Ali BAYRAMOĞLU
Bazı "siyasi" durumlar vardır, kabul edilemezler, açıklanamazlar ve sınırları aşarlar. Bu tür durumlar siyasi açıdan arızi halleri değil, yapısal kaymaları anlatırlar...
Prof. Dr. Büşra Ersanlı ile yayıncı Ragıp Zarakol'un KCK operasyonunda gözaltına alınmaları böyle bir duruma işaret ediyor.
Türkiye'nin önemli bir siyaset bilimcisi, önemli bir yayıncısının siyasi görüş ve ilişkilerinden ötürü, terör örgütü üyesi ya da destekçisi olarak gözaltına alınmasını nasıl açıklayacaksınız?
Terörle Mücadele Yasası'nın hukuk bilmez polis ve savcıların elinde, azan asayiş politikalarının gölgesinde tam baskı aracına dönmesini nasıl görmezden geleceksiniz?
KCK gözaltıları ve tutuklamaları sıkça KCK vesile edilerek, "şiddet ve siyaset" arasında -özellikle- ayrım gözetilmeden yürütülüyor.
Hedefte Kürt siyasi hareketi var. Ancak bu hareket, sadece silahlı ya da yasa dışı örgütleriyle değil, tüm sivil ayaklarıyla da hedef alınıyor. Beteri bu harekete bu ya da şu şekilde destek veren, sıcak bakan çevreler de aynı hedefe giriyor.
Meşru ve gayrimeşru, şiddet ve siyaset arasında ayrım yapmayan her uygulama özgürlüklerin özünü hedef haline getirir, farklı siyasi duruşları dışlayan bir düzeni üretir.
Bugün olan bir anlamda budur.
12 Mart'ta, 12 Eylül'de, 28 Şubat'ta, hatta Susurluk döneminde de yaşananlar, "siyasetin infazı" tekrarlanıyor, sistem keyfi seçimlerle, suçlu siyaset, suçlu kimlik, suçlu duruş üretiyor, o siyaset, kimlik ve duruşu yargılamaya, bastırmaya soyunuyor.
Neşe Düzel'le ilgili yaptığı bir röportajdan dolayı Terörle Mücadele Yasası'ndan dava açılıyor, bir muhabir PKK'nın sitesi Fırat News'e sıkça girdiği için Terörle Mücadele Yasası'ndan takibata uğruyor, bir evde bulunan Dr. Hikmet Kıvılcımlı'nın 40 yıllık bir kitabı örgüt dokümanı kabul ediliyor, telefon dinlemeleri sonucu KCK'lı ilan edilen kişilerle teması olana her kişi potansiyel suçlu olarak ele alınıyor...
Bunların "marangoz hatası" olmaktan çıktığını, bugün bir sistem haline dönüşmeye başladığını görmek gerek...
Asker ya da polis bir düzendeki kolluk güçleri, hukuk güçlerinin öne geçer, onu yönlendirir, suç tanımı yapar, siyasi hedeflere yönelmeye kalkarsa, orada sorun git gide büyür.
Bugün olup bitenin bir tarafında, bu tablo, bu tabloyu üreten güçler bulunuyor...
Diğer tarafında ise, Kürt meselesinde kendisini sıkışmış hisseden, atacağı adımlar açısından kendi sınırlarına gelmiş bulunan Başbakan var. Asayiş politikası telkinlerine kapıyı iyice açıyor, bu çerçevede geliştirilen yeni stratejileri uygulamaya koyuyor. Ve bu stratejiler, PKK'dan BDP, KCK'dan siyasi alana, farklı bakışları savunanlara doğru hızla ilerliyor.
Bir önce söylemiştik, yineleyelim:
"Başbakan'ın daveti üzerine basının katkısıyla ve hatta onun eliyle PKK ve Kürt Hareketi'nin tartışılmasının önüne geçilmesi, ifade özgürlüğünün sınırlanması girişimleri, adli refleksi bu noktaya davet, bu çerçevenin, pek dillendirilmeyen önemli diğer parçalarıdır...
Bir iki istisna dışında bu gözaltılarla ilgili gazetelerde, imaj yıkma ve karalama fişlerinden gayrı ne düzgün haber var ne düzgün yorum...
Soru şudur:
Kürt sorununda siyasi alanının daralmasıyla ülke genelinde demokrasi devrinin sonuna mı gelindi? Hükümet ve çevresi hızla 1970'lerin sağcılığına mı ilerliyor?
Yanıt ise ortada..."
Not: Taraf'ta Emre Uslu Devletin Yeni Stratejisi başlıklı yazımdan hareketle bana yüklenmiş. Çünkü kendisini eleştirdiğimi sanmış. Uslu kendisini çok önemsiyor, çünkü ben onu değil, devletin yeni stratejisini eleştirdim, onun yazısını da, devlet içindeki bir grubu ve anlayışı "iyi" aktardığı ve savunduğu için örnek olarak verdim. Benimle ilgili "hükümet içinde ilişkileri olan, PKK'yla masaya oturmayı telkin eden adam" gibi "imaja nokta atışı" mesnetsiz tanım ve tasnifleri ise tümüyle manasız. Ama manalı olan benzer manasız bir mantıkla hazırlanan cılız istihbarat raporları üzerinden farklı görüşlerin bertaraf edilmesi, insanların takibata uğramasıdır...
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- İddianame: Görülmemiş bir seviye
13.11.2025 - Siyasetteki durgun-durağan tablo ile anlamı
8.11.2025 - Bahçeli Kürt meselesine, Kürt meselesi Türkiye’ye yön verirken…
6.11.2025 - 31 Mart’tan 19 Mart’a neler değişti?
1.11.2025 - Kürt çözümüne neden olumlu bakmalı?
30.10.2025 - Kronik siyaset bunalımı…
25.10.2025 - Yeni dünya, yeni Türkiye
23.10.2025 - Erdoğan’ın tercihleri
28.09.2025 - Muhalefet farkında mı?
20.09.2025 - Gelenek ve hastalık: Kadına şiddet…
18.09.2025
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları






































zeynep
Vay be! Durum böyleyse eğer, Stardan şutlanınca savaş düzenine geçen Mehmet Altanı da, o gaza gelip güzelim gazetesini bir çırpıda "Sözcü"ye indirgeyen Ahmeti de anlayışla karşılamak gerek...