Amberin ZAMAN
“Suriye’de aşırı gruplar yoktu. Suriye’de olaylar kendi akışına bırakılırsa, insanlar önce fanatik, daha sonra radikal ve ardından terörist hâline geleceklerdir. Olayların başında, daha güçlü bir tepki vermemiz gerekirdi, ancak bu yapılmadı. Olaylar şu âna kadar olduğu gibi devam ederse, altı ay ya da bir yıl içinde, çok sayıda insanın dâhil olduğu çok iyi yapılandırılmış ve sistematik çalışan grupların ortaya çıktığını göreceğiz. Ve bu grupları dağıtmak çok zor olacaktır. Bunun gerçekleşmesine müsaade edenlerin Suriye’de olacaklar konusunda büyük sorumlulukları olacaktır.”
Bu sözler 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e ait. Eylül 2013’te The Washington Post’a verdiği mülakatta IŞİD’in şahlanışını öngörmüştü. Ve Türkiye’nin daha güçlü tepki vermesi gerektiğini belirtmişti. Gül sonuna kadar haklı çıktı.
Ve Türkiye’nin günahı çok. Ancak IŞİD’in yükselişi ile birlikte, Suriye’de akan kanın tek müsebbibi Türkiye algısı yanlış ve haksızdır.
Suriye’de olayların ilk patlak vermesi komplocuların iddia ettiği gibi birilerinin “düğmeye” basmasıyla başlamadı. Arap baharının rüzgârına kapılan Suriye halkının sokaklara dökülmesi ve Esad’ın kendi halkına silahlarla cevap vermesiyle başladı. Teybi geriye sardığımızda “eğer dışarıdan müdahale olmasaydı, belki de Esad ayaklanmayı hızla bastırırdı, yüzbinlerce Suriyeli ölmez, dokuz milyondan fazla Suriyeli yerinden yurdundan olmazdı” diyebiliriz. Doğru olanı rejimi tecrit etmek, ekonomik yaptırımlarla sıkıştırmak ve sivil muhalefeti güçlendirerek Esad’ı reforma zorlamaktı.
Davutoğlutam da bunu yapmaya gayret ediyordu. Ankara ve Şam arasında mekik dokuyor, Washington’a sürekli “Bize zaman tanıyın” diye çırpınıyordu. Ama Washington Ağustos 2011’de, Esad’ın meşruiyeti bitti dedi.
Bu kez Amerika Esad’ı devirecek aldatmasına kapılan Türkiye hızla İran ile vekâlet savaşına dönüşen Esad’ı devirme planlarını devreye soktu. Yanlış hesap Şam’dan döndü. ÇünküObama başından beri askerî müdahaleye karşıydı.
ABD’nin Irak’a yeniden --ve Suriye’ye ilk kez-- IŞİD’e yönelik askerî müdahalelerini “Kürt sevdasına” bağlayanlar yanılıyorlar. Irak’ta Washington’un en temel kaygısı Kürtlerin değil Amerikalıların can güvenliğiydi.
Zira IŞİD Erbil’in 30 kilometre yakınına kadar gelmişti. Yüzlerce Amerikan vatandaşı barındıran ABD başkonsolosu tehdit altındaydı. Libya’da 2012’de radikal İslamcılar tarafından öldürülen ABD büyükelçisinin başına gelenlerin tekrarı istenmiyordu.
ABD’nin Suriye’deki müdahalesini tetikleyen ise IŞİD’in iki ABD’li gazetecinin kafalarını kesip Obama’ya meydan okuyan celladın tüm dünyaya yayılan görüntüleriydi. Irak’ta olduğu gibi Obama’nın birincil derdi Kürtler değil, IŞİD karşısında güçsüz görünmemekti.
Suriye’de üç yıldır en az 190 bin kişi öldü. Bunlardan 8.800’ü 10 yaş altında çocuk. Rejimin attığı varil bombalarıyla paramparça olup can verenlerin sayıları ise gün geçtikçe artıyor. Ama Kobani için (haklı olarak) kopan gürültünün binde biri onlar için kopartılmıyor. Kürtlerin aksine sakallı, çarşaflı Müslüman Arapları sempatik kılmak ne de olsa zor. The Economist’in Ortadoğu editörü Anton La Guardia’nın dediği gibi “Suriye Kobani’nin güneyindeki yer”.
Çare nedir peki? IŞİD’in ABD işgalinin ürünü olduğuna göre çözüm askerî müdahale değil. Suriye uzmanı Joshua Landis’in arkadaşımız Tuğba Tekerek’e savunduğu gibi Suriye’nin Aleviler, Kürtler ve Sünniler arasında bölünmesi hiç değil. İnsan olarak üstümüze düşen, birarada yaşamayı öğrenmektir. Esad yakın gelecekte düşmeyeceğine göre Türkiye’nin üzerine düşen, rejimle Kürtlerin haklarını da içeren ve mümkünse (ki sanırım değil) Esad’ın uzaklaşmasını öngören sıkı bir pazarlığı desteklemek. “Bunca yıkım, bunca can bunun için miydi?” diyebiliriz. Ama bir de alternatifi düşünün: sonu gelmeyecek kaos ve kan.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
27.08.2018
18.08.2018
31.07.2018
3.02.2018
24.06.2018
14.06.2018
3.02.2018
20.05.2018
1.02.2018
23.04.2018