Ali BAYRAMOĞLU
20 yıla yakın üniversite hayatımın, okumaların, yaşadığım süre içindeki keskin bulgu değişimlerinin bana öğrettiği basit ve önemli bir "gerçek" var.
Cari bilim, bildiklerimiz ve bilebildiklerimizle sınırlı. Her yeni bilgi ya da mevcut bilgilerin her an yanlışlanması ihtimali bu sınırı daha da daraltıyor. O zaman asli bilimsel bakış, bunların tümünü dikkate almak ve görece olanı vurgulamak yanında, doğru bildiğini sürekli sorgulayan, şüphe eden, onu tekrar tekrar teste tâbi tutan, en önemlisi bilmediklerinin peşinde koşan bakıştır.
Belki de bu nedenle gerek gündelik, gerek tarihsel, gerek politik açıklamalar içinde beni çok rahatsız eden, en tahakkümcü ve sorumsuz bulduğum referanslar "bilimin iktidarı"na gönderme yapanlar, mutlak gerçek iddiaları olmuştur.
Son günlerde yapılan bir tartışma, kolesterol tartışması, bir bakıma bu "iktidar meselesi"ni tekrar gündeme getirdi.
Bilimin, malum ve mutlak iktidarını temsil ettiğine inanan bir grup doktor, farklı bilgilerden yola çıkan, şüphe eden, soru soran bir grup başka doktora savaş açtı...
İşin savaş kısmı bir yana aslında ortada bir tartışma var.
Tıpla ilgili her tartışmada olduğu gibi kafa karıştırıcı gibi görünse de, bu, aslında sağlıklı bir tartışma...
Bizlerin, hasta ve potansiyel hastaların gözü önünde yapılıyor, en önemlisi sorular barındırıyor, göreceliliğin altını çiziyor...
Bu tür tartışmalar pek çok insan gibi beni de yakından ilgilendiriyor,
2006 yılında bir lenfoma teşhisiyle karşı karşıya kaldım. Tedavi önce kemoterapi, ardından da radyoterapiydi.
Tedavi sırasında doktorlarımı ilgilendiren esasen kanser hücrelerinin mağlup edilmesiydi. Ancak "kanserimin" erken evre ve tedavi edilebilir tür olduğunu öğrenmiştim. Bunun için beni ilgilendiren sadece iyileşme değil, en az onun kadar aldığım tedavinin orta ve uzun vadeli yan etkileriydi. Kemoterapinin kanserli hücreler kadar sağlam hücrelere de saldırdığını, belli bir dozu geçerse radyoterapinin yıllar içinde başka ve yeni kanser ataklarına neden olabileceğini biliyordum...
Hasta olarak sürekli bilgilenmeye çalıştım, doktorlarımı zorladım ve tedavi sürecinin içinde olmaya karar verdim.
Kemoterapi seansları sonunda kanserli olduğu bilinen hücrelerle ilgili olumlu sonuç alınmıştı. Ancak kanserli olup olmadığı belli olmayan, sonradan tespit edilen bir lenf nodu yüzünden doktorlarım kemoterapiye devam etmek istiyorlardı.
İtiraz ettim, doktorlarımın muhalefetine rağmen biyopsiye karar verdim.
Ve haklı çıktım
Beden bir bütün ve her insanın bedeninin kendi tarihi var, dahası ölümcül bir hastalığa yakalansa bile bir geleceği, bir dili var...
Ne var ki mesleklerinin geldiği nokta gereği aşırı uzmanlaşmış, nokta üzerine düşünen, bütüncül beden algısına ilişkin entelektüel gradosu düşük pekçok doktor hastalara bir hastalık gibi davranabiliyorlar...
"Bilgi iktidarı"nın mutlak protokollerini, reçetelerini, sorgu, soru, yan etki, sağlık/hastalık, hastalık derecesi, bedenin tarihi gibi unsurları dikkate alamadan uyguluyorlar.
Son tartışmada kendi görüşlerini mutlak ilan eden, tartışma yapmak yerine suçlamaya soyunan mutlakçı hekimleri böyle görüyor ve bu açıdan anlamakta zorlanıyorum...
Bu tartışmalar önemlidir.
Hastanın kafası karışmaz, hasta bilgilenir...
Benim açımdan son tartışmanın daha şimdiden böyle bir işlevi oldu...
Benim açımdan şimdilik sonuç şu:
Hasta olarak ciddi risk grubundaysam yaratacağı diğer riskleri kabul ederek ilaç kullanırım, ama dozu ayarlamak koşuluyla... Risk grubunda değilsem, yan etkilerini ve düşük fayda sınırlarını dikkate alarak önleyici niyetle bu ilaçları kullanmam...
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları





































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.12.2025
20.12.2025
18.12.2025
13.12.2025
11.12.2025
6.12.2025
4.12.2025
30.11.2025
27.11.2025
22.11.2025