Barış Soydan
Önce bir haber, bir duyuru: “Kediler ve Erkekler” adlı hikâye kitabım The Roman Yayınları’ndan çıktı. Adı üzerinde, erkeklerle kediler arasındaki dostluk, yoldaşlık ve sırdaşlık ilişkisini anlatan 11 hikâye... Kedi ve/veya edebiyat severlere öneriyorum.
453 milyar dolar dış borç, 300 milyar dolar özel sektör borcu, yüzde 14 işsizlik, yüzde 27 genç işsizliği, yüzde 21 gerçek (geniş tanımlı) işsizlik! Kapkara bir tablo. Buraya nasıl geldik? Evet, 17 yıldır iktidarda olan AKP’nin günahları büyük. Ama ondan önce ortaya çıkan, on yıllar içinde taşlaşan sorunların da payı az değil...
Neredeyse çeyrek yüzyıldır ekonomiyi izliyorum. Organize sanayi bölgelerini, teknoparkları, fabrikaları gezdim, iş insanlarını bankacıları, sendikacıları dinledim. Sapık olduğumdan değil, işim buydu: Ekonomi gazeteciliği. Bazı sorunlar 25 yıldır hiç değişmedi. Bazı sorunlar daha önce yoktu, AKP’yle ortaya çıktı. Bazıları onunla katmerleşti.
1997 yılında, yazı işleri müdürlüğünü yaptığım Para dergisinde “Türkiye nasıl sıçrar?” başlıklı bir kapak yayınlamıştık. Bu dosya için o dönemde Global Menkul Değerler’in Araştırma Müdürü olan Atilla Yeşilada ile de röportaj yapmıştım. Yeşilada’nın o gün “Türkiye’nin en önemli meselesi” dediği şey, sadece o gün değil, 1950’lerde de, 80’lerde de büyük meseleydi, bugün de: Tasarruf açığı.
Ama AKP ile ortaya çıkan sorunlar da var: Mesela özel sektörün döviz borcu.
İşte tekmili birden, Türkiye’yi batıran nedenlerden ilk 10’u...
1. Tasarruf açığı
Türkiye’nin ezel ebed meselesi: Tasarruf oranının yetersizliği. Her ne kadar 2006 ve 2015’te gayrisafi yurtiçi hasıla (GSYH) hesabı için kullanılan yöntemin değişmesiyle tasarruf oranı elçabukluğu marifet yüzde 15’lerden 25’lere yükselmiş olsa da, orta gelirli ülkeler ortalamasının hâlâ gerisindeyiz. (Çin’den hiç bahsetmeyelim, orada tasarruf oranı yüzde 45’lerde.)
Tasarruf edemeyen ülkeler büyümeyi, yatırımları finanse edebilmek için yurtdışından borçlanmak zorunda. Bkz.: AKP döneminde Türkiye. 2002’de başında özel sektörün borcu 43 milyar dolardı. Bugün 300 milyar dolar. Bu kadar borç alınmasa 2005’teki yüzde 8.4’lük veya 2017’deki yüzde 7.4’lük büyüme oranı yakalanamazdı.
Demek ki hızlı büyüyebilmek için el parasına mahkumuz. Ama büyümeyi başkalarının parasıyla finanse edince de dış borcumuz patlıyor. Çare? Tasarruf oranını yükseltmek. Bunun için iktidarın bulduğu yöntem, zorunlu bireysel emeklilik sistemini getirmekti. İşsizlik Fonu’nun amaçlarından biri de buydu. Bireysel emeklilik sisteminde 130, İşsizlik Fonu’nda 100 milyar TL’den fazla para birikti. Ama iktidar başlangıçtaki amacından saptı, her şey gibi bu iki sistemi de iğdiş etti. Daha önce Uğur Gürses yazmıştı, geçenlerde eski bankacı Kerim Rota da T24’te açıkladı: İşsizlik Fonu ve bireysel emeklilik sisteminde biriken paralar tasarruf edilmek yerine kamu ve özel bankalara sermaye olarak kullandırılıyor. Hem de piyasa faizinin altında. Kerim Rota, sırf bu yöntemle İşsizlik Sigortası Fonu’nun yılda 1.5 milyar TL zarara uğratıldığını tahmin ediyor.
Yani tasarruf açığını gidersin diye kurulan sistemin köküne kibrit suyu döküldü, dökülüyor…
2. İnşaat çılgınlığının üzerine benzin dökmek
Biraz önce gördük: AKP iktidara geldiğinde 43 milyar dolar olan özel sektörün dış borcu aradan geçen 17 yılda 300 milyar dolara yükseldi. Bu para nereye gitti? Teknoloji yatırımlarına, katmadeğeri yüksek sektörlere mi? Yok canım, betona! İstanbul’un merkezinden arabayla 2 saatte gidilebilen semtlerdeki evler nasıl milyon dolara ev alıcı buldu sanıyorsunuz?
2008-2009 Küresel Krizi’nin 1929 benzeri bir ekonomik buhrana dönüşmesini engellemek için Amerikan ve Avrupa Merkez Bankaları faizleri 0'a, hatta negatif seviyeye düşürmüştü. Bu dönemde kendi evinde para kazanamaz hale gelen küresel sermaye tası tarağı toplayıp aralarında Türkiye’nin de bulunduğu gelişmekte olan ülkelere geldi. “Tası tarağı toplayıp geldi” derken benzetme yapıyorum; küresel sermaye tabii ki uçağa binip Türkiye’ye gelmedi. Türk bankaları Londra, New York gibi merkezlerden ucuz faizle “toptan” borç alıp Türkiye’ye getirdiler. Ve kredi olarak vatandaşa, şirketlere dağıttılar. O paralar nereye gitti? Esenyurt’taki milyon dolarlık dairelere, iPhone’un son modeline, “tok kapı sesli” Volkswagen’e ve bu arada doğal gaz çevrim santrali gibi batmaya yazgılı yatırımlara. (Neden batmaya yazgılı olduğuna birazdan geleceğiz.)
3. Dövizle borçlanmanın denetlenmemesi
Bundan önceki krizlerin hepsi devlet borçlarından çıkmıştı. İlk kez özel sektörün borçlarından kaynaklanan bir kriz yaşıyoruz. Bu krizin uzun sürecek olmasının sebebi bu.
Başarılı bir ekonomi yönetimi, özel sektör borçlarının Türkiye’nin başına çorap öreceğini önceden görüp zamanında önlem alırdı. AKP bunu yapmadı. Döviz borçlarına ilk ciddi sınırlama arabanın devrilmesine yakın, 2017’de getirildi. Bu tarihte cirosu 15 milyon doların altındaki şirketlerin, yani KOBİ’lerin dövizle borçlanması yasaklandı. Bu adımın çok önce, sadece KOBİ’leri değil tüm şirketleri kapsayıcı şekilde atılması gerekiyordu.
4 ve 5. Teknoloji yarışında nal toplamak: Tek kabahatli AKP mi?
“Yurtdışından 1 tane iPhone almak için 1 kamyon domates ihraç ediyoruz.” Bu cümleyi bir yerlerden duymuşsunuzdur. Türkiye gerçekten de teknoloji ve katmadeğer işini kıvıramadı. Ne Samsung ayarında bir teknoloji markası çıktı bu topraklardan, ne de milyar dolarlık bir “sartup”, yani genç yazılım şirketi. Bunlar olmadan kişi başına geliri 20 bin doların üzerine çıkarmak mümkün değil. 2+2=4.
Türkiye teknolojide, katmadeğerde neden başarısız? Çünkü rezil bir eğitim sistemimiz var. Çünkü özgür düşüncenin olmadığı yerde yaratıcı fikirler zor çıkar. Biraz kafası çalışan yazılımcıların hepsi neden yurtdışına göç ediyor sanıyorsunuz? Sadece daha yüksek maaş için mi? Güldürmeyin.
Ama nalıncı keseri gibi Türkiye’nin teknoloji ve katmadeğerdeki başarısızlığının kabahatini sadece devlete yontmayalım. Hırsızın hiç mi suçu yok?
Buradaki "hırsız", uluslararası bilişim ve ilaç şirketleri oluyor.
“Ar-Ge 250” araştırmasını bilmem duydunuz mu? Türkiye’nin en çok Ar-Ge harcaması yapan 250 şirketini belirleyen bu araştırmanın uzun zamandır yöneticiliğini ve editörlüğünü yapıyorum. Bu yılın Ar-Ge 250 listesini geçtiğimiz günlerde açıkladık. Başka bir yazıda bu araştırmayı detaylı biçimde ele alacağım ama yeri gelmişken konumuzla ilgili en çarpıcı sonucunu paylaşayım: Ar-Ge’ye dünyada bilişim ve ilaç, Türkiye’de ise silah/savunma ve otomotiv sektörleri yön veriyor.
Dünyanın en çok Ar-Ge harcaması yapan 10 şirketine bakalım: Sırasıyla, Amazon, Google, Volkswagen, Samsung, Intel, Microsoft, Apple, Roche, Johnson Johnson, Merck.
Şimdi de Türkiye’nin en çok Ar-Ge harcaması yapan 10 şirketine bakalım: Aselsan, Tusaş, Ford, Roketsan, Turkcell, Vestel, Otokar, Arçelik, Havelsan, Tofaş.
Tablo açık: Dünyanın Top 10’unda 6 teknoloji, 3 ilaç şirketi var. Türkiye’nin Top 10’unda ise silah ve savunma şirketleri.
Neden böyle? Nedenlerden ikisini yukarıda gördük: Rezil bir eğitim sistemimiz var. Ve yaratıcılığı destekleyen özgür düşünce ortamı yok. Ama bir neden daha var: İlaç ve bilişim devleri Türkiye’yi Ar-Ge yapacakları, teknoloji geliştirecekleri ülke olarak değil ürün satıp para kazanacakları pazar olarak görüyorlar.
Eski bir sloganda olduğu gibi: “Onlar ortak, biz pazar.” Evet maalesef hâlâ böyle.
6. Devletin düşük katma değerli sektörleri bol keseden desteklemesi
Doğalgaza, elektriğe gelen zamlardan hepimiz muzdaribiz. “Hepimiz” derken, genci, yaşlısı, eğitimlisi, eğitimsizi, Doğulusu, Batılısı, işçisi, işvereni, herkesi kastediyorum. Peki neden işverenler kendilerine özel doğal gaz indirimi istiyor?
Haberi geçtiğimiz günlerde Dünya gazetesi verdi: İşverenler doğalgazda “sanayici indirimi” istiyor. (https://www.dunya.com/ekonomi/dogalgazda-sanayi-indirimi-talebi-ozel-haberi-452872) Sanayici neden kendine özel indirim istiyor? Çünkü işverene özel elektrik ve enerji, Türkiye’de işin normali. Patronlar, “Sanayici tarifesi”, “OSB tarifesi” adı altında on yıllarca doğalgazı, elektriği ucuza kullandılar. O nedenle enerjiye dayalı sektörlere yatırım yağdı. Bakın ortaya nasıl bir tablo çıktı: Demir çelikçiler Rusya’dan hurda ithal edip devletin ucuz elektriğiyle eriterek ihraç ettiler. Yani hammaddeyi Rusya’dan getirdiler. Ucuza kullandıkları elektrik de Rusya’dan ithal edilen doğal gazla üretiliyordu! Cari açık nasıl patladı? İşte böyle patladı.
Türkiye, bir Suudi Arabistan veya İran değil, enerji fakiri bir ülke. Enerji fakiri bir ülkenin enerji oburu sektörleri desteklemesi çok yanlış bir stratejiydi. Türkiye neden böyle aptalca bir strateji izledi? Çünkü
7. Sağ partilerin planlamadan nefret etmesi
Türkiye’de sağ iktidarlar planlama kavramından hep nefret etti. Devlet Planlama Teşkilatı AKP döneminde yok edildi. Bu konuda üzerinde o kadar çok yazı yazıldı ki, ayrıca anlatmaya gerek yok. DPT’nin başına gelenleri öğrenmek isteyenler T24 yazarı Yalçın Doğan’ın bu konudaki yazısına bakabilir: https://t24.com.tr/yazarlar/yalcin-dogan/sen-plan-yapsan-kac-yazar,23231
8. Devletin yatırımcıları kazıklaması
Yukarıdaki sorunla bağlantılı ama onu aşan bir mesele… Okumuşsunuzdur, bankaların batık kredileri enerji ve inşaat sektörlerinde yoğunlaşmış durumda. İnşaatı anladık diyelim, enerji batıkları nereden çıktı?
2000’lerin başında enerji piyasası “serbestleştirip” özel sektör firmalarına açılınca yatırım furyası yaşandı. Türkiye’nin enerji ihtiyacının katlanarak artacağı, bunun da fiyatları artıracağı öngörüsünde bulunan birçok firma (dövizle) kredi alıp santral yatırımı yaptı. Ama evdeki hesap çarşıya uymadı: Yatırım furyası sonucunda Türkiye’nin elektrik arzı, yani üretimi, talebi aştı. Bunda rüzgâr, güneş gibi yenilenebilir enerji teknolojilerinin dünyada ucuzlamasının, özellikle rüzgâra yoğun yatırım yapılmasının payı büyük.
Ama tek sebep bu değil. Tıpkı bugün kamu bankaları eliyle faize müdahale edilmesi gibi devlet elindeki santrallerle elektrik piyasasına müdahale etti; elektrik fiyatları manipüle edildi. Bu nedenle enerji yatırımcılarının hesapları şaştı. Galatasaray eski Başkanı Ünal Aysal gibi pek çok patronun milyarlarca dolar krediyle kurduğu santraller ellerinde patladı…
9. Sanayicilerin emlak spekülatörüne dönüşmesi
Organize sanayi bölgeleri (OSB'ler) iyi bir fikirdi. Amaç, fabrikalara tek koldan altyapı hizmeti vermekti. Türkiye’ de 1960 yılında başlayan planlı kalkınma döneminde sanayinin “lokomotif sektör” olduğu saptanmış ve ekonomik dengenin kurulması, ekonomik ve toplumsal kalkınmanın birlikte gerçekleştirilmesi, belli bir hızda büyüme ve sanayileşmeye önem verilmesi gibi uzun vadeli hedefler belirlenmişti. Sanayinin geliştirilmesi amacıyla uygulamaya konulan pek çok teşvik tedbirlerinden biri OSB’ler kurulmasıydı. İlk OSB 1961 yılında Bursa’da kuruldu. Ama asıl atılım, İstanbul’da kurulan IMES ve diğer OSB’lerle geldi.
Zamanla OSB’ler şehirlerin içinde kaldılar. Haliyle arazi değerleri patladı. OSB’de “Sanayicilik yapacağım” diye arazi kapatıp üç-beş sene sonra satmak, yani arazi spekülatörlüğü, sanayicilikten daha fazla para kazandırmaya başladı. Pek çok sanayici emlak spekülatörüne dönüştü.
Bu sorunun çözümü kolay ama yürek ister: Organize sanayi bölgelerinde arazi satışları sınırlanmalı, hatta pek çoğunda yasaklanmalı.
10. Paternalist sistem (Yandaşlık ekonomisi)
Devlete, iktidara, uluslararası teknoloji ve ilaç şirketlerine yüklendik ama yerli sermayeye bir şey demedik. Oysa asıl problem onlarda. Türkiye’de patronlar teknoloji geliştirip ya da marka yaratıp para kazanmak yerine iktidara yakın durarak para kazanmayı hep tercih etti. Servetlerini her devirde Ankara'ya yakın durarak, Ankara'daki "fırsatları" takip ederek, ihale kovalayarak yaptılar. Buna anlı şanlı şirketler de dahil. Böyle bir sistemden Steve Jobs veya Elon Musk çıkmazdı. Nitekim de çıkmadı...
Kaldı 90 sebep. Ekonominin sıcak gündeminden fırsat buldukça Türkiye’yi batıran nedenleri yazmaya devam edeceğim...
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.06.2022
11.05.2022
7.03.2022
17.02.2022
7.02.2022
18.11.2021
15.11.2021
8.11.2021
2.11.2021
25.10.2021