Cemil KOÇAK
Osmanlı-Türkiye modern siyasî tarihinin en bariz özelliklerinden biri de, sokak karışmadan “kurtarıcılar”ın ortaya çıkmakta nazlanmasıdır. “Kurtarıcılar” iktidarın sokaktan geçtiğine kesin iman etmişlerdir.
Önce biraz geriye gidelim; Sultan Abdülaziz’in devrilişine bir göz atalım; sonra İttihatçılara yönelelim; ardından Cumhuriyet yıllarına 27 Mayıs’ın, 12 Mart’ın eskimiş takvim yapraklarını koparalım yeniden. Gözlerimizi bir an için olsun her iktidar devrilişinde alev alev yanmakta olan sokaktan ayırmayalım ama.
‘Genç Osmanlılar’ rahatsız
Namık Kemal ve arkadaşları, sultanın otoritesinin sınırlanması için epey uğraş vermişlerdi. Gençlikleri, yurt içinde olsun, sürgünde bulundukları yurt dışında olsun, kamuoyunu hâkimiyeti millîye, meşrutiyet, anayasal monarşi, parlamenter temsili sistem konularında ikna etmek için adeta harcanmıştı. Basın yoluyla modern muhalefetin yolunu açmışlardı Osmanlı’da. Ne var ki, bir süre sonra acı bir gerçekle karşı karşıya kaldılar. Sultan, belki bazen ümit ettikleri gibi, kendi düşüncelerini politikada kılavuz olarak kabul etmemekte direniyordu. Barışçıl yollarla sultanı ikna etme çabaları boşa harcanmış bir zamandı. Kamuoyunu harekete geçirmek, hem kendi dünya görüşleri açısından sakıncalı ve doğru değildi; hem de zaten kamuoyunun böyle bir eyleme katılması için uzun yıllar beklemek gerekebilirdi. Genç Osmanlılar, avamdan da pek hoşlanmazlardı; devlet işlerini seçkinler arasında bir iktidar mücadelesi olarak algılıyorlardı. Nitekim baktılar olacak gibi değil; 30 Mayıs 1876’da bir hükûmet darbesi yaptılar.
Darbeci Şeyhülislam
Tabiî önce darbeyi yapacak güçleri buldular: Harbiye Nazırı ile Askerî Okullar Nazırı’nı yanlarına aldılar, Şeyhülislâm da onlara katıldı. Darbenin gerekçesini hazırlamak için de önce sokak eylemleri başladı; bu, bir bakıma modern bir askerî darbenin ön hazırlığı olarak ortaya çıkan ilk sokak gösterisiydi. Göstericiler, tahmin edileceği gibi, öğrencilerdi. Fatih medresesi öğrencileri, ülkenin içinde bulunduğu vahim tabloya işaret ederek, iktidarın değişmesi talebinde bulundular. Epey de kalabalıktılar. Neticede iki hafta içinde Abdülaziz’e karşı darbe gerçekleşti. Darbecilerin amacı, elbette hâkimiyeti millîyeyi egemen kılmaktı. Hürriyet baş tacı edilmişti. Ne var ki, darbecilerle birlikte olan II. Abdülhamid, kısa sürede bu badireden en az Abdülaziz’inki kadar otoriter bir yönetim çıkarmayı başardı. Hürriyet umudu, bir başka bahara kalmıştı. Hürriyet adına yola çıkanlar da bu badirenin altında ezilip un ufak olmuşlardı.
İttihatçılar: Yeni umutlar
Bir sonraki kuşak Genç Osmanlılar’ın bayrağını devraldı; bu kez Jön Türk kuşağı neredeyse ağabeylerinin kaderini yaşadı. Öyle gazete, dergiyle devrim yapmak mümkün değildi. Devrim, bir süre sonra askerî karargâhların bağrında aranmaya başlanınca, İttihatçılar da subaylara dayanarak iktidara gelmenin yolunu aradılar ve kısa sürede de buldular. Abdülhamid, 1908’de kolu kanadı kırık bir şekilde, onları izlemek durumda kaldı. Kısa sürede yeni bir dalga kabardı; bu kez 31 Mart’ta sokak yeniden karıştı. İttihatçı karşıtlığı, sokak eylemlerinden ve isyanından bir iktidar devşirmenin peşine düşmüştü. Ama başaramadı. Aksine, 31 Mart sonrasında İttihatçılar, sokağın alevini söndürerek, Abdülhamid ile boy ölçüşebilecek yeni bir otoriter rejimin temelini attılar. Kısa sürede hâkimiyeti millîye düşüncesi, vatan kurtaran aslanlar edebiyatı ile yer değiştirdi. Devrimin ilk günlerinde boy gösteren, fotoğraflarda ve temsillerde beyaz entariler içindeki küçük kız çocuklarının temsil ettiği hürriyet, uzun zaman gözlerden uzak kaldı. Mevzu bahis vatansa, hürriyet küçük bir teferruattan ibaretti!
İlk girişim CHP’ye karşı yapıldı
27 Mayısçılar, sanıldığının aksine, son dakikada hazırlanmış bir darbeye girişmek zorunda kalmadı. Hayır, öykünün bu kısmı silinmek istendi; anlatılmıyor genellikle. Orduda ilk cunta 1946’da kurulmuştu; ama kime karşı? CHP iktidarına ve İsmet İnönü’ye karşı! Şaşırdınız mı? CHP’nin DP karşısındaki baskıcı tutumu, orduda genç subayların vicdanını yaralamış ve 1946 seçimlerinin hilesi karşısında 1950’de de aynısının tekrarı ihtimaline karşılık, böyle bir durumda iktidarı devirmek ve DP’ye teslim etmek üzere hazırlığa girişmişlerdi. Ama buna gerek kalmadı; çünkü 1950’de iktidar barışçı bir şekilde el değiştirdi.
Ama işler sanıldığı gibi gitmedi; genç subaylar; aralarında bir zamanlar CHP’ye karşı cunta kurmuş olanlar bile vardı, 1946’dan itibaren aradan geçen yaklaşık 10 yıldan sonra, bu kez de DP iktidarına karşı orduda ilk cuntayı kurdular. DP’nin daha altın devrindeyken ve 1954 seçimlerinin hemen sonrasında. Daha 27 Mayısçıların ithamlarının gündeme gelmediği bir sırada böylesine bir cuntanın oluşumu, 27 Mayıs öyküsünün karanlıkta bırakılmaya çalışan kısmını içerir. Ama konumuzdan ayrılmayalım: DP’nin devrilmesi, seçimle mümkün müydü?
Seçimle iktidar değişmez
Elbette bir seçimin sonucunu öngörmek güçtü. Muhtemelen 27 Mayısçılar, olağan koşullarda yapılacak bir seçimde gönüllerinden geçen bir partinin kazanabileceği umudunda değillerdi. Darbe, tek ve gerçek çareydi. Ama önce sokağın karışması gerekiyordu; 27 Mayıs öncesinde uzun süren sokak gösterileri, gerçi sadece İstanbul ve Ankara’nın üniversite öğrencilerinin bulunduğu mahallerde gerçekleşiyordu; fakat bunlar, o zamana kadar Türkiye’nin modern tarihinde görülen en kapsamlı, sürekli öğrenci gençlik gösterileri olduğundan; ayrıca göstericilerin bulunduğu mahallerde göstericileri gönülden ve fiilen destekleyenler de bulunduğundan, geniş bir saha tesiri verebiliyordu. Yeterli desteği bulduğunu düşünen cunta, hürriyet sloganı altında iktidarı devirdi. Otoriter, hatta diktatör bir idareye karşı yeni iktidar hürriyet vaat etmişti. 27 Mayıs’tan itibaren gittikçe perçinlenecek bir askerî vesayet sistemi, topluma empoze edildi. Hürriyet, sadece 27 Mayıs düşüncesine sahip çıkanlara takdim edilecek bir bayram şekeri haline geldi; elbette “karşı devrimciler”e suistimal edecekleri bir imkân tanınmamalıydı.
‘Sosyalistler’ sokağa indi
27 Mayıs sonrası Türkiyesinin yaklaşık 15 yılında sosyalistler ideolojik ve politik ağırlık taşıdılar.Üniversite gençliğinde kendilerine geniş bir taban yaratmayı başardılar. Sosyalizm ve hürriyet, nihaî hedef olarak takdim edilmişti. Bu hedefi gerçekleştirecek yöntemler konusundaki anlaşmazlıklar ise, hızlı parçalanmalarını beraberinde getirdi. Daha kitabî kalanlar, sabırlı davranarak, toplumun belirli bir evreye ulaşması için uzun vadeli çalışmak gerektiğini ileri sürenlerle bu sürenin gençlik süresinden hayli uzun olduğunu fark ederek, daha hızlı yol almaya kararlı olanlar arasındaki sürtüşmeler, bugün dahi şiddetli fraksiyon çatışmalarına neden oldu.
Kitaplarda yazanlarla ülkenin gerçekleri arasındaki fark, iktidara gelmenin güçlüğü, pek çok sosyalisti daha geleneksel tarihi modellere yakınlık duymaya itti. 27 Mayıs tipi bir askerî darbe, ama bu kez darbeciler sola yakın, hiç olmazsa sosyalizme sempati duyanlardan seçilecekti, Türkiye’de sosyalizme giden yolun en kısası olabilirdi. Ama darbe için de önce sokağın karışması lâzımdı. Hem de bir önceki karışıklıktan daha geniş ölçüde. 1968’den itibaren derece derece yükselen sokak hareketi, eylem gücü, 1971’de zaten ordu içinde var olan farklı cuntalaşma eğilimlerinin iktidar mücadelesinde dayanak vazifesi gördü. Elbette göstericilerin hepsinin amacı, bir askerî darbeye omuz vermek değildi; fakat sonunda sadece omuz vermekle kalmadılar; aynı zamanda biraz da şaşkınlıkla un ufak ezildiklerini de gördüler. Sokak, yüksek düzeyde iktidar mücadelesinin olsa olsa basit bir yan ürünüydü. Mücadele bittiğinde, sokak da sakinleşti. Mesele bitmişti. Sosyalizm ve hürriyet aşkıyla sokaklarda siyasal mücadele verenler, askerî bir darbenin hoyratlığı altında kalmışlardı. Hürriyet, bir kez daha vatanı kurtaranlarca bir başka bahara ertelenmişti.
SOKAKTAN İKTİDAR DEVŞİRMEK
Bugünlerde de sokağın karışmasından medet umanlar; yine aynı şekilde benzer bir davranış kalıbını yineliyorlar. Dahası; bazılarının 27 Mayıs, daha geniş bir kesiminin 12 Mart ve 12 Eylül tecrübelerini fiilen yaşamış olmaları da, hürriyet sloganının yarattığı hayal gücünü kıramıyor. Modern Türkiye tarihini birazcık bilen herkesin, ülkede sokağın karışmasının hürriyetin değil, yalnızca yeni bir baskıcı idarenin başlangıç tarihi olduğunu bilmesine rağmen. Sokaktan iktidar devşirme geleneği, alışkanlığı ve ideolojisi sürüp gidebiliyor. Bu biraz da Türkiye’de sol/sosyalist entelektüellerin bilmesi, fakat asla öğrenememesinden kaynaklanan bir sonuç. Zamanın en iyi öğretmen olduğunu söyleyenler, herhalde hiç Türkiye’ye uğramamış olmalılar. Yoksa koca koca adamlar; gençliklerinde kursaklarında kalanların nihayet gerçekleşiyor olduğu zannıyla, birdenbire rüzgârın etkisine kapılarak, dümen kırarlar mıydı? O dümen ki, zamanında kim bilir kaç kez bu türden rüzgârların etkisinde kırıldı; sonuç olarak her kırılan dümen, o neslin eylemcilerinin un ufak olmasıyla sonuçlandı. Hayatlarını un ufak olarak geçirenler kendilerine genç nesillerden tutkal yaratmak isteyebilirler; ama bu hem imkânsızdır, hem de vicdansızlık.
Yazarlar
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.02.2016
3.02.2016
26.03.2016
19.03.2016
13.03.2016
5.02.2016
28.02.2016
20.02.2016
13.02.2016
7.02.2016