Ali BAYRAMOĞLU
Mevcut siyasi iktidar ve unsurları (AK Parti ve MHP) uzunca bir süredir vahim iki “gelişme”nin taşıyıcılığını yapıyor.
Farklı eğilim ve tutumların, varlığı ve etkileşimiyle tanımlanan, her demokrasinin “olmazsa olmaz”ını temsil eden, çoğulcu siyaset kavramının Türkiye’deki yıkımını temsil ediyorlar.
Temsil ettikleri ikinci durum ise, gücünü çoğunlukçuluktan alan otoriter ve şahıslaşmış başka bir siyaset mekanizmasının sistem tüm ögeleri üzerine kurduğu hegemonyadır. Bu “otoriter-tekçi siyaset mekanizması”, toplum, kültür, basın, üniversite, ekonomi gibi alanların siyasi iktidar karşısındaki özerkliğini yok ederek, onlar üzerinde garip bir milli irade anlayışına sığınarak ağır tahakküm kuruyor.
Söz konusu milli irade anlayışı, toplumun, ‘bir grup olan) parlamentoya tüm farklılıklarıyla yansıması ve bu çerçevede temsil edilmesi fikrine değil, bir kişide birleşmesi ve cisimleşmesi mantığına dayanıyor.
Zira siyasi güç merkezini artık parlamento değil, yürütme cihazı taşıyor. Onu da bir kişi elinde tutuyor. Diğer bir ifadeyle parlamento, grup olması vasfıyla çoğulculuğu bünyesinde barındırırken, kişi sadece bu vasfı dışlıyor. Cisimleşme ya da toplumun çoğunluk vesilesiyle bir kişide vücut bulması siyasetin kurduğu tahakküm sisteminin ana unsurunu oluşturuyor.
Zira bu kişi ya da lider, kendisi millet yerine koyarak, düşüncesini, tepkisini, dahası ruh halini milletinkiyle aynı sayarak, doğal olarak denetimin, ara mekanizmaların tümüyle bertaraf edildiği bir çizgide ilerliyor.
Bu çizginin, “siyasi arz”a dayalı, yukarıdan aşağıya çalışan, özetle otoriter bir işleyişe işaret ettiği muhakkaktır. Tersten ifade edilecek olursa, “toplumsal talep” üzerine kurulu, dolayısıyla aşağıdan yukarıya (toplumdan siyasetçiye) giden bir akışı öngören, demokratik işleyişin karşı kutbunu ifade ettiği de muhakkaktır.
O zaman, tekrar ifade etmek gerekirse, Türkiye’nin son yılları, “seçimli bir otoriter yapıya işaret etmekten öte anlam taşımıyor.
Siyasi iktidarın, son yıllarda, demokratik mantık ve ilkeleri hiç sayan, kurumların özerkliğini milli irade karşıtlığı ilan eden ve bunları ezip geçen uygulamaları saymakla bitmez.
Şehir Üniversitesi’nin kapatılması bu uygulamaların tipik örneklerden birisiydi.
Karar, önce Erdoğan tarafından, siyasi çıkarı ve kaygılarından hareketle alındı. Meclisteki grubuna verdiği talimatla kapatmaya zemin hazırlayan bir kanun çıkarıldı. Ardından cumhurbaşkanlığı ofisi haline gelmiş YÖK, bu kanuna işaret ederek üniversitenin kapatılması gerektiğini belirtti. Cumhurbaşkanı da gereğini yaptı, üniversiteyi kapattı.
Bu adımın kişisel ve siyasi gerekçeleri herkesin malumu...
Ancak sorun sadece bu gerekçelerin hikayesinde değil.
Sorun aynı zamanda, kişisel-siyasi gerekçelerle binlerce insanın hayatı ve ülkenin geleceğini ilgilendiren kararların nasıl ve ne şekilde alındığını göstermesi...
Kurumsal ve sektörel işleyişte özerkliğin nasıl yok olduğuna, bunların ama otoriter ve şahsi bir siyasetin hegemonyasına nasıl ve ne ölçüde girdiğine işaret etmesi...
Türkiye üniversitelerin ağır baskılarla karşılaştığını çok dönem gördü. Eğitim sistemini ve öğretim üyeleri pek çok kez zaptı rapt altına alınmaya çalışıldı. 27 Mayıs sonrası 147’ler, 12 Eylül sonrası 1402’likler, son dönemde OHAL ve KHK tasfiyeleri bunlar arasında yer alır. Her biri üniversitelerin kalitesi aşağıya çekmiş, ülke demokrasisinde büyük yara açmıştı. Ancak hepsi öğretim üyelerine yönelik olmuştu.
Bir üniversitenin kurum olarak, bu gerekçelerle tasfiyesini Türkiye ilk defa görüyor.
Geldiğimiz nokta budur, bu iktidarla gideceğimiz yer de bu istikamettedir.
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.08.2025
2.08.2025
6.07.2025
4.07.2025
28.06.2025
26.06.2025
21.06.2025
19.06.2025
8.06.2025
5.06.2025