Ali BAYRAMOĞLU
Türkiye’de seçimlere katılma yeterliliğine sahip dokuz siyasi parti bulunuyor. Bunlar, mecliste temsil edilen AKP, CHP, MHP ve HDP ile milliyetçi Büyük Birlik Partisi, İslami gelenek temsilcileri HÜDA-PAR, Saadet Partisi, Bağımsız Türkiye Partisi ve Doğu Perinçek’in liderliğini yaptığı ulusalcı-Kemalist Vatan Partisi.
Bu siyasi partiler referandum tercihlerini açıkladılar. AKP-MHP’nin başı çektiği “evet” cephesine İslami kesimden HÜDA-PAR katılırken, “hayır” cephesi siyasi açıdan daha heterojen bir yapıda. “Hayır” diyeceklerini açıklayan partiler CHP, HDP, VP, SP, sosyal demokrat, ulusalcı, Kürt ve İslami renklerden bir sepet oluşturuyorlar.
“Evet” cephesinin şiarını, istikrar, tehditlere karşı seferberlik ve güçlü Türkiye fikri oluşturuyor. “Hayır” cephesinde ise iki farklı vurgu var: CHP ve HDP otoriterleşme ve tek adam rejimi riskinin altının çiziyor. İslamcı SP ve ulusalcı VP ise başkanlık sistemi yeni bir kamplaşma üretir ve Türkiye’yi zayıflatır fikrini taşıyor.
Seçmen eğilimlerinde dünden bugüne büyük bir değişiklik yok. Oranlar zaman zaman “hayır,” zaman zaman “evet” eğilimi öne çıkacak kadar yakın seyrediyor. AKP seçmenindeki devam eden yüksek kararsız oranı ve MHP seçmenindeki bölünmüşlük hala başa baş bir yarışa işaret ediyor.
Bununla birlikte siyasi partiler siyasi arenaya yeni çıkmaya başlıyorlar. AKP, referandum kampanyasını 25 Şubat’ta Ankara’da görkemli bir törenle başlatmayı düşünüyor. AKP ve MHP ayrı ayrı kentleri dolaşmanın yanında ortak mitingler de yapacak.
Kampanyayı şimdiden her fırsatta yaptığı konuşmalarla başlatan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 30 ayrı büyük şehirde miting yapması bekleniyor. Mecliste temsil edilen dört siyasi parti televizyonlarda propaganda yapma imkânına kavuşacak.
Bir buçuk ay sürecek referandum kampanyası seçmen dengelerini etkiler mi? Etkili bir meydan konuşmacısı olan Erdoğan’ın bir kez daha tarafsızlık ilkesini ihlal ederek kampanyaya ağırlığını koyması ne tür sonuçlar verir? Bu ve benzeri sorular yanıt bekliyor.
Yanıt konusunda siyasi partilerin stratejilerine göz atmak hem ipuçları verebilir hem Türkiye siyasi elitinin ayrışmalarını ve ruh halini resmedebilir.
CHP meydanlarda kitlelerle buluşmayacağını açıkladı. Yüz yüze iletişim yürütmeyi ve sosyal medyaya ağırlık vermeyi tercih edecek. Kampanyasını “demokrasi-özgürlük-barış” söylemi üzerine kuracak, “evet” ihtimalinin bunları riske sokacağını hatırlatan, anlatan çalışmalar yapacak. Türkiye’nin siyasi alışkanlıklarına yabancı olan bu teknik ve yöntemlerin, açık enformasyonun ve etkileşimin sınırlı olduğu olağanüstü hal koşullarında sonuç verip vermeyeceği, özellikle kararsızları etkileyip etkilemeyeceği tartışmalı bir konu.
HDP’nin yaşadığı büyük baskı ortada. Tutuklamalarla teşkilatları boşalmış halde, milletvekillerinin yüzde 20’si hapishanede, dışarıda olanlar her an gözaltına alınma ve tutuklanma riski taşıyor.
HDP Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken’in çizdiği tablo açık: “OHAL uygulaması, Kürtlerin yoğun yaşadığı illerde bir fiili sıkıyönetim uygulamasına dönüşüyor. Muhtemelen referandum sürecinde çok daha ağır uygulamalarla karşılaşacağız. Ama tepkisini ifade edememiş, sokağa yansıtamamış, kendisini Türkiye toplumuna, dünya kamuoyuna yeterince ifade edememiş ve bunun sıkıntısını da içinde hisseden örgütlü bir kitlemiz var. Biz hem statükocu anlayışın değişmesi gerektiğini düşünüyoruz, hem AKP’nin temsil ettiği bu yeni otoriter, diktatoryal eğilimlerin kendisini eleştiriyoruz.”
HDP’nin bu koşullarda kampanya hedefi muhtemelen kendi bölgelerinde yüz yüze ilişkilerle, mahalle ve köy toplantılarıyla seçmenlerinin sandığa firesiz gitmesini sağlamak olacak.
Hayırcılar arasında MHP’den uzaklaştırılan ve organize olmaya çalışan muhalifler de bulunuyor. MHP'li muhalif eski ve yeni milletvekilleri, Hayır Platformu adlı bir kampanya başlattılar. Önemli siyasi isimler, Koray Aydın ve Sinan Oğan ile partiden ihraç edilen Meral Akşener ve Ümit Özdağ bir Anadolu turuna çıkmaya, 15’er ilde konuşmaya hazırlanıyorlar. Bu kampanyanın sonuçlara belli oranda etkide bulunması bekleniyor.
“Evet” cephesine gelince, MHP’nin de AKP’nin de söylemi kuvvetli milliyetçi vurgularla anti Kürt ve anti siyaset teması üzerine oturuyor.
MHP lideri parti teşkilatlarına gönderdiği referandum genelgesinde açık bir şekilde Kürt tehlikesine işaret ediyor, tavrını bununla açıklıyor: “Türkiye tehlike ve tehditlerle dolu vahim bir sürece muhataptır. Komşu coğrafyaların sınır ve haritalarını değiştirmek, zorla da olsa yeniden çizmek amacıyla planlanan emperyalist komplo acımasızca faaliyetlerini hızlandırmaktadır. Maalesef ülkemiz kuşatma altındadır. PKK-PYD-YPG'nin sırtlarını sıvazlayan Rusya ve Batı ittifakı karşımızdaki düşman kampını devamlı güçlendirmekle uğraşmaktadır. Türkiye'nin beraberlik hukukunu diri tutması, milli uzlaşma ve kaynaşmayla saflarını sıkılaştırması kaçınılmaz ve inkâr edilmez bir zorunluluktur.”
Son seçimlerde oyların yüzde 50’sini alan, buna karşın bugün en yüksek kararsız oranını barındıran kilit parti AKP’ye gelince, iktidar partisi MHP ile bire bir aynı temayı işliyor, ancak bunu çok daha tehlikeli ve popülist bir şekilde yapıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 11 Şubat’ta Ankara’da, AKP’ye yakın bir sivil toplum örgütü olan SETA'nın düzenlediği Cumhurbaşkanlığı Sistemi Sempozyumu'nda referandumla ilgili şunları söyledi: “Kim ‘hayır’ diyor? PKK hayır diyor. Kim ‘hayır’ diyor? Bu ülkeyi bölmek parçalamak isteyenler ‘hayır’ diyor. Kim ‘hayır’ diyor? Bayrağımıza karşı çıkanlar ‘hayır’ diyor. Kim ‘hayır’ diyor? Bu ülkede yerli ve milli olanlara karşı çıkanlar hayır diyor.”
Bu retorik her geçen gün dalga dalga yayılıyor ve sıradanlaşıyor.
Başbakan Binali Yıldırım, her vesileyle, her kamuya açık konuşmada "PKK, FETO, HDP ‘hayır’ diyor onun için ‘evet’ diyoruz. Hayırcılara bakın ona göre karar verin" tarzı sözler sarf ediyor.
Düşman-dost, bizden ya da değil zıtlıkları üzerine oturan, milletin parçası olanlar ve olmayanlar ayrımı yapan, farklı düşünce ve tavrı ihanetle özdeşleyen, bu oranda siyaset karşıtı bir tutumu ihya edip, yücelten bu dil, Türkiye’nin alışık olduğu kutuplaştırıcı söylemleri aşıyor ve tüm özellikleriyle popülist-otoriter siyasi duruşa işaret ediyor.
Bu referandum kampanyası, kampanyada kullanılan bu dil bile kendi başına Türkiye’nin önünde duran anayasa değişikliği projesinin ruhunu tanımlıyor, popülist-otoriter bir düzenin kurumlaşmasını vadediyor.
Ayrıca bu iklim, Türkiye’nin sağ partilerinin, Orta Doğu’yu, Orta Doğu’daki Kürt hareketliliğini, bunun karşı ağırlığı olan militarist bir vurguyu Türkiye’nin yeni siyasi paradigması ilan ettiklerini ve toplumu bunun onaylamaya davet ettiklerini gösteriyor.
Yazarlar
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.08.2025
2.08.2025
6.07.2025
4.07.2025
28.06.2025
26.06.2025
21.06.2025
19.06.2025
8.06.2025
5.06.2025