Cemil KOÇAK
Bazen yanılıyoruz; tek parti döneminde sadece komünistlerin, İslâmcıların, Kürtlerin izlendiğini düşünüyoruz; oysa çok daha geniş bir kesim sürekli gözetim altında yaşıyordu. Buna gayri müslimler de dahildi.
Tek partili rejimin en önemli özelliklerinden biri de, tehdit ve risk faktörü olarak gördüğü tüm unsurları sürekli gözetimaltında tutma ihtiyacıydı. Elbette bu alışkanlık çok daha eski tarihlerde başlamıştı; İttihatçılar da aynı şekilde davranmışlardı.
İkinci Umumî Müfettişlik
Trakya Umumî Müfettişliği olarak da bilinen, 1934 yılında kurulan bu müfettişlik bölgesine daha önce Birinci Umumî Müfettiş olarak görevyapmış olan İbrahim Tâli Öngören atanmıştı. Hatırlanacağı gibi, bu tarihte Trakya göçmenlerle dolup taşıyordu. Bu bakımdan öncelikli sorun iskândı. Dönemin bilgilerine müracaat edersek; Öngören’in 1935 yılının yazında yazdığı bir rapora göre; 1934 yılı sonuna kadar Bulgaristan ve Romanya’dan Trakya’ya 22.457 göçmen gelmişti.
Raporun yazıldığı târihe kadar bu rakam 39.124 olmuştu. Romanya’dan 25.000 göçmen daha geleceğine ilişkin bilgi alınmıştı. Bulgaristan’dan gelecek olanların sayısı hakkında bir bilgi bulunmuyordu. Dolayısıyla âcil önlemler almak gerekiyordu. Özellikle mesken sorununun kısa zamanda çözülmesi lâzımdı. Ayrıca, göçmenlerin üretici hâle getirilmeleri de sağlanmalıydı ve bunun için arazi dağıtımının yanında, tarımsal araç ve gerecin de sağlanması gerekmekteydi.
‘Şark Demiryolları Sosyetesi’
Bizim daha çok ilgileneceğimiz husus, Trakya’nın sosyo-ekonomik durumudur ki, yine aynı raporda bu konuda da ayrıntılı bilgi veriliyordu. Bölgenin ekonomik durumunun gelişmesine en büyük engel, “Şark Demiryolları sosyetesi” idi. “Kendi menfaatinden başka bir şey düşünmeyen bu yabancı sosyete”, uyguladığı yüksek tarifeyle Trakya tarımına ve ekonomisine en büyük darbeyi indiriyordu. Bölgenin verimli topraklarında yetişen meyvelerle sebzeler, ulaşım ücretlerinin yüksekliği yüzünden tüketim merkezlerine ulaştırılamayıp, mahallerinde çürümeye mahkûm ediliyordu. Bu hâli gören çiftçi, bu türden mahsûlleri ya hiç yetiştirmemekte ya da kendi ya da mahalli ihtiyaca yetecek ölçüde ekmekteydi. Demiryolu geçtiği yeri ihya ettiği hâlde, Şark Demiryolları, “bu yabancı sosyetenin fena idaresi yüzünden”, Trakya’ya bir faydası olmadıktan başka, olumsuz etkiler yapmakta ve bölge halkına nefes aldırmamaktaydı. Halkı senelerden beri çektiği bu sıkıntıdan kurtarmak ve Trakya ekonomisini geliştirmek için bu hattın Devlet Demiryolları idaresine geçmesine kat’î ve âcil ihtiyaç vardı.
Yahudiler peynirimizi bozdu
Raporda bu genel sorunlardan söz edildikten sonra, söz birden bire Trakya’da uzun yıllardan beri geniş bir cemaat halinde yaşayan Yahudilere geliyordu: “Trakya’nın başlıca ihraç mallarından olan peynircilik de, beş on seneden beri gayri Türk unsurlar elinde kalmış ve bunlar, hasis emellerle sütlerin yarı yağını aldıktan sonra peynir yaptıklarından, Edirne peyniri namıyla dış pazarlarda mühim mevki işgal eden peynirlerimiz, son senelerde mevkiini kaybedip, dış pazarlara gönderilemez olmuştu.” Görüldüğü gibi, ekonomik sorunlardan söz ederken dahi milliyetçilik, bu satırlarda da kendisini göstermektedir. Özellikle “gayri Türkunsurlar” (muhtemelen Yahudiler) konusundaki değerlendirmeler dikkate değerdir. Bu türden yaklaşım bununla sınırlı değildi; İkinci Umumî Müfettiş Kâzım Dirik, doğrudan Başbakan İsmet İnönü’ye yazdığı 3 Ekim 1935 tarihli raporunda, “çok beklenen ve kredi işlerini kuracak olan kooperatifçilik kanunları da, kan emen Yahudilerin ve faizcilerin elinden köylüyü kurtaracak ve bu kalkış çok sürmeyecektir” diyordu. Belli ki, merkezî ve somut bir politika sözkonusudur. Hele bütün bu satırların 1934 Trakya Olayları’ndan hemen sonra yazıldığı da göz önüne alınırsa, bu açıkça görülür. Buradaki paralellik ve benzerlik, zihniyetin kişisellikten uzak olduğunu açıkça göstermektedir.
ÇERKESLER POMAKLAR YAHUDİLER
Kâzım Dirik, 1936 yılında yapılan bir Umûmî Müfettişler toplantısında, müfettişliğin çalışmaları hakkında şu bilgileri veriyordu:“Burada Çerkesler, Pomaklar ve Yahudiler vardır. Çerkesler, Türkiye’nin Avrupa mıntıkasında yoktur. Biga ve Gönen havalisinde vardır. Mütareke ve millî savaşımızda Çerkes ve bazı Pomak köylerinin birleşerek, bize acı neticeler verdiği malumdur. Bundan sonra herkes namusuyla çalışıyor ve onlardan bir zarar görülmüyor. Bu demek değildir ki, tedbir almayalım. Çerkes kesafetine dokunmuş değiliz. Kültür ve içtimaî hareketler ilerledikçe, böyle bâtıl endişeye kapılmayacaklarından eminim. Burada Pomaklık mevzuu üzerinde konuşalım. Pomaklar, son asırda Balkanlar’da bulunmuş ve Türk kültüründen uzak kalmış olduklarından, dil bakımından zaafa uğramışlardır. 18-20 Pomak köyünde kaldım. Tetkik ettim. Tehlike görmüyorum. Alâka ve kültür artıkça, bunlarda da büyük bir düzelme vardır. Kendiliklerinden Türk dilinden başka lisanla konuşmamak için karar almışlardır. Lehçeleri o kadar düzgündür ki, adeta İstanbul lehçesi gibidir. Türkçe öğrenen çocuklar kendi aileleri arasında, evde ve dışarıda Türkçeden başka konuşanları jurnal ederler. Büyük Pomak köylerine mutlaka mektep açıyoruz. Küçüklerine de yavaş yavaş giriyoruz. Mektep ve öğretmen tedariki müşkül olunca, yatılı pansiyonlarında kendi hayatlarından bir iki derece farkla yaşatmak yolunu tutuyor ve o suretle kültür hareketlerini temine çalışıyoruz.
ALEVİLER
Bölgemizde Aleviler vardır. Aleviler bütün memlekette bir, iki milyonu aşmıştır. Bunlar eski Türkmenlerdir. Bunlardan Türklüğün asalet davasını güdenler de vardır. Bunlara tahtacı, kızıl baş derler. Bunlar öbür köylerimizden daha liberal ve topludurlar. Vaziyetleri endişe verici değildir. Pomak köyleri, en zengin ve gelişmeye çok müsait köylerdendir. Bunlar kültür ve terbiye hareketleri ile ıslâh edilebilirler.
ÇANAKKALE VE İSTANBUL’A İNDİLER
Bizim asayiş durumumuzu böylece arz ettikten sonra Yahudilere geçelim: İki sene önce bir hareket olmuş… [1934 Trakya olaylarına atıfta bulunuluyor]. Bu Yahudiler, İstanbul ve Çanakkale’ye inmişler. Bunların mevcudu Trakya’da 15- 20 bin, Çanakkale’de de o kadardır. Bunlar sanayiyi ellerine almışlar. Bütün ekonomi şebekesine girmiş ve teşkilâtlanmışlardır. Uzun yıllar bütün bu memleket bünyesini emmeye başlamışlardır. Bütün köylere kadar Hasan ve Hüseyin namı altında girerek, ticaret işlerini ellerine almışlardır. Pasif bir surette yerleşmişlerdir. Bunlara zorlayıcı hareket doğru değildir. Mukabil ekonomik hareket lâzımdır. Büyük harekete geçmek icab eder. Kooperatifleşmek lâzımdır. (…) Kooperatifleri kurarken tekniğe ve bilgiye dayanmak lâzımdır. Yahudilere birinci darbe de budur. Ziraat Bankası propaganda şebekesine ehemmiyet vermiştir. Kuş yemi ve buna benzer mahsûlleri, avans vermek suretiyle, Yahudilerin kapatmasından kurtarmak tedbirleri alınmıştır. Yahudiler, köylünün elinden mahsûlünü yanlış ve kendi menfaatine uygun fiyatlar göstermek suretiyle almakta ve halkı aldatmakta idi. Bu suistimâlin önüne geçmek için tedbirler alınmış ve İstanbul piyasasından her gün bültenler getirtip, ilân etmek suretiyle, hakiki fiyattan halk haberdar edilmiştir. Bu hareket tarzımızçok iyi neticeler vermiştir. Bir de ipek meselemizvardır. Bütün kozayı da yine Yahudiler alıyordu. Yapılan teşebbüslerle banka para verdi ve bu suretle sönük olan dutçuluğa ehemmiyet verdik. Koyunculara iki defada ikişer yüz bin Lira aldık. Sümerbank yağcılık ile alâkadar oldu. Böylece Yahudilerin elindeki işlere siper yaptık.”
ÖNCE KÜRT BÖLGESİNE SONRA DA TRAKYA’YA
İbrahim Tâli Öngören, Askerî Tıbbiye’den mezun, asker kökenli bir milletvekiliydi. Albayken Atatürk ile Samsun’a çıkan grubun içinde yer almış ve Millî Mücadele’nin önde gelen kadrosu içinde bulunmuştu. CHP’de İstanbul ve Trakya Müfettişi olarak da görev almıştı. İlk görevyeri ise Kürt bölgesi olarak bilinen Birinci Umumî Müfettişlik’ti. Öngören, hiç kuşkusuz, yönetimin ve bizzat Atatürk’ün güvenine sahip asker kökenli bir siyasetçiydi. Öngören 18 Mart 1934 tarihinde İkinci Umumî Müfettişliğe atanmıştı. Ardından bu görevinden sağlık nedenleriyle ayrılmasından sonra Kâzım Dirik 1935 yılının yazında müfettiş olarak atanacaktır. Kâzım Dirik de asker kökenliydi. Atatürk ile Samsun’a çıkan grubun içinde bulunmuştu. Cumhuriyetin ilk yıllarında iki yıl Bitlis valiliği yapmıştı. Bu dönemde Siirt’te Tümen Komutanlığı ve vali vekilliği ve Bitlis’te de Tümen Komutanlığı ve vali vekilliği görevlerinde bulunmuştu. Son olarak da yaklaşık on yıldır İzmir valisiydi. Dirik, 3 Temmuz 1941 tarihine, yani ölümüne kadar Umumî Müfettişlik görevini sürdürecektir
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.02.2016
3.02.2016
26.03.2016
19.03.2016
13.03.2016
5.02.2016
28.02.2016
20.02.2016
13.02.2016
7.02.2016