Ali BAYRAMOĞLU
Siyasi yelpaze siyasi ve anayasal gelişmelerinin baskısıyla hem yapısal hem şekli değişiklik geçiriyor. Yeni Türkiye’nin toplum-siyaset ilişkileri ve siyasi söylemi bu alanda üreyecektir.
Mart seçim sonuçlarının yarattığı hareketlilik iktidar kadar muhalefet alanını da kaplamış durumda. Sorular şunlar: Muhalif alanda neler oluyor, olabilir? Bu alan kimlerden oluşuyor ve ayırtedici özelliği ne?
Yeni bir muhalif alan oluşumu
Türkiye’de hem siyasi yelpaze, hem siyasi muhalefet, son yılların siyasi ve anayasal gelişmelerinin baskısıyla ve ana çatışma eksenlerinde yaşanan kaymalarla, her geçen gün ivmesi yükselen hem yapısal hem şekli değişiklik geçiriyor. Türkiye’de bugün muhalefet, dün olduğu gibi, sadece iktidar dışı ve karşıtı farklı siyasi aktörlerin kümelendiği bir siyasi katman olarak tanımlanamaz. Siyasi muhalefet, aynı zamanda, (hatta amorf bir küme olmaktan daha fazla), muhalif siyasi partiler arasındaki ortak paydalar etrafında oluşan, her bir siyasi aktörün tekil varlığını aşan ve kendi başına anlam taşıyan bir oluşumu, “siyasi bir alan oluşumunu” ifade etmektedir. CHP, İYİ Parti, SP, HDP ve diğer muhalif partiler, şu ya da bu noktada, şu ya da bu araçla, hep birlikte ve bireysel seçmen ittifaklarıyla bir blok oluşturmaktadır. Bu blok onu oluşturan parçalardan, yani her bir muhalif siyasi partinin tekil varlığından, en azından güç ve siyaset tarzı olarak daha farklı, belki de fazla anlam taşımaktadır.
Bu gelişmenin iki nedeni var.
İlki, hakim siyasi parti modelinin getirdiği tekelleşme ve keyfileşme, demokrasiye yönelik tahribat ve bunun artma riski, adalet duygusunun uğradığı örselenme, hemen tüm muhalif grupların temel siyasi arayışını, bu hakim siyasi yapıyı, yenmek, geriletmek, ikame etmek haline getirmiştir. Nitekim son yerel seçimlerde İYİ Parti, SP, HDP gibi birbirinden farklı, biriyle çelişen siyasi partilerin temel stratejileri bu istikamette şekillenmiş, bu durum doğrudan ve dolaylı ittifaklar, ortak hedefler üretmiştir.
İkincisi, yeni anayasal düzenin kutuplaşmayı teşvik eden düzenlemeleriyle ilgilidir. Yeni siyasi düzende belirleyici siyasi yarışma, yürütme gücünü elinde tutan, devletin diğer anayasal organlarıyla ilgili ciddi yetkilere sahip cumhurbaşkanlığına ilişkin iki turlu seçimleridir. Bu seçim sistemi, ilk turda en çok oy alan iki adayın ikinci turda yarışmasını veya çok güçlü bir aday karşısında birinci turda ortaya çıkacak ve siyasi güçleri iki cepheye ayıracak ittifaklar düzeni öngörmekte, tam anlamayla çoğunluk gücü ve fikri üzerine oturmaktadır. 23 Haziran seçimlerinin de gösterdiği gibi, bu iki unsur birlikte, gerek siyaset arenasını gerek toplum-siyaset ilişkilerini, “seçmen ittifaklarına” ve partiler düzeyinde “ittifaklar siyaseti”ne doğru itmektedir. Nitekim ülke son beş yıldır iktidardan muhalefet güçlerine siyasi ittifakların şekillendirdiği bir siyasi arena düzenine sahiptir.
Genişleyen alan, değişen yelpaze
Muhalif alan, özellikle 2013-2014’ten yana hem toplumsal düzeyde hem siyasi partiler bakımından sürekli bir genişleme yaşıyor. Bu alanın siyasi hacmi son beş yıl içinde, toplam seçmen üzerinden yüzde 40’lardan yaklaşık yüzde 50’lere ilerlemiş bulunuyor ve bu artış yükselen bir ivmeye sahip.
Söz konusu genişleme, muhalif alanın iç niteliği ve siyasi yelpazenin yeni dokusuyla ilgili iki önemli noktaya işaret ediyor.
Öncelikle bu genişleme, Türkiye’de yüzde 60-40’larda seyreden sağ-sol ve kültürel kimlik eksenli temel bir siyasi ayrışmanın yanına, siyaset yapma tarzı üzerinden oluşan kuvvetli yeni bir siyasi bölünme üzerinden yaşanmaktadır. Diğer bir ifadeyle, kültürel ayrışmanın yanına, “kimlik ve ideolojik eğilim bakımından kendi içinde heterojen dokulu” siyasi kutuplaşma eklenmekte ve muhalif alanı önemli ölçüde bu yeni girdi tanımlamaktadır. Bu durumun, siyasi normalleşme ipuçlarını barındırdığı söylenebilir.
Bu alana, CHP, İYİ Parti, HDP’ye, parlamentoda temsil edilmeyen diğer muhalif siyasi partilere, şimdi de Ali Babacan’ın kuracağı yeni muhafazakar-merkez siyasi parti ekleneceği anlaşılıyor. Babacan’ın partisinden ayrılırken yaptığı açıklama, kuracağı partinin AK Parti’ye rakip ve alternatif olmak kadar, bu iddiasını çok muhalefet alanın muhafazakar büyük parçası olarak sürdüreceğini gösterdi. Kaldı ki, bu, gerek ittifaklar zorunlukları gerekse siyasi duruş bakımından kaçınılmaz durumdur.
Muhalif alanının yaşadığı büyümenin ekonomik krize, istikrar arayışına, kutuplar karşısında merkezin yeniden oluşması talebine dayalı birçok farklı nedeni bulunuyor. Ancak asıl önemlisi, bu tablonun, hem niteliksel olarak Türkiye’nin kabarmakta olan ve her geçen büyüme eğilimi gösteren yeni sosyolojik dalgasına işaret etmesi, hem niceliksel olarak iktidar sahasından kopan ve bundan sonra da kopacak parçalarla kritik eşiği geçmek üzere olduğunu göstermesidir.
Diğer yandan muhalif alan genişleme eğilimi gösterdiği oranda, daha heterojen ya da çok parçalı hale geliyor. Diğer bir ifadeyle siyaset arayışları ve siyasi iktidara itirazlar arttıkça, yeni kurulan siyasi partilerin, sahaya inen aktörlerin sayısı arttıkça bu nitelik yoğunlaşıyor. Aynı alanda, örneğin, İYİ Parti ile HDP, biri yüzde 7 diğeri yüzde 11 seçmen gücüne sahip ve siyasi tutum bakımından tam uzlaşmaz görünen iki siyasi parti buluyor.
Yeni söylem ve siyaset imkanları
İlk bakışta parçalı ve karşıt kutuplardan oluşan bu yapı, muhalif alanın organize olması, bütünleşmesi açısından, şüphe yok ki, kimi sorunlar içeriyor. Ancak pratik gösteriyor ki, bunun yanında, aynı yapı, siyasi partiler arasındaki ilişkilere yeni girdiler sağlıyor, (Türk siyasetinin temel eksiği olan) müzakere, pazarlık, uzlaşma gibi imkanlar da sunuyor. Nitekim CHP-İYİ Parti-HDP arasındaki ilişkilerde olduğu gibi yakınlaşmalar dolaylı oluşabiliyor, antagonist aktörler dolaylı yollardan aynı adayda buluşabiliyor. Bunu destekleyen, tıkandığı anlarda önünü açan, siyasi partilerden bağımsız davranmalarını sağlayan bir diğer önemli unsur da (Türkiye için yeni bir siyasi girdi sayılabilecek) sandık başı, bireysel seçmen ittifaklarıdır. Nitekim 31 Mart ve 23 Nisan seçimlerinin bu bakımdan hem bir örnek hem siyasi partilerin hareket imkanlarına işaret eden bir model oluşturmaktadır.
Muhalefet alanında oluşan örgütlü ya da kendiliğinden bu ittifakların, ortak seçmen hassasiyetlerini besleyerek, farklı muhalif siyasi partiler arasında köprü oluşturduğu da söylenebilir. Örneğin İmamoğlu’nun “ortak alanları, değerleri, çatışma yerine uzlaşma arayışını” öne çıkaran söylemiyle kendi siyasi partisinin bir adım önüne geçmesi, partiler ötesi bir ortak seçmen hassasiyetini harekete geçirmiş, siyasi partileri, örneğin CHP’yi bu dile davet eden bir çerçeve oluşturmuştur. Ali Babacan’ın kuracağı yeni siyasi parti de, siyasi pozisyon merkezli olmaktan çok, kuvvetli sorun çözüm projelerine dayalı, baskın liderlik yerine kolektif yönetimi öneren muhtemel siyaset tarzıyla böyle bir işlevi yerine getirebilir.
Tüm gelişmeler ve ihtimaller, açıktır ki, muhalif alanın kuşatıcı bir siyaset üretim zemini olmasına işaret ederler.
Bunlar yanında muhalif alandaki siyasi partilerin aralarındaki ilişkiler ve yarışmalar kendi başına son derece önemlidir. 1970’lerden bu yana ilk kez bu denli kuvvetli çıkış yakalayan CHP, yüzde 10’luk seçmen kitlesi ve siyasi yapısıyla HDP, Babacan ve Davutoğlu’nun kuracağı muhafazakar-liberal siyasi partiler taşıyıcı bir rol oynayacakları muhakkaktır.
CHP-HDP ilişkileri farklı bir biçim kazabilir mi? Yeni siyasi partiler, İmamoğlu söylemi, CHP arasındaki ilişkiler nasıl bir denklem oluşturur? Kim, ne, nasıl öne çıkar.
Önümüzdeki dönem yanıt bekleyecek sorular bunlardır.
İşin bu boyutunun başka yazılarda ele almak üzere...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
2.06.2025
29.05.2025
18.05.2025
15.05.2025
10.05.2025
8.05.2025
4.05.2025