Berrin Sönmez
İnsanın primat yanı
12.09.2018
1201
Çözüm süreci bana göre ülkemizde primat özellikleri baskın insanlar olmaktan çıkışın yoluydu. İnsaniyet bilincine doğru atılan bir adımdı. Çünkü alan belirlemekten tutun sürü liderliğine, yiyecek ve su ihtiyacını karşılamaya, neslin devamı için bile çatışmaya canlı türlerinin her birinin yaşamsal davranışları olarak bakabiliriz. İnsan hariç...
Uzun çatışmalı yılların arasında yaşanmış kısacık çözüm süreci, tüm eksik ve kusurlu yanlarıyla birlikte ülkenin en esaslı çabasıydı. Esaslı yani aslolandı. Gerçekte yaşanıyor olması gereken, toplumsal yaşamı şekillendiriyor olması gereken şeydi, çözüm sürecinde barışı sağlama çabalarının sergilendiği duygu ve düşünce iklimi.
İnsan soyunun özünde var olduğuna inandığım “iyilik”, siyasal sisteme ve toplumsal yaşama egemen kılınabilecekti. Çünkü arızî olan savaş ve çatışma. Arızî yani geçici, eğreti, sonradan olan ve dıştan gelen şey çatışma. İnsanın özünde olan değil. İnsanlık tarihinde ve ülkemizde çatışmaların, barış dönemlerinden çok daha uzun sürelerle yaşanmış olması gerçeği, şüphesiz insaniyetin özündeki “iyilik” yolculuğu gerçeğini değiştirmiyor.
Sıfat olarak iyi kelimesi göreceli bir durumu ifade eder ama kavram olarak iyilik öyle değil. İyilik kavramı, kişiden kişiye değişmeyecek şekilde mutlak hakikati ifade eder. İnsaniyeti şekillendiren, insanın medeniyet kuran yanının ifadesidir zira iyilik kavramı. İnsanın primat yanını aşabilmesini sağlayan temel itici güç iyiliktir. Ve iyilik yaşamın kutsanmasıyla başlar, ölümün değil. Ölümü yücelten çatışmalı süreler, insanın primat özelliklerini belirginleştirir.
Birey olarak ömür dediğimiz hayatlarımızda yaptığımız şey insaniyete yolculuk. Primat özellikleri belirgin bireyler olarak doğduğumuz bu dünyadan gidinceye kadar süren iyilik yolculuğunda başarılıysak insan olarak ölebilme şansına sahibiz. Toplum hayatında ise iyilik kavramının yaşanabilir kılınması medeniyetler geliştirmemizi sağlamış çağlar boyunca. Siyasal ve sosyal düzenine iyilik gerçekliğini yansıtan toplumlar medeniyet dediğimiz aşamaya geçip yüzyıllarca sürecek etki gücüne sahip kılmışlar iyi özelliklerini.
Kuşkusuz söz ettiğim iyilik hali, olmayana vermekten ibaret değil. Yoksulu doyurmak, giydirmek bizde iyilik hareketi olarak adlandırılsa da gerçek iyilik kavramının sonuçlarından sadece bir tanesidir. İnsaniyet bilincinin yüksek aşaması olan iyilik, adaleti sağlama çabasında erişilen başarı halini gösterir. Adaleti sağlamanın temeli de eşitlik olduğundan her bireyin adalet arayışında eşit haklara sahip kılınıp aradığı adalete erişebilmesiyle anılır medeniyetler. Ancak o zaman yükselir çünkü tüm diğer insani kabiliyetler. Estetikten bilime, ikili ilişkilerden toplumsal yaşamın tüm süreçlerine uzanan ve bizi diğer canlılardan belirgin şekilde ayıran davranış kalıplarına insan olma bilinciyle ulaşılır.
Burada ölçü adalet arayışı değil medeniyeti oluşturan aranan adalete ulaşılması hatta aranan adalete ulaşmanın gerektirdiği çabanın ve sürenin azlığı. Yoksa adalet arayışı diğer canlılarda ve bebeklerde de var. 0-3 yaş bebeklerin genel özelliklerini hepimiz biliriz. Akranıyla bir aradayken illaki diğerinin oyuncağını almak ister. Maymunlarla yapılan bir deney* bize diğer canlılarda gördüğümüz adalet arayışını çok güzel anlatır. Deney sayesinde, aynı zamanda bebeklerin diğerinin elindeki oyuncağa sahip olma çabasının nedenlerini de kavrarız. Maymunlarda aynı yiyeceğe sahip olması gerektiği inancı yani adalet arayışı var. Yiyecek yerine taş verilmesi saldırganlığa yol açıyor deneyde. Birine yiyecek verildiğini ama kendisine taş verildiğini gören taşı kaldırıp verene fırlatma yolunu seçiyor. Yukarıda biz insanların primat özelliklerimiz belirgin bireyler olarak doğduğumuzu söylemiştim. Bebeklerde eşit haklara sahip olma bilincini, farklı oyuncağı ele geçirme biçiminde sergiliyor. Eşitlik duygusu hayatın temeli ve geneline de yansıdığından bebekler kendi adaletini gerçekleştirmek için hırçınlaşarak diğerinin oyuncağını ele geçirmeye yöneliyor. 0-3 yaş grubundaki çocukların birlikte oynayabilmesini sağlamak isterseniz onlara aynı oyuncakları vermelisiniz. Eşit olduklarını ellerindeki imkanın eşitliğiyle gördükleri zaman hırçınlık azalacak giderek başarılı sosyalleşme davranışları sergileyecekler.
Ve biz insanlar hayattaki yolculuğumuz ilerledikçe bize adaletli davranıldığı ölçüde adaletli davranmayı öğreniyoruz ilerleyen yaşlarımızda. Göremediğimizde ise kendi adaletimizi kendimiz gerçekleştirmeye yönelip çatışmalar yaşıyor, yaşatıyoruz.
Çözüm süreci bana göre ülkemizde primat özellikleri baskın insanlar olmaktan çıkışın yoluydu. İnsaniyet bilincine doğru atılan bir adımdı. Çünkü alan belirlemekten tutun sürü liderliğine, yiyecek ve su ihtiyacını karşılamaya, neslin devamı için bile çatışmaya canlı türlerinin her birinin yaşamsal davranışları olarak bakabiliriz. İnsan hariç. İnsan tüm bu yaşamsal ihtiyaçları çatışmadan da gerçekleştirme becerisi sergileyebilen tek canlı. Onun için insanlık medeniyetleri görülmüş tarih boyunca. Bu dünyanın bizden çok daha önceki ev sahipleri olan canlılarda mesela bizden kat kat daha zeki olan yunuslarda medeniyetten söz edemiyoruz. Çünkü iyiliğe yönelme yani bireysel ve toplumsal düzlemde adaleti gerçekleştirme becerisi sadece insanlarda gelişmiş veya insanın özüne yaratılırken yerleştirilmiş bir cevher. Ve biz uzun yılların biriktirdiği sorunlardan birini insana yakışır biçimde sonlandırabilecektin çözüm süreciyle. Özde var olan iyilik yüzeye çıkabilecek, yaşanılabilir hale gelecekti süreç başarıya ulaşıp kalıcı barış sağlanabilse.
Selahattin Demirtaş ve Sırrı Süreyya Önder çözüm sürecine ait sözleri nedeniyle ceza aldığından bu yana aklımdan çıkmayanlar böyle. Zira ceza aldıkları o sözleri şahsen ben de birçok vesileyle defalarca söylemiştim. Hadi ben kim oluyorum, sözlerimi kim bile, kim duya diyelim. Ama iktidar mensupları da defalarca söyledi o sözleri. Aynı sözler birine siyasi ikbal birine ceza getirdiğinde, insanın özündeki iyilik yönü yani adaleti tesis etme becerisi değil insanın primat yanı güçlenmiş oluyor.
*Deneye ilişkin video:
Yazarlar
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.08.2025
17.08.2025
10.08.2025
10.08.2025
28.02.2025
31.01.2025
27.09.2024
13.09.2024
5.07.2024
18.05.2024