Dr.Sivilay GENÇ
Soru: Sevgili Sivilay Abla; Devlet Bahçeli, Âkil İnsanlar arasındaki sanatçıları bizzat canlandırdıkları karakterlerle vurdu. Yılmaz Erdoğan’a “Mükremin Çıtır, herkesi Feriştah, Mücver Abla, zavallı Numan ve Tirbuşon mu görmektedir?” dedi. Bir Demet Tiyatro’da onca karakter varken Feriştah, Numan, Mücver ve Tirbuşon’u seçmiş olmasının altında yatan bilinçaltı mesaj nedir? (Cengiz Türkmen)
Cevap: Sevgili Cengiz; sorduğun sorunun, değerli meslektaşım Freud’un kulaklarını bol bol çınlatmamız gereken bir cevabı var. Feriştah ve Mücver erkek delisi iki karakterdir. Numan, Bahçeli’nin de dediği gibi zavallıdır. Karısı Feriştah için bir odun bile Numan’dan daha çekicidir.Tirbuşon kabadayıdır ama kadınlar karşısında süt dökmüş kediye dönmektedir.
Teşhisim; Bahçeli ciddi yalnızlık çekmektedir.
Tabii tam tesbit için daha fazla karakter analizine ihtiyaç var. Keşke Başbakan güncel dizilerden de bir oyuncuyu Âkil İnsan olarak seçseydi. Mükremin’e yetişememiş genç kuşakların Bahçeli’yi anlamaları daha mümkün olurdu. O hâlde iş başa düştü.
» Kıvanç Tatlıtuğ Âkil İnsan olsaydı:
“Kuzey! Kuzey! Kardon Ali’yi al kanlar içinde bırakan şerefsiz Ferhat’ı mı AK-layacaksın?”
» Gonca Vuslateri Âkil İnsan olsaydı:
“Vasfiye Teyze olup bir taraftan Kürtlere ‘Ne çektiniz be?’ diyecek, diğer taraftan Egelilere ‘Napacanız, eleminizi kederinizi barış için akıtacanız’ nasihatleri mi çekeceksiniz?”
» Meryem Uzerli Âkil İnsan olsaydı:
“Hürrem Hanımefendi. Büyük Türk kahramanı Malkoçoğlu bile şerrinizden nasibini aldı. Şimdi sıra aziz vatanımızda mı?”
Solun bedeli
Soru: Sevgili Sivilay Abla; solda bedel tartışması hiç bitmiyor. “Dava için ödenen bedel kadar mükâfat” kuralı hakkında düşünüyorsunuz? (Nurcan Ç.)
Cevap: Sevgili Nurcan; solun bir Henry Ford’a ihtiyacı var. Ford’a kadar en yüksek bedeli veren otomobili alıyordu. Bu durumda yollarda birkaç araba olabiliyor, sokaklar at pisliğinden geçilmiyordu. Ford bu gidişatı değiştirdi. En yüksek bedel ile en iyisine sahip olma paradigması gitti, yerine en az bedel ile en fazlasını alma mantığı geldi. Ford’un mükâfatları, pardon otomobilleri sokakları, caddeleri doldurmaya başlayınca diğer otomobil üreticileri de maksimum fayda hesapları yapmaya başladılar. Fordist ekol, otomobilden konfeksiyona sıçradı. Oradan çikolataya, tencereye, ilaca derken bütün bir sanayi en az maliyet ve en az fiyat ile maksimum memnuniyeti sunmak için yarışa girdiler.
Bu mantık bir İngiliz arabalarına bir de bizim sola ulaşmadı. Malum, İngilizlerin otomobil markalarını Japonlar, Almanlar, Çinliler haraç mezat satın aldı. Bizim solun alıcısı da yok.
Bu anlayışın ikinci bir sakatlığı da insanları davaları için fazladan fedakârlık yapmaya teşvik etmesi. Hapiste yattığı seneleri yarıştıran, yılın fazlalığına göre hürmet gören büyüklerine bakıp kendilerine hapishanede kariyer planı yapıyorlar. Bu da toplumsal bir hareket için en önemli kalem olan insan kaynağının çarçur edilmesi demek oluyor.
Sanırım bir tek Henry Ford solun sorunlarının üstesinden gelemez. Sağlam bir MBA programına ihtiyaç var. Şaka yapmıyorum. Ciddiyim.
Sloganlar bile solu aşağı çekmek için üretilmiş sanki:
» “Kurtuluş yok tek başına. Ya hep beraber, ya hiç birimiz!”
Herkesin aynı anda kurtulması matematik olarak zor. Hâlbuki aralarından bir kişi bile kurtulsa, geri kalanların kurtulması için elleri daha güçlenecek haberleri yok.
» “Tek yol devrim!”
Her zaman başka bir yol vardır. Tek yol deyip kendini alternatifsiz bırakmak insan kendisine yapabileceği en büyük haksızlıktır.
» “Kahrolsun Amerikan emperyalizmi!”
Bu aslında bir slogandan daha çok bir beddua. Kahredeceğiz denmiyor. Başka bir güçten Amerikan emperyalizmini kahretmesi isteniyor. Babaannelerimiz hep söyler, “Bela verme. Yedi defa göğe çıkar, iner. Seni bulur,” diye.
***
Toplumsal Onarım ve Siyasal Rehabilitasyon
Anabilim Dalı Başkanı, Ruh ve Sivil
Hastalıkları Mütehassısı
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları







































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.04.2013
18.04.2013
11.04.2013
28.03.2013
21.03.2013
14.03.2013
7.03.2013
28.02.2013
21.02.2013
14.02.2013