Berrin Sönmez
İktidara yürürken vesayet mekanizmalarıyla savaşan Erdoğan’ın AKP’si, yönetimi ele geçirince yeni vesayet odakları ihdas etti. Bu yeni vesayet odakları salt seçilmişleri ve hükümetleri hedef almakla yetinmedi üstelik. 20 yılı aşkın iktidarı süresince başlarda demokrasi, insan hakları söylemleriyle ulaştığı seçmen desteğini, seçmene ve genel anlamıyla halka yönelen bir sopaya dönüştürdü. Çeşitlendirdiği vesayet sopalarından birisi iletişim teknolojileri başkanlığı aracılığıyla ahlaki vesayet idi. İktidarının ilk yarısının sonlarına doğru “güvenli internet” iddiasıyla kuruldu ahlaki vesayet. Güya çocuk pornografisiyle mücadele edilecek, çocuklar internetin zararlarından korunacaktı. Tabanını ve yasayı çıkaracak TBMM üyelerini böyle ikna etti. 2010 tarihli bu yasaya itiraz edince “bunları ayık kafayla mı söylüyorsun” hakaretlerine maruz kalmıştım örneğin, öyle gönülden ikna olmuşlardı. Oysa kurulan yeni bir vesayet odağıydı.
Vesayet dediğimiz, bürokratik kurumlara verilen hukuk dışına çıkma yetkisiydi. Güvenli internet adı altında çıkarılan yasa ise hukuki sorunları yargı erkinin yetki alanından çıkarıp merkezi bürokrasiye aktarıyordu o hukuki yetkiyi. Düpedüz vesayetti ve ahlakçılık genel geçer yaklaşımıyla hazırlanmıştı. Vesayetle savaştığını iddia eden AKP’nin sisteme eklediği vesayet odaklarının ilkini temellendiren ahlakçılık oldu böylece. Sonrası peşi sıra geldi. Erdoğan iktidarının ahlakilikle değil ahlakçılıkla yürütülen ikinci on yılında, siyasi söylemin giderek dinileşmesi, zamanla dini baskılara yol verdi. “Şahsım rejimi” kurulduktan sonra ise tek kişilik kararlar, kararnamelerle din, yeni vesayet odağı oldu. Diyanetin propaganda aygıtına dönüştürülmesi, yeni moda vesayet odağı dinin kurumsal yürütücülüğünü üstlenmesinden. Ez cümle daha önce defalarca yazdığım gibi Erdoğan vesayeti kaldırmadı vesayete çöktü. Üstüne yenilerini ekledi. Darbeler döneminin vesayet odakları olan askeriye ve yargının yanına 12 Eylül ile YÖK eklenmişti. Erdoğan bunlara ilaveten merkezi bürokrasiden iletişim teknolojileri bürokratlarını ekledi. Sistem değişikliğinden sonra da Diyanet’i. AKP iktidarına sırtını yaslayan din kisveli hadsizler de bu sayede köpeksiz köyde değneksiz gezerek her türlü dini söylemi iktidarın emrinde hallaç pamuğu gibi savuruyor.
Şenocak’ı, Cübbeli’si, İsmailağa’sı, Menzil’i, saymakla tükenmez dernek ve vakıfları gibi şöhretlerin yanı sıra emekli din öğretmeni de furyadan nasiplenip şöhrete soyunmuş. AKP, vizyon kaybını cümle aleme ispat eden “akılsız dost” kıtlığı çekmiyor, elhamdülillah. Yağcılığın menzili olmaz kabilinden atıp tutmalarla güya Antakya’yı “ak”lama hedefini işaret ediyor emekli öğretmen. Cehaletin bu derecesi tahsil ile mümkün sözünü doğrulamış. Savaş çığırtkanlığı yaptığının bile farkında mı değil dini mi hiç bilmiyor, yoksa dini cihatçı yorumlardan ibaret mi sanıyor, anlamak zor. Anlaşılan tek şey mezhep savaşları çağrısı yaptığı. İktidarın Antakya’yı İslamize etmek için deprem yıkımını fırsata çevireceğini söylüyor. IŞİD, Taliban kafası muhteremin dinden anladığı. Öğretmenlik mesleğini icra ederken yetiştirdiği öğrenciler üzerinde umarım bu kafayla fazla etki yapamamış olsun.
Tarih dersinden de din dersinden de çakan eski öğretmenin bildiği tek şey partizanlık ama onu da yanlış biliyor, yanlış yapıyor. Avrupa’nın mezhep savaşlarını öneriyor, Antakya’yı “Müslümanlaştırmak” istiyor. Depremi ceza olarak gösterip bu cezadan rahmet çıkarmak görevini AKP’ye yükleyerek insanları AKP’ye oy vermeye çağıran cahil kurnazlığı, seçim kampanyasında sergileniyor üstelik. AKP ve RTÜK Kızılcık Şerbeti dizisinin yayınını son anda sergilediği ayak oyunu performansıyla kesip yerine İslamofobi belgeseli koyduracağına bu cahilleri sustursun becerebilirse. İslamofobinin dayanağı böylesi cehalet örnekleri ve bunların sözleriyle terörü cihat olarak isimlendiren aymazlar. AKP kendi içinde çok parçalı dokusuyla bir koalisyon partisi diyoruz ya giderek aşırı dincilerin egemenliğine giriyor. Şimdi bir de YRP ve HüdaPar ittifakı, parti içindeki aşırılıkçıları güçlendirmiş anlaşılan. Erdoğan’ın seçim sloganı yaptığı “doğru adımlar” bunlar demek ki.
Bir seçim daha kazanabilmek için iktidar din ve mezhep savaşları çağrısı yapanlara seçim kampanyasında, aday tanıtım toplantısında söz hakkı tanıyorsa bundan muhalefetin çıkaracağı ders laiklik ilkesine dört elle sarıldığını göstermek olmalı. Sorumluluğun büyüğü muhalefetteki dindar partilere, politikacılara düşüyor. Entelektüel dindarlara da aynı şekilde laiklik ilkesinin gerekliliğini bir kere daha göstermiş olmalı eski öğretmenin sözleri. “Laiklik yerine sekülerleşme” diyerek “yok efendim inanç özgürlüğü yeter” diyerek, everek-üverek, yan çizmekten vazgeçmeli aklı başında dindarlar. Dindarları laiklik ilkesine sarılmayı ikna etmenin yolu da seküler kesimi “özgürlükçü laiklik” söylemine, uygulamasına razı etmekten geçiyor. Cumhuriyetin ikinci yüzyılında dindar-seküler ayrışmasını geride bırakıp kendi sentezimize ulaşmanın yolu karşılıklı ikna-rıza mekanizmasının işletilmesine bağlı. Ve görüldüğü üzere zaman kalmadı. 14 Mayıs'a giderken muhalefet partilerinden başlamak üzere toplumda daha çok dindar laiklik söylemi kurmalı daha çok seküler özgürlükçü laiklik uygulamasına değinmeli. Aksi takdirde din siyaset içiçeliği nedeniyle bakın cihatçılar aportta bekliyor.
Elbette “tek bir AKP gönüllüsünün hadsiz cahilliği tümüyle iktidarı ve Cumhur ittifakını bağlamaz” denileceğini biliyorum. Ancak orada, o konuşma sırasında AKP vekillerinden Hüseyin Yayman da bulunuyordu. Habere yansıyan tek tepkisi konuşmayı alkışlamamaktan ibaret. Eğer o hadsizi kürsüden indirip, mikrofonu kapıp sustursaydı, deprem sonrası iki aydır bulduğu her fırsatta Hatay ve Antakya için yaptığı her konuşmanın özeti diyebileceğimiz “dokusu bozulmayacak” vaadine inanabilirdik. Ancak AKP içinde Hanefilikten Selefilik çıkaran dinbazların etkisi giderek artı. Selefilik de Yeni Selefilik halini aldıkça ve cihatçı aşırılıkçılar da söz sahibi olduğunda itiraz eden tek AKP’li çıkmıyorsa ılımlıların gücü kalmamış demektir. Artık AKP yöneticilerinin cihatçıları mı kandırdığı yoksa ılımlı dindarları mı kandırdığı sorusu önemsiz. Teşkilatı tarafından en çok güvenilen özelliği seçim sözünü tutmamak olan bir politikacının farklı kesimlere verdiği birbirine zıt vaatlerden hangisini tutmayacağına dair papatya falı açıp beklemek ülkenin kaderiyle kumar oynamak olur. KADEM bile dayanamayıp Özlem Zengin’e destek için sosyal medya hesabından kadın vekil ve demokrasi ilişkisini hatırlatmak zorunda kaldıysa iktidar partisi içinde işler hayli vahim boyuta tırmanmış demektir. Şu son olaylar kritik öneme sahip 14 Mayıs seçimlerini dönemeç olarak isimlendirmenin bile yetersiz kaldığı bir yol ayrımında olduğumuzu gösteriyor. Eşit temsilin gerekliliğini çok yazıp söyledik ama partiler uygulamadı. Şimdi laiklik ilkesinin vurgulanmasını ve bunun özellikle siyasetin dindar kanadına düştüğünü yazıyı bitirirken bir kere daha hatırlatayım: Laiklik, eşitlik ve özgürlüğü içkin olduğundan demokrasinin kilit taşı; demokrasiyi sürdürülebilir kılmamız için de laiklik, özgürlükçü yorumla uygulanmalı. Siyasi tarihimizin katı laiklik politikası ve akabinde içinde bulunduğumuz laiklik karşıtı politikalardan sonra ikinci yüzyılımızda siyasal ve toplumsal sentezimizi oluşturma şansımız demektir. Her toplumsal kesime baharlar işte ancak böyle gelir.
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
27.09.2024
13.09.2024
5.07.2024
18.05.2024
3.05.2024
5.04.2024
3.04.2024
29.03.2024
8.03.2024