerk ve denetime kapalı bir birim olmaya devam etmesi hali ortadan kaldırılmalıdır. 2. Devleti iki başlı hale getiren Yüksek Askeri İdare Mahkemesi Anayasa değişikliğiyle ilga edilmelidir. 3.Jandarma'nın sicil amirliği mülki otoriteye devredilmelidir. 4. Milli Savunma Bakanlığı- Genelkurmay Başkanlığı ilişkileri (yetkisiz sorumlu ve sorumsuz yetkili birimler garipliği ortadan kaldırılmalı) evrensel kurallara tabi kılınmalıdır.
Hükümetin hazırladığı, “mevzuatı darbe hukukundan arındırma projesi”nin esasını bunlar teşkil etmelidir.
İkinci adım, sivilleşme süreçlerinin tümüyle unutulan hukuk devletiyle ilgili temel esaslarını canlandırmak olmalıdır. Bu çerçevede hikmet-i hükümet tarzı işleyişlere kapı kapayan, siyasi karar mekanizmalarında güç ve keyfilik değil, meşruiyet ile kurumlaşma bir hedef olarak tanımlanabilmelidir. Demokratik bir düzen, askerin sivil otoriteye bağlılığı yanında sivil otoritenin de hukuk kurullarına tabi bulunmasını gerektirir. Sivilleşme ancak bu koşullarda kalıcı olur.
Üçüncü adım ise, Türkiye'nin devrimsel sivilleşme adımlarını atarken yaptığı kimi büyük hataların, hak ihlallerinin ortaya konması, en azından bunlarla açık bir şekilde yüzleşilmesi olmalıdır. 2010-2015 yılları arasında sivilleşme sürecinin adli yaptırım ayağında pek doğru kadar pek çok yanlış yapılmıştır. Böyle bir yüzleşme yargıya kadar uzanan keyfileşme hallerini sorgulamak anlamına gelir.
Defter ancak o zaman kapanacaktır.
Kimilerinin derin beklentileri ancak o zaman bitecektir.
Sivilleşme, iktidarın yeniden ve demokratik yapılanması anlamını ancak o zaman taşıyacaktır.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
2.06.2025
29.05.2025
18.05.2025
15.05.2025
10.05.2025
8.05.2025
4.05.2025