Berrin Sönmez
Küçük yaşta evlendirmekten küçük yaşta militanlaştırmaya, çocuk işçiliği ve köleliğinden çocuk istismarına kadar sorunlar gelişmemişliğin göstergelerinden. Buna rağmen nüfus politikamız gelişmiş ülkelerle yarışmakta, nüfus artış hızı teşvik edilmekte.
Belki bugün “gün ışığı görmemiş çocuklarımız ve kadınlarımız” yok oma onlara gün yüzü gösterdiğimiz de söylenemez. Kadın erkek fark etmeksizin yetişkinlerin bile katlanamaz hale geldiği dünya günümüzde çocuklar için çekilmez bir yer. Gelir adaletsizliği ve yeni sömürgecilik düzeni dünyayı hallaç pamuğu gibi atarken ilkin çocukların hayatı kararmakta. Savaşlar, yıkımlar arasında hayatta kalabilenleri bekleyen güvensiz ortam başlı başına bir yaşam sorunu. Yaşayabilenlerdense kiminin kaderi çocuk askerliğe kimininki çocuk gelinliğe uzanıyor. Savaşın, çatışmanın hüküm sürdüğü topraklardaki çocukların dramı yaşayabilmeye dair.
Gelişmemiş ülkelerde ve tabi bizde de emek sömürüsünde üst sıraya çocuklar yerleşmiş halde. Çocuk işçiler, üç paraya saatlerce boylarından büyük lastikleri değiştirip, bijon anahtarı çevirmekte. Oto tamirhanelerinde, boya sanayiinde aklımıza gelebilecek her iş kolunda ama özellikle küçük işletmelere ucuz iş gücü, çocuk işçiler. Çocuk köleliği var bir de. Ailelerce tarım işçisi olarak işverene kiralanan çocuklar. Ağır çalışma şartları, yetersiz beslenme, kötü yaşam alanları, kötü muamele, artık aklımıza ne gelirse. Sesini çıkaramayan köle çocuklar ve çocuk işçiler yoksulluk belası, aileleri kadar işverenin, iş piyasasının, toplumun, devletin sorumluluğu.
Dilendirilen, zorla çalıştırılan, sokak çetelerince tutsak edilip fuhuştan hırsızlığa, mafya çetelerinin tetikçiliğine kadar çeşitli suçlara bulaştırılan, madde bağımlılığı ile kontrol altında tutulan çocuklar var bir de. Hukuksuzluğun kol gezdiği, suç örgütlerinin cirit attığı ülkelerde ve tabi bizde de. Çocuk istismarının bunca çeşidinin yanı sıra elbet bir de cinsel olanı var gerekli yasal düzenlemesi sır gibi saklanan. İstismarcıları salıp çocukları koruma adı altında hapishane benzeri bakımevlerine kapatan çarpık düzen misali istismar yasası da kapalı kapılar ardında hazırlanıp ilgili taraflardan gizlenmede..
Devletlerin bir de nüfus teşvik politikaları var. Nüfus artış hızını yükseltmek gelişmiş devletlerin tabi bizim devletin de en mühim meselesi. Doğum oranlarını arttırmak için devlet hazinelerinden ayrılan bütçeler, on yıllardır istatistikleri milim oynatmaz. Nüfus teşvik politikalarına ayrılan fonlar sürekli geliştirilirken göçmenlerden ve özellikle göçmenlerin nüfus artış hızından korkulur, acayip şey. Bir de doğum kontrolü meselesi var geri kalmış ülkelerin kısıtlı bütçelerinde hayli önemli yer tutan. Yoksul ülkeler nüfus hızını düşürmek için ücretsiz doğum kontrolü hediye eder insanlara, o bütçeyi eğitime yatırmak yerine. Eğitim oranı yükseldikçe doğum oranında düşüş gerçekleştiği bilindiği halde. Kimi nüfus artış oranını düşürmek kimi nüfus artış oranını yükseltmek için para döker ülkeler. İki yöntem de harcanan paraya rağmen işe yaramazken o fonları zaten doğmuş olanların hayatlarını güzelleştirmek için kullanmaları çok mantıklı, gerçekçi ve insanca bir beklentiyken hayalci bulunur.
Egemenlerin nüfus politikasındaki çarpıklık kadar bizim ülkenin konumu da bir hayli kafa karıştırıcı. Gelişmemiş ülkelere özgü çocuk sorunlarımız var. Küçük yaşta evlendirmekten küçük yaşta militanlaştırmaya, çocuk işçiliği ve köleliğinden çocuk istismarına kadar sorunlar gelişmemişliğin (cinsel istismar hariç o, her yerde var) göstergelerinden. Buna rağmen nüfus politikamız gelişmiş ülkelerle yarışmakta, nüfus artış hızı teşvik edilmekte. Mevcut sorunları aşıp çocuklara çocukluklarını yaşatamaz haldeyken neden daha çok çocuk isteriz. Benim kafam karışık. Dindarlık iddiasıyla yola çıkıp yetimin (güçsüz, kendi hakkında karar verme gücünden yoksun) hakkını gözetmek yerine faşist nüfus politikaları izlemenin izahını, bu politikanın sahiplerinden bekleyelim.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
27.09.2024
13.09.2024
5.07.2024
18.05.2024
3.05.2024
5.04.2024
3.04.2024
29.03.2024
8.03.2024