Celal DENİZ

Suriyeliler eğleniyorken Askerimiz ölüyor öyle mi?
9.02.2017
2075

Ülkede bir oldu bitti ile tek adamlık rejimini referandum yoluyla meşrulaştırma çabaları sürerken, Suriyeliler ile ilgili bazı siyasilerin açıklamaları gözden kaçtı ya da gerektiği kadar üzerinde durulmadı.

CHP dış ilişkilerden sorumlu genel başkan yardımcısı Öztürk Yılmaz “Bizim Mehmetimiz El Bab’da, Suriye’de şehit oluyor. Ama Türkiye’ye gelen Suriyeli erkeklerin yaş aralığına baktığımızda, 15 ila 44 arasında 819 bin 350 askere alınabilecek erkek, Türkiye’de kafelerde, pub’larda Türk kızlarıyla geziyor. Bizim Mehmetimiz Suriye’de şehit oluyor” dedi.

İstanbul’un Esenyurt ilçesinde 100 bin Suriyeli olduğunu söyleyen, Bahçeli’ye karşı MHP genel başkanlığı adayı olan Sinan Oğan “Türkiye büyük bir mülteci deposuna çevrilmiş durumda. Yarın bunların her birisinin bir canlı bomba olma ihtimali yüzde yüzdür. Yarın bunların her birinin bir kapkaçcı, bir hırsız, bir tecavüzcü bir cani olma ihtimali yüzde yüzdür. Biz mecbur muyuz. Biz bu kadar hırsızı, bu kadar IŞİD’liyi barındırmaya mecbur muyuz? Sahillerde gidip Türk kadınlarını dikizleyen Suriyelileri burada beslemeye mecbur muyum kardeşim. Savaşından kaçmış, ülkesini korumaktan aciz gelmiş burada sokaklarda bizim insanımız rahat dolaşamıyor. Türkiye’de en az 1 milyon savaşacak kabiliyette Suriyeli var. El Bab’da Mehmetçik şehit oluyor, Suriyeliler sağda solda nargile içiyor, sokaklarda kadınlara laf atıyor. Böyle bir şey olamaz” dedi.

Bu söylemler toplumda karşılık bulmuşa benziyor. Dindarından, ulusalcısına, CHP’lisinden kimi solculara kadar aynı söylem Suriyelilere karşı dillendirilmeye başlandı. Kurtlu baklanın kör alıcısı olur misali bu düşünce toplumun çok farklı kesimlerinde, eğitimli eğitimsiz fark etmeksizin karşılık buldu.

Mehmetçiğimiz El bab’da şehit oluyor sözünden başlarsak; askerimizi El bap kapılarına kim gönderdi niye gönderdi? Sanki dersin ki El bap Güneydoğunun, Karadeniz’in bir ili de askerleri onu dış düşmanlara karşı savunmaktalar? Defalarca iflas etmiş bir maceracı dış politikanın sonucudur askerlerimizin El bap’ta ölüme gönderilmesi. Bu anlamda da muhalefet ülkesinde ki savaştan kaçmış Suriyeli göçmenlere değil iktidarın savaş politikalarına itiraz etmelidir.

Mülteci bulunduğu yerleri zorunlu olarak terk eden insanlardır. Gerek kendi ülkesinde gerekse başka ülkelere gitmek için bulunduğu yerleri terk edenlere mülteci denilmektedir. Birinci dünya savaşında milyonlarca insan Asya’da, Avrupa’da, Ortadoğu’da ülkelerini terk etmek mülteci olmak durumunda kalmışlardır.

Kimi zaman doğal felaketler, iklim değişiklikleri tetikler mülteciliği, kimi zaman iç savaşlar, savaşlar, otoriter yönetimlerin baskıları. Yani insan eliyle yaratılmış felaketler tetikler mülteciliği. Sonuçta hiç kimse bilerek ve isteyerek terk etmez bulunduğu yaşam alanlarını.

Afrika'da temiz su kaynaklarına ulaşmak, kurak olmayan topraklarda açlığı yenmek için milyonlarca göç yaşandığını biliriz. Bu mültecilerin tek derdi var yaşamak.

Bugün Suriye'de ki iç savaştan, kimin kime düşman belli olmadığı savaş koşullarında insanlar mecburen bulunduğu ülkeyi terk ettiler. Sınıra yakın ülkelere göç ettiler. Güney Kürdistan, Türkiye, Ürdün gibi ülkelere sığınmalar yaşandı. Kimileri de bu ülkeler üzerinden Avrupa'ya gitmek istedi.

Bu insanların tek istedikleri neydi. Öldürülmekten kurtulup yaşamlarını devam ettirebilmek. Ölüm korkusu yaşayan bu insanlara karşı ülkede şimdi dolaşımda olan bir argüman var. ''kendi ülkesini savunmayan bu insanlar ülkemizde kadınlarımızla eğlenmektedir.'' Halbuki bu insanların beklentileri '' bu ülkede nefret bakışlarıyla karşılaşmadan'' kendi ülkelerinde karşılaştıkları ölüm, tecavüz, açlık korkusunu sığındıkları ülkede yaşamamak. Ne yazık ki korktukları başlarına gelmekte sığındıkları ülkelerde de aynı tehditlerle karşılaşmaktadırlar.

Burada sorun insan olma sorunudur. Burada sorun vicdan sorunudur.

İktidar Suriyeli göçmenleri çok hesaplı bir rantın aracı olarak görmekte iken ana muhalefet ırkçı yaklaşımları besleyen bir yerden konuşmaktadır. Bunların her ikisi de kabul edilemez.

Eğer göçmenlerin ülkelerine dönmeleri isteniyorsa Ortadoğu başta olmak üzere Suriye’de ve ülkemizde barışın egemen olmasına katkı sunulmalıdır. Savaşlar her ülkenin ekonomisinden kültürüne, insanından doğasına her alanda tahribat yaratmaktadır. Bunun için mültecilere değil savaşa karşı çıkmak en hayırlı tutum olacaktır.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar