Cemil KOÇAK
Recep Peker, liberalizmin “devletin hayatı için çok fena ve çok zararlı bir unsur” olduğunu tam bu sırada ilân etmişti. Günümüzde Peker’i izleyenler liberalizm ve liberallerle mücadeleye devam ediyorlar.
1937 yılının hemen başında yapılan bir anayasa değişikliği, CHP’nin altı ilkesini (altı oku) anayasal metin haline getirdi. Partinin ilkeleri ile devletinki özdeşleşti. Sorun değildi; çünkü zaten başkaca bir parti bulunmuyordu. O tarihten 1961 anayasasına kadar geçen dönemde Türkiye Cumhuriyeti’nin ilkeleri cumhuriyetçi, milliyetçi, halkçı, devletçi, laik ve inkılâpçı olarak açıklandı. O tarihten bu yana bu ilkelerin nasıl yorumlanması gerektiği, sadece geniş kamuoyunda tartışılmakla kalmadı; fakat belki daha da önemlisi ilkelerin sahibi olan CHP içinde de tartışıldı. Galiba tartışma hala devam ediyor.
Şükrü Kaya değişikliğin nedenlerini ve amacını anlatıyor
Dönemin İçişleri Bakanı Şükrü Kaya, mecliste değişikliğin nedenlerini ve amacını anlatmaya çalışıyordu. Bunun için kendisine “büyük şefler”i tarafından görev verilmişti. Kaya, konuşmasının başında birdenbire tarihe atlıyor ve dönemin Türk tarih tezine uygun bir şekilde, “zaten insanlık tarihi Türklerle başlamıştır”, “Türk olmasaydı belki tarih olmazdı ve muhakkak ki medeniyet de başlamazdı” diyordu. “Türkün olmadığı bir tarih karanlık ve kaotik olur”du. Bu romantik girişten sonra Kaya, yeni kurulmakta olan devlet sisteminin ilkelerinin başında devletçilik gelir demekten kendisini alamamıştı. Anayasaya da yazılmakta olan ilkeler, sadece CHP’nin ilkeleri değildi; aksine yeni kurulan devletin ilkeleriydi. Anayasa değişikliği, “Atatürk’ün prensiplerine milletçe beraber bağlılığımızın ve samimi ilgimizin hukukî ifadesi” sayılıyordu. Atatürk’ün ortaya koymuş olduğu ilkeler, Türktü; yani köken olarak ulusun kendi seciyesinden, onun ihtiyaç ve gereklerinden türemişti; aynı zamanda Türkçüydü de. Hepsinin ortak özelliği millî olmasıydı. Halkçılık ise, “halka doğru, halk için değil, halk tarafından ve halkla beraber sistemi”ydi. Ayrıcalık sistemine karşıt bir ilkeden söz ediliyordu. Kaya, laiklikten ne anlaşılmak gerektiğini de şöyle anlatıyordu: “Bizim istediğimiz hürriyet, laiklikten maksadımız, dinin memleket işlerinde müessir ve âmil olmamasını temin etmektir. Bizde laikliğin çerçevesi ve hududu budur.” Kaya şöyle devam ediyordu: “Biz diyoruz ki, dinler, vicdanlarda ve mabetlerde kalsın; maddî hayat ve dünya işine karışmasın; karıştırmıyoruz ve karıştırmayacağız.”
Küçük ve mırıltı halinde eleştiriler
Hakkı Kılıçoğlu, laikliklik ilkesi karşısında bu ilkeye “biraz yan bakan, hatta kafa tutan” bir kurum olduğundan söz etmişti; diyanet işleri başkanlığı. Kendisi “dinlerin ve dindarların hasmı değil”di; ancak bütün dini işleri vicdanlara bıraktıktan sonra bir devletin resmî bütçesinde, bilhassa Teşkilâtı Esasiyemizin bu yeni ikinci maddesi karşısında yeri olmayacağı kanaatindeyim.” demekteydi. Kılıçoğlu, sözünü kesmeye çalışan hatiplere karşı bunu “ölünceye kadar her vakit söylerim” de diyecektir. Ona göre, laiklikle diyanet işleri başkanlığı birbiriyle uyum içinde bulunamazdı; bu bakımdan vakıflar yasasında yapılacak bir düzenlemeyle bu sorun çözülebilirdi. Bir yandan “laikiz diyorsunuz” diyordu, fakat diğer taraftan “ama hala müftüleriniz var diyorlar” şeklinde konuşuyordu.
Halil Menteşe ise, CHP’nin ilkelerinin anayasal ilkeler olarak kabul edilmesi için geçerli hiçbir neden göremediğini açık yüreklilikle savunuyordu. Dahası, devletçilik diyordu, “mesela devletin şekli meyanına giriyor; şimdi ekonomide liberal taraftarı ferdiyatçı bir vatandaş ortaya çıkar da propagandaya başlarsa” şeklinde devam ederken; Rasih Kaplan anında yanıtını veriyordu: “Öbür dünyaya gider deriz.” Bu yanlış arnlamaya imkân vermeyecek yanıt karşısında Menteşe yine de iyiniyetini bozmuyordu anlaşılan: Bunu söyleyen kişi devletin şeklini değiştirmeye kalkışmak suçlamasıyla acaba polisçe yakalanıp mahkemeye mi verilecekti? Milliyetçilik ilkesi de sorunluydu; ona göre, “milliyetçiliği devletin şekli meyanına koyarken”, uluslararası akımlara karşı hükûmetin eline bir “silâh” verilmiş oluyordu. Ancak eğer bir komünist ortaya çıkıp da, komünist faaliyetleri nedeniyle mahkemeye verildiğinde, devletin şekli olarak tanımlanan inkılâpçılıktan yararlanmaya kalkarsa ne olacaktı? Menteşe bu soruyu sorduktan sonra birazcık yanıtını da veriyordu: Komünist kendisinin de inkılâpçı olduğunu, bu nedenle devletin şeklini değiştirmeye çalışmaktan dolayı yargılanamayacağını ve cezalandırılamayacağını ileri sürerse, ne olacaktı? Sonunda komünizm propagandası da inkılapçılık tanımı altına girmez miydi? Bu sorular mecliste “komünistlik istemiyoruz” sesleriyle karşılık bulmuştu.
Savunmada güçlü sesler
Hüsnü Kitapçı, konuyu çok daha sade ele almıştı: CHP’nin ilkeleri anayasaya geçmekle artık “millete mal oluyor”du. Anayasa değişikliğinin pratikte önemli bir fark yaratmayacağı açıktı. Kitapçı, altı ilkenin Atatürk’e ait olduğunu belirttikten sonra, “bu kadar isabetli kararlarını uzun zaman görerek, onun fiiliyat vadisinde, fiiliyat sahasında tahakkuk eden neticelerine baktıktan sonra bize düşen iş” diyordu, “bu işaret ettiği noktalarda yekvücut olarak birleşmek ve onun gösterdiği umdeleri [ilkeleri] hırzıcan edecek şekilde [canı gibi koruyarak] kabullenmektir.” Kitapçı ardından devletçilik ilkesini yorumluyordu: “Bu vasfa istinaden devlet gerek nazımlığını ve gerekse başarıcılığını üzerine aldığı bir işte kullandığı elemanlar eğer bir iş yapan şahsî teşebbüs sahibi kadar o işe kendini bağlamazsa ve huzur ve rahatını feda etmezse, devletçilik vasfına ihanet etmiş olur ve bu vasıf semeredar [verimli] olmaz; aynı zamanda Atatürk’ün devletçilik vasfını haiz bir ferdi olamaz.” Hayli net bir devletçilik tanımıydı; lakin geriye dönüp bakıldığında bu tanıma uygun bir devletçilik uygulamasına ne ölçüde rast gelinmişti sorusunu yanıtlamak pek güçtür. Kitapçı’ya göre, kamu menfaatiyle şahıs çıkarını bağdaştırmak için meclisin inceden inceye çalışması gerekecekti. Kitapçı, o zamana kadar sürüp gelen ve bundan sonra da sürüp gidecek olan devletçilik tartışmalarının kritik noktasına değindiğinin herhalde bilincindeydi.
Menteşe’nin inkılâpçılıkla ilgili olarak ortaya attığı iddiaları da yanıtlamaya çalışan Kitapçı, inkılâpçılığın ne olduğunu ve olmadığını açıklama gayretindeydi; bu, ilerleme ve gelişme için vazgeçilmez bir ilkeydi. İleriye gitmek için inkılâpçılık şarttı. Ayrıca, “Atatürk’ün işaretini bu memleketin hüsnüniyetle kabul etmesi, bu memleketin ve bu milletin menfaatine”ydi.
Anayasa komisyonu başkanı Şemsettin Günaltay; tıpkı Şükrü Kaya gibi, altı ilkenin de Türkün tarihinden kopup geldiğini ileri sürüyordu; Türk milliyetçi ve devletçi olduğu sürece yaşamıştı. Cumhuriyetçilik Türkün ruhuydu. Yaklaşık yirmi yıl sonra Başbakan olacak olan Günaltay; Menteşe’nin sorularını açık yüreklilikle yanıtlıyordu: “Türkün esasları” olarak tanımladığı ilkelere karşı muhalif fikirler ortaya atılabilecek miydi sorusunu, basitçe “hayır” şeklinde yanıtlıyordu. Anayasaya muhalif bir hareket nasıl “cürüm” oluşturuyorsa, bu takdirde “bu esaslara muhalefet de aynı şekilde cürüm sayılacaktı.” Muhittin Baha Pars da, altı oku anayasaya koymakla, “bu memleketin müebbet hayatı için esas ittihaz etmiş olduğumuzu evlatlarımıza da ilân etmiş olduk” diyordu. General Refet Bele’ye göre, aslında “gayet iyi düşünülerse”, “bu memleketin dini olan İslâmlık, laik bir dindi.” Bele’ye göre, devletçilik ilkesi, pek çok kişinin sandığının aksine, yalnızca ekonomik alanla sınırlı kabul edilemezdi; aksine onun siyasî alanı da kapsaması gerekirdi. Çünkü, sınıf mücadelesi denilen bir gerçek vardı ve her ne kadar Türkiye sınıfsız bir milletse de, zaman içinde sınıflar oluşabilirdi. “Bugün sınıfsız, yarın sınıflı” olabilirdik. Servet küçük bir zengin grubun eline geçebilir, fakirin karnı aç kalabilirdi. O halde devletçilik, sınıflar arasında meydana gelebilecek bu türden siyasî çatışmaları da ortadan kaldırma imkânına sahip olan bir ilkeydi.
Recep Peker sahnede
Yaklaşık altı ay öncesine kadar CHP Genel Sekreteri olan Recep Peker de, değişikliğin kararlı savunucusuydu; şöyle diyordu: “Şimdiye kadar CHP’nin şuuru içinde beslenip büyümüş olan ve partinin kendi hususî ve profesyonel politika telâkkisi içinde kalan hayatî esasları, biz bu madde ile Teşkilatı Esasiye Kanunu’na eklemekle yurdun müşterek resmî ve kanunî bir rejimi haline sokmak istiyoruz.” Peker, bu esasların anayasal ilkeler haline gelmesiyle birlikte, “Profesörlerden, günün politikasıyla uğraşmayanlara ve işlerin başında bulunan müdür arkadaşlardan, mesela devlet demir yollarının makasçısına kadar” bütün vatandaşların bu esaslara inanacak, bunları sevecek ve itaat mecburiyeti altına gireceklerini açıklıyordu. Daha da ötesi, Peker’e göre; “herkes kararını verirken kendini bu esasların çerçevesi içinde hissetmek mecburiyeti altına girecekti.” Ve artık bu kanun çıkınca, “resmî hüviyeti olsun olmasın bütün vatandaşların tertip ettiği millî bünye müşterek ana esaslarla beraber inan sarsılmaz, büyük ve daha kuvvetli bir kütle haline gelecekti.” Peker, konuşmasında Menteşe’ye yanıt vermeye devam ediyordu: Altı ilkeye karşı çıkmak, bunları uygulamamak ya da bu ilkelere karşı muhalefet göstermek mümkün değildi; yasaktı ve cezası da vardı. Bu anlamda; milliyetçiliğin karşıtı olan “beynelmilelcilik” (enternasyonalizm) yasaktı; sınıfçılığın ya da devletçiliğin karşıtı olan liberallik yasaktı. Laikliğin karşıtı olan “klerikallik” ile inkılâpçılığın karşıtı olan “irtica” lehinde hiçbir faaliyette bulunulamayacaktı.” Peker’e göre, halkçılık, sınıf kavgalarından memleketi koruyan ilkeydi. Diğer yandan liberalizm, “devletin hayatı için çok fena ve çok zararlı”ydı. Kısaca, liberalizm her görüldüğü yerde ezilmeliydi!
Ya rejim değiştikten sonra
1946 yılında DP kurulduğunda anayasal ilkelerle çatışmamak için o da altı oku benimsediğini açıklamak zorunda kalacaktır; CHP’den tek farkı, onun bu ilkeleri farklı yorumlamasıydı! Yoksa ilkelerin kendisine karşı değildi. Aksi halde anayasaya karşı gelmekten suçlu duruma düşebilirdi. Bu kritik aşamada DP önderleri, bu ilkelere karşı olmadıklarını açık yüreklilikle dile getirdiler; ama bazen sanıldığının aksine takiye yapmıyorlardı. Aksine gerçekten de siyasal hayatlarının önemli bir kısmını bu ilkeleri bayrak yapmış bir tek- partinin içinde geçirmişlerdi ve bu ilkelere onlar açısından da karşı çıkılamazdı. Fakat bazı ilkeleri daha ön planda tutuyorlar; bazı ilkeleri ise farklı yorumladıklarını açıklıyorlardı. Özellikle devletçilik ve laiklik ilkelerinde yorum ve değerlendirme farkları vardı. İnkılâpçılık da zamanında anlaşıldığından farklı yorumlanmalıydı artık. Bu nedenle DP, anayasanın değiştirilmesini hiçbir zaman talep etmedi. Belki daha da tuhaf olan nokta, 1950 sonrasında iktidarda olduğu on yıl boyunca da bu altı ilkeyi değiştirmek için girişimde bulunmamasıdır. DP iktidarında da CHP’nin ilkeleri devletin şekli olarak kalmaya devam etti. Vesayetçi ideolojisinin bu denli uzun yıllar sorgulanmadan ve tartışılmadan ayakta kalmasının nedenlerini ararken, bu tarihsel arka planı unutmak olmaz, olmamalıdır.
İtirazlar sürerken kabul
Menteşe hala itirazlarını sürdürmeye çalışıyordu; bazı endişeleri vardı; devletçilik devletin şeklini tanımlıyordu ve ardından devletçilik aleyhine propaganda da devlet şeklini değiştirmek suçlaması içine yerleşiyordu. Bunun ceza yasasında yeri vardı ve cezası çok ağırdı. Fakat Menteşe bunun anayasanın diğer ilkeleriyle nasıl bağdaşabileceğini anlamış değildi. Devletçilik ilkesini savunan Refet Bele, diğer yandan karşı propagandanın serbest bırakılmasından da yanaydı. Devletçilik aleyhine olan bir kişi acaba anayasanın bu ilkesini değiştirmek için taraftar toplamaya çalışamaz mıydı? Yanıt aslında belliydi ve hatta verilmişti, ama emin olmak için olacak “yapamaz” sesleri meclisi doldurmuştu. Oysa Bele, ikna yöntemiyle yapılacak bu türden faaliyetlerin önünün kesilmesine karşıydı. Yine de eksik kalmasın diye olacak Ali Rıza Türel, söz alarak, devletin ve hükûmetin bu yasaya aykırı bütün faaliyetleri yasaklamak yetkisi bulunduğunu hatırlatmak ihtiyacını hissetmişti. Böyle bir durumda ceza yasasının ünlü 146. maddesi (anayasayı zorla ortadan kaldırma hükmü) gereğince iş idama kadar giderdi.2 Şubat 1937 tarihinde anayasa değiştirildi. Altı ok anayasal ilkeler haline geldi. Artık bu ilkelere karşı çıkmak anayasayı zorla değiştirmek anlamına geldiğinden, ceza yasasına göre ağır suçtu. Tuhaf olan nokta, devletçilik dışında hiçbir ilkeye karşı çıkılamayacağına ilişkin genel oydaşmadır. CHP içinde devletçilik tartışması ana anlaşmazlık konusu olduğundan, bu meselede üyeler daha hassas davranmak ihtiyacını hissetmişlerdi.
Altı ok ve sonraki anayasalar
Altı oktan bazıları sonraki anayasalara da geçti; mesela 1961 anayasasının başlangıç bölümüne “Türk milliyetçiliğinden hız ve ilham alarak” cümlesi yerleştirildi. Ne hikmetse Atatürk milliyetçiliği tanımı henüz icat edilmemişti. Diğer yandan, aynı anayasada cumhuriyetin nitelikleri sayılırken millî ve laik ilkeler zikredilmiş; “Atatürk devrimlerine bağlılık” cümlesi ile herhalde geriye kalan ilkeler hatırlatılmıştı. Elbette cumhuriyetçilik, cumhuriyet idaresinin değiştirilmesinin dahi önerilemeyeceği formülü altında sıkıca vurgulanmıştı. Sonra sıra 1982 anayasasına geldiğinde, son formül yinelenmiş ve “Atatürk milliyetçiliği” ile laiklik ilkesine özel bir göndermede bulunulmuştu. Elbette bir zamanlar Refet Bele’nin mecliste yaptığı konuşmada özellikle belirttiği şekilde devletçilik, bütün anayasaların ruhuna işlemişti. 1961 anayasasında yer alan sosyal devlet ilkesi, aslında devletin ekonomik ve siyasal alandaki geniş faaliyet alanlarını belirtmek üzere kullanılmıştı. Sonraki anayasa da bu formülü aynı şekilde sürdürdü. 1961 anayasasının aksine son anayasa, devletçiliği daha çok siyasal anlamda benimsemişti. Devletin ön plana çıkışı, kişinin devlet karşısında cüce kalması, aslında bu anayasa anlayışının bariz bir sonucuydu. Devletin siyasal alanda güçlenmesi, buna karşılık ekonomik alanda piyasa ekonomisinin hâkim olmasına gayret, bu anlamda ta 1930’lardan gelen bir uyuşmazlığın ve tartışmanın, devletçi ekonominin sonunu göstermekteydi. Siyasal alanda hâkimiyetin tamamen devlete bırakılmasının getirdiği sonuçların kalıcı olmasına çalışılmıştı. Fakat zaman içinde bu iki alanın kendi içinde bir çatışma yaratıp yaratmayacağı sorusu pek de öngörülmemiş gibidir.
CHP ve altı ok
Çok kez sanıldığının aksine altı ok bir hamlede benimsenmedi. Aksine partinin 1927 yılında yapılan ilk (ama Sivas kongresi ilk kongre olarak kabul edilince otomatik olarak ikincisi haline gelen) kongresinde, parti tüzüğüne partinin üç oku geçirildi. Bunlar, cumhuriyetçilik, milliyetçilik ve halkçılıktı. Bu ilkeler parti programında yer almıyordu; çünkü partinin o sırada henüz bir programı yoktu! 1935 yılında kabul edilen ilk parti programında geriye kalan üç ilke (laiklik, devletçilik ve inkılâpçılık) ile altı ok tamamlanmış oldu ve bir daha da yeni bir ok ilave edilmedi.
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.02.2016
3.02.2016
26.03.2016
19.03.2016
13.03.2016
5.02.2016
28.02.2016
20.02.2016
13.02.2016
7.02.2016