Berrin Sönmez
Basının hali pür melalini en iyi gösteren örneklerden birisi geçen hafta yaşanan ve AB-Türkiye ilişkilerinde “ehem” süreci başlıklarıyla Avrupa’da medyanın geniş yer verdiği koltuk kriziydi. Türkiye’de kısmen basın özgürlüğüne sahip ve az sayıdaki alternatif medya organı dışında Ursula von der Leyen’e yapılan saygısızlığın yol açtığı diplomatik skandal duyurulmadı bile. Taa ki İtalya başbakanı 'diktatör' diyene kadar. Yani üç gün sonra ve kısmen ve sadece Türkiye tarafının savunması dile getirilerek duyuruldu 'ana akım' tabirini hiç hak etmeyen medyada. Türkiye-AB ilişkileri açısından büyük önem taşıyan üst düzey görüşmenin, mizojen/kadın düşmanı protokol düzeniyle gerçekleşmesi, İstanbul Sözleşmesi kararının gerekçesini de açıkça ortaya koydu. ‘Eşcinselliği meşrulaştırıyor’ iddialarını bahane olarak kullanan iktidarın, eşitlik karşıtı kadın düşmanlığı görünür oldu böylece. Kimlere görünür olduğu sorusu ise iktidara tam bağımlı medyanın gazetecilik açısından içler acısı durumu izah edilerek cevaplanabilir ancak. AB protokolünde eşit statüde yer alan AB Konseyi ve AB Komisyonu başkanları, birisi kadın olduğunda Türkiye’de eşitsiz statüde konumlandırıldı. Türkiye halkının büyük kısmı ise bu cinsiyetçi protokol düzenini ancak üç gün sonra eksik bilgiyle duydu. İtalya Başbakanı Mario Draghi kolaylıkla ‘Türkiye ve Erdoğan düşmanlığı’ ile etiketlenerek, medya sayesinde iktidarın kadın düşmanlığı halkın genelinin görüş alanından çıkarılıverdi.
İstanbul Sözleşmesi hakkındaki yok hükmünde olan tek taraflı fesih kararının bir gece yarısı operasyonuyla gerçekleştirilmesi Erdoğan’ın, koltuk krizi örneğinde açıkça görülen medya üzerindeki kontrolü ile mümkün oldu. İnsan hakları müzakere edilemez ilkesi hilafına olduğu için İstanbul Sözleşmesi hakkında kamuoyu araştırmaları yapılması başlı başına can yakıcı ama ister istemez dönüp bakıyoruz bu anketlere. Kadınların insan hakları, kadınların eşit yurttaşlık hakları, kadınların şiddetsiz ve güven içinde yaşama hakları, kadınların ‘öldürülmek istemiyorum’ çığlıkları, araştırma şirketlerince oya sunuluyor. Kimden ne kadar oy aldığı merak ediliyor. Dikkatle inceleyip değerlendirmekten geri kalmıyoruz. İnsan hakları açısından ne denli acınası durumda olduğumuza ibretlik örneklerden sayılan İstanbul Sözleşmesi'ne ilişkin bir araştırma da geçen hafta yayınlandı. Yöneylem Araştırma, eşitlik mücadelesi veren kadınlara armağan ettiği bilgisiyle örgütlere iletti raporunu.
“Türkiye siyasetinin aşırı kutuplaşmış yapısı nedeniyle seçmenlerin genel olarak parti liderlerinin belirli bir konudaki görüşlerini tekrar etme eğiliminde olduğu görülmektedir. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı söz konusu olduğunda bu durumun çok da geçerli olmadığı söylenebilir. Bu açıdan bakıldığında AKP seçmeni içinde yüzde 13, MHP seçmeni içinde yüzde 32’lik bir kesimin bu kararı yanlış buluyor olması, yüzde 46’lık genel olumsuz görüşle birlikte ele alındığında, iktidarın toplum nezdinde çekilme kararıyla ilgili gerekli meşruiyeti sağlayamadığı şeklinde yorumlanabilir.” Değerlendirmesiyle sunulan çalışmada kadın seçmenlerin yaş ve eğitim düzeyine ilişkin analiz ayrıca önemli:
Kadın seçmenlerin 18-24 yaş kümesinde İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararını yanlış bulanların oranı yüzde 68’e çıkarken, kararı onaylayanlar yalnızca yüzde 8,7 seviyesinde kalmış. Eğitim seviyesi, kadın seçmenlerin bu konudaki kararını belirleyen önemli bir etken olarak değerlendirilmiş analizde. Herhangi bir eğitim görmemiş kadınların yalnızca yüzde 7’si sözleşmeden çekilmeyi yanlış bulduğunu ifade etmiş. Yükseköğretim mezunlarında ise bu oran yüzde 68’e ulaşıyor.
Araştırmalar medyanın bu tek yanlı fesih kararını Erdoğan’ın bunca kolay şekilde alabilmesini sağlayan etkisini görmemize imkan sunuyor. Metropol Araştırma tarafından yine Mart 2021 Türkiye'nin Nabzı sonucu olarak açıklanan bilgi de Yöneylem Araştırmanın sonucundan çok uzak değil. Metropol’e göre Sözleşme’den çekilme kararını onaylayanların oranı yüzde 26.7. Karara itiraz edenlerin oranı ise 52.3 olarak tespit edilmiş. Hatırlanacağı üzere Metropol’ün Temmuz 2020 anketinde İstanbul Sözleşmesi'ne karşı olanların oranı sadece yüzde 17 idi. KONDA Ağustos Barometresi'nde ise "Türkiye İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmeli" diyenlerin oranı yüzde 7’ye gerilemiş görünüyordu. Araştırma şirketleri farklı olsa da sonuçlar aşağı yukarı birbirine yakın görünüyor. Geçen yıl Temmuz ve Ağustos arasındaki fark ise doğrudan doğruya medyanın rolünü ortaya koymaktadır. Temmuz ortalarından Ağustos ortalarına kadar gazete ve televizyon kanalları nispeten haber alma özgürlüğüne uyumlu olarak her iki görüşten kişilerin sözüne sesine yer vermiş ve toplumun sözleşme hakkında bilgilenmesine katkı sunarak sözleşme karşıtlarının oranında anlamlı farkla gerileme sağlanmasında rol oynamıştı. Kadın hareketinden temsilcilere ve kadın eylemlerine geniş yer ayrılmıştı bu süreçte. Fakat Erdoğan’ın ‘bu tartışmalara nokta koymak gerektiğini düşünüyorum’ sözleri sonrası kadınlara ve sözleşme yanlılarına yer verilmedi iktidar medyasında.
Yazarlar
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.08.2025
17.08.2025
10.08.2025
10.08.2025
28.02.2025
31.01.2025
27.09.2024
13.09.2024
5.07.2024
18.05.2024