Atilla YAYLA
Haziran seçimleri hem bazı genel gerçekleri sergiledi hem de tüm partilere ve siyasî liderlere mesajlar verdi. Bunların altını çizmekte fayda var. Birkaç yazıda bu konuları ele alacağım. Bugün yapmak istediğim, seçimlerin ortaya çıkardığı genel olguları vurgulamak.
7 Haziran seçimleri -Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da daha az da olsa- temiz ve dürüst bir seçim oldu, güvenilir sonuçlar üretti. Türkiye demokrasisini güçlendirdi. Bunda payı olan tüm partilere ve seçmenlere demokrasi adına teşekkür borçluyuz. Türkiye demokrasisi mükemmel değil. Bana göre, liberal demokrasi ile illiberal demokrasi arasında salınımlar yaşıyor. Ancak, istikrarlı demokrasiler kadar oturmuş değilse de demokrasi olmadığı iddialarını birçok bakımdan boşa çıkartacak kadar güçlü ve tecrübeli.
Tüm eksiklerine ve kusurlarına rağmen Türkiye demokrasisi âdil ve hür seçim yapmada dünyanın en iyileri arasında. 1950'den beridir hayli güvenilir seçimler gerçekleştiriyor. 7 Haziran'da bu özellik bir tehlikeyle karşılaştı. AK Parti'ye karşı başarısız olmaktan çok korkan ve hükümetten nefret eden iç ve dış bazı çevreler seçimlere hile karıştırıldığı izlenimini vermek için özel çaba sarf etti. Günler öncesinden toplumu buna hazırlamaya ve iddialar için delil bulmaya veya sahte delil üretmeye yönelik tezgâhlar çevrildi. Daha sandıklar açılmadan hile iddialarıyla ilgili haberler geçilmeye başladı. Ancak, AK Parti'nin tek başına iktidar olamayacağı ortaya çıkmaya başlayınca bu haberler bıçak gibi kesildi. Artık hile iddialarına ihtiyaç kalmamıştı.
7 Haziran seçimlerinde hile yapılacağı iddiaları temelsizdi. Partilerin her sandığa ve kayıt birleştirme işlemlerine gözünü dört açmış müşahitler göndermesi bunu zaten imkânsızlaştırmaktaydı. Ayrıca, bu seçimlerde hassaten bu konuyla ilgilenecek sivil gruplaşmalar da oldu. Yani büyük çaplı, sistematik ve sonuçları değiştirecek çapta hile yapılamazdı. Ancak, AK Parti nefretinden gözü dönmüş çevreler partinin muhtemel bir zaferinde seçimin meşruiyetine gölge düşürmek için hazırlık yapmaktan geri kalmadı.
Bu çabaların başarısız olması Türkiye demokrasisi hesabına çok iyi oldu. Zira, hile iddiaları ve onlar üzerinden yaratılabilecek meşruiyet tartışmaları sadece AK Parti'ye değil ondan fazla Türkiye demokrasisine zarar verebilecek türdendi. Bu tezgâhlar başarılı olsaydı Türkiye bundan sonra kolay kolay dürüst ve güvenilir seçim yapamazdı. Demokrasimize geçmiş olun...
Seçim sonuçları Türkiye'de bir diktatörlük olduğu yolundaki iddiaları çökertti. Hür, âdil ve yarışmacı seçimler yapılan bir ülkede diktatörlük ortaya çıkamaz. Diktatörlüğün önündeki en büyük engel demokratik seçimlerdir. Partiler arasındaki tartışmalar zaman zaman çok sertleşti. Taraflar birbirlerine ağır sözlerle yüklendi. Ama sonunda demokratik kurallar işledi. Meselâ, kendisini havaalanında karşılamaya gelmeyen HDP'li belediye başkanlarına Erdoğan, çok “diktatörce”, bu belediye başkanlarını makamlarında ziyaret etmemek suretiyle mukabele etti.
Sandıklar sonuç verdi. Ülkedeki havayı bir anda değiştirdi. Dolayısıyla, sandığın demokrasinin merkezi olduğu görüldü. Sandık demokrasisi diyerek sandığı ve sonuçlarını küçümseyenler bir taraftan mahcup oldu, bir taraftan da tükürdüklerini yalayarak sandık sonuçlarını sahiplendi. Sokak şiddetiyle siyaset yapmanın veya bürokratik tezgâhlarla hükümet devirmeye çalışmanın gerekli ve meşru olmadığı iyice ortaya çıktı. Açık söylemek gerekirse, seçimlerden bir-iki ay önce Gezi benzeri olaylar yaratılsaydı AK Parti büyük bir ihtimâlle tek başına iktidara gelirdi.
Seçimlerden birinci çıkamayan her parti yenilmiştir. Özellikle muhalefet partileri olarak CHP ve MHP. Sadece, girdiği ilk seçimde barajı aşan HDP bir zafer kazandığını söyleyebilir. Tek başına iktidar olamayan AK Parti ağır bir yenilgi almış olmasa bile zafer de kazanamadı. Her zaman olduğu gibi seçimi kaybeden CHP ve MHP liderlerinin partilerindeki yeri sağlamlaştı.
Seçimler paralel yapılanmanın varlığını bir kere daha tescil etti. Ankara, İzmir ve İstanbul'da altı kişi bu yapı adına bağımsız olarak seçime girdi. Hiçbiri kazanamadı. 17-25 Aralık'ın baş aktörleri olan polis şeflerinin bu yapıya mensup olması ve kendileri için Gülen cemaati tarafından seçim kampanyası yürütülmesi tesadüf değildir herhâlde. Seçimler bu yapının halk arasında ciddî bir karşılığının bulunmadığını, toplumsal ve dolayısıyla siyasî meşruiyetinin olmadığını da gösterdi.
Son olarak, altını çizmek gerekir ki, hiçbir seçmen hain değildir. Hiçbir seçmen cahil de değildir. Her seçmen kendi ölçülerine göre tercih yapmıştır. Sonuçları beğenmemek hiç kimseye seçmenleri aşağılama, hakaret etme hak ve yetkisi vermez. Seçmen kitlelerinin ne yaptığı, niçin yaptığı araştırılabilir ve tartışılabilir, ancak, seçmenler yargılanamaz. Demokratlık seçmenlerin tercih hakkına saygı duymakla başlar. Bunu yapmayan hiç kimse demokrat olma iddiasında bulunamaz.
Tarihî önemi sonuçları olacak ve üzerinde çok konuşulacak bir seçimi daha geride bıraktık.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları










































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.04.2021
24.04.2020
12.02.2020
13.11.2019
28.07.2019
28.05.2019
22.05.2019
14.05.2019
12.05.2019
18.04.2019