Ergun AŞÇI
Akçakoca bir yol ayrımında,
Turizm şehri mi olacak, sanayi şehri mi?
3. mendirek yapılsın mı yapılmasın mı yapılmasın mı tartışmalarının asıl sebebi bu?
Akçakoca’nın sanayi şehri olması için mücadele verenlerde kuzu postuyla dolaşan kurtlar misali turizmi en çok istiyormuş görünenler.
Kuzu postuyla dolaşan kurtlar, dikkatleri lüzumsuz tartışmalara çekip Akçakoca halkına sanayi şehri olmayı oldubitti ile kabul ettirmeye çalışıyorlar.
Düşünebiliyor musunuz? Akçakoca Ticaret ve Sanayi odasına bütün sivil toplum kuruluşlarını davet edip herhangi bir ön bilgi vermeden 3. Mendireğin yapılmasının yanlış olduğu bilgisinin bombardımanına tutuluyor ve Akçakoca STK’ları 3.Mendireğe karşı diye haber servis ediliyor.
Lamı cimi yok bu durumun adı manipülasyondur ve Akçakoca halkına yapılmıştır.
Akçakoca Kent Konseyi ve Düzce Üniversitesi işbirliği ile yapılan Balıkçı Barınağı Paneli haberleri ise Düzce Üniversitesi web sitesinde yer alasıya kadar haber ajanslarımızın temsilcileri tarafından servis bile edilmedi.
Çünkü o panelin umumi muhtevası Akçakoca’nın turizm şehri olması yönünde ve 3.mendireğin turizme çok büyük katkılar sağlayacağı yönündeydi.
Ne mi yapılabilirdi? Bu konuda düzenlenen 2 farklı panelden alınana farklı görüşler bir özet halinde STK temsilcilerine izlettirilebilirdi. STK’lar 3. Mendireğe karşı haberi servis edildikten sonra şimdi evet bunu yapsaydık iyi olurdu hemen yapalım demenin de bir anlamı yoktur. Timsah gözyaşlarından bıkıldı, çünkü.
Panelde 3. Mendirek inşaatına karşı çıkanlar olmadı mı elbette ki oldu, başta ATSO Başkanı Mustafa Vural olmak üzere Selçuk Yanmaz, Sinan Tezel, Enver Yapıcı, Yüksel Cesur panel sonunda söz alarak karşı görüş bildirdiler.
Karşı görüşün ortak noktası mevcut barınakta DLH tarafından yapıldı yanlış bir proje olduğu gün gibi aşikârken sizin yeniden yanlış bir proje yapmadığınızı nereden bileceğiz şeklinde gerçekleşti.
Panelde sunum yapan DLH mühendisi Erdem Özcebe bıkmadan usanmadan bu sorulara cevap verdi. Çalışmaların hala devam ettiğini yapılmayan ölçümlemeler olduğunu ve planlamanın devam ettiğini anlattı.
Karşı çıkanlar için planlamanın ve ölçümlemelerinin devam ettiğinin açıklanmasının hiçbir hükmü olmadı, ölçüme filan gerek kalmadan bakarak kıyılarımıza zarar vereceği kararını vermişlerdi bir kere.
ATSO toplantısının sonunda ise mevcut liman önüne bir dalga kırıcı mahmuz konulması mevcut barınağının iyileştirilmesi yönünde ki düşünce benimsenmiş.
Budur işte, toplumu manüple etmenin dört dörtlük bir misali.
Beyler okuma yazması olan bir tek sizler değilsiniz okuma yazması olan ve okuduğunu anlayacak çok kişi var Akçakoca’da yeter ki doğru anlatın.
Benimsenen açık deniz dalgakıranı ile ilgili olarak ODTÜ ve YTÜ ‘lü akademisyenlerinin hazırladıkları değerlendirme raporunda “ alternatif açık deniz dalgakıranı” şekli var ve açıklaması da şöyle.
“Yeni dalgakıran yapısının planlanması. Model çalışmalarıyla boyutlandırarak tasarlanması, bu kıyıda kıyı alanın hidrodinamik yapısı da dikkate alınarak, kıyı ile etkileşimlerini en aza indirecek alternatif projelerin üretilmesi sağlanmalıdır. Bu planlama için örnek bir planlama şekil 6’da verilmiştir. Bu tip bir açık deniz dalgakıranı düşük kretli olarak da alternatif tasarımda çalışılmalıdır. Böyle bir yapının gerisinde kalacak falezleri de koruyabileceği düşünülmelidir. Bu tip yapılar su sirkülâsyonu için de alternatif olacaktır. Bu amaçla farklı seçeneklerde denenerek en uygun çözüme ulaşılmalıdır. Bu çalışmalarda yapılması gerekli olan bir düzenleme ise liman içi yanaşma yapılarının çalkantıyı sönümlendirecek şekilde planlanmasıdır.
Bu planlama ile Karadeniz’de dolaşacak yat ve yatçılara hizmet imkânları düşünülmelidir. Akçakoca balıkçı barınağında kirlilik yapılan yağılar kaldırılmalıdır.”
Acaba 3. Mendirek inşası aman yanlış planlanabilir diye yaygara çıkanların bu tavrına ne demek gerekir. Ön rapor niteliğindeki bir rapordan net önerileri olmayan bir rapordan bir şekil evet bir yanlış değil bir şekle bakarak bunun doğru olduğunu karar vermek ve bunu dayatmak ne kadar doğru. Hele ki önermenin sonu çok farklı alternatiflere açık olarak ve cümleler kesin hükümler ifade etmeyen “melidir “ malıdır “ ekleri ile biterken.
Akademisyenler farklı seçenekler denenerek çözüme ulaşılmalıdır derken Akçakoca’yı bir sanayi şehrine dönüştürmeyi hedefleyenler bu uyarıyı dahi dikkate almadan şıp diye alternatifi doğru kabul edip bunu sivil toplum örgütlerine kabul ettirmeyi uğraşmaları toplum mühendisliğinden başka bir şey değildir.
Bu açık deniz dalga kıranı üzerine biraz düşünelim.Rapordaki şekle bakarak150-200 metre uzunluğunda 30-40 metre eninde olacak gibi görünen bu açık deniz dalgakıranının çare olacağına bu kadar rahat ve net nasıl karar verildi. Bilmediğimiz kamuoyu ile paylaşılmayan ölçümlerden mi haydanıldı. Rapor da bu konuda ölçümle yapıldığına dair hiç bir şey yok çünkü.
Barınağın girişinin 80-100 metre açığına yapılacak bu dalgakıranın barınağı güvenli hale getirebileceğinden nasıl bu kadar emin olabiliyorlar? Netice de belki de hiç örneği ve uygulaması olmayan bir önermeden bahsediyoruz?
Bir şekle bakarak hemen doğru karar alabilen bu yerli uzmanlarımızdan dünyadaki tüm ülkelerin faydalanması için çalışmalıyız bu uzmanlığı sadece Akçakoca’ya saklarsak ayıp etmiş oluruz.
DLH’nın yanlış proje yapıp yapmadığını nerden biliyoruz diyenlerin bir şekle bakarak karar verilmesine bir diyecekleri de olmalı.(Bakınız rapordaki 6. Şekil !)
Bir ada şeklinde yapılacak açık deniz dalgakıranın inşasının ne kadar zor olacağı ve Karadeniz’in dalgalarına ne kadar dayanabileceği kıyılarımıza ne kadar etki yapabileceğinin belirsizliği ATSO toplantısında nedense pek konuşulmamış?
3.Mendirek inşasının iptal ettirilmesi ve yerine alternatif dalgakıran modellerinden birinin yapılmasının planlanması en az beş yıllık bir süreyi kapsayacaktır.
Bu sürede Turizm Bakanlığını ilgi alanından çıkan Akçakoca’nın Sanayi Bakanlığının ilgi alanına tümüyle girmesi sağlanacak ve Akçakoca tamamıyla bir sanayi şehrine dönmesine hâsıl olacaktır.
3.Mendirek yapılmasının engellenmek istenmesinde ki temel düşünce budur. Kuzu postuyla dolaşan kurtlar bu düşünceyi saklayarak ilgiyi başka alanlara çekerek bunu sağlamaya çalışıyorlar.
3.Mendirek kıyılarımıza ne kadar zarar verecek konusunu tartışmaktan asıl tartışılması gerekenleri tartışmıyoruz bile. Kıyılardaki kum kayıplarının doğru mühendislik ile giderebileceği defalarca anlatıldığı halde “misketim de misketim” diye kayıp misketini için ağlayıp debelenen çocuk misali geri gelmeyecek gençlik nostaljilerinden kopamayan küçük burjuva fenomenizmi bu konuda gerçeklerin tartışılmasına en büyük engel.
Organize sanayi bölgelerini savunanlar aynı zaman da Akçakoca’ya nükleer santral yapımının da yolunu açmış olacaktır. OSB’lerin enerji ihtiyacı Akçakoca’ya nükleer santralin kurulmasına en büyük malzeme olacaktır. Her ne kadar Akçakoca’da hemen nükleer santral kurulmayacak gibi gözükse de OSB’lerin kurulmasından sonra kurulmasını engelleyecek güç kalmamış olacaktır.
Akçakoca’ya 3. Mendirek yapılmasını savunmak ve desteklemek Akçakoca’nın turizm kenti olarak kalmasını yeşil bir kent olarak kalmasını sağlayacaktır.
Hem turizm şehri olalım hem de OSB ‘ler olsun ikisi birbirine engel değildir lafı koca bir yalan olarak duruyor. Ereğli’yi ve oradaki demir-çelik sanayisini gözünüzün önüne getirin yeter.
Akçakoca gerçekten bir yol ayrımında, ben turizm den ve yeşil bir Akçakoca’dan yana olan yolu seçiyorum. Bu yolda 3.Mendireğin yapılmasını destekleyerek gerçekleşecektir. Denizle irtibat kurmadan deniz turizmini canlandırmanın başka bir yolu da yok.
Kuzu postuyla dolaşan kurtlara karşı dikkatli olmak gerekli.
Robert Frost’un şiiri tam da bu duruma münasip.
Seçemediğimiz Yol
Bir sonbahar ormanındaki yol ikiye ayrılıverdi,
Üzüldüm her ikisi boyunca gidemediğime
Yalnız bir yolcuydum, durdum uzun uzun
Ve baktım görebildiğimce yollardan birine
Ağaç diplerindeki yeşillikler arasında kıvrıldığı yere dek
Sonra diğerini seçtim, adil olmak ona da hak tanımak için,
Ve belki de sahip çıkabilmek için.
Çimenlerine basılmamıştı ve kullanılmak istiyordu çünkü;
Güya oradan gidersem
Her ikisi de eşit aşınmış olurdu,
Ve o sabah her iki yol da önümdeydi
Adımların çiğneyip karartmadığı yapraklarıyla,
Ah, diğerini yürümeyi başka bir güne bıraktım!
Gerçi yolların yolları izleyeceğini bile bile,
Bir daha geri dönebilecek miydim?
Bunu iç çekerek söyleyeceğim
Yıllar ve yıllar sonra bir yerlerde:
Bir ormanda yollar ikiye ayrıldı ve ben...
Ben en az geçilmiş olanı seçtim
Ve işte bundandır bütün farklılıklar.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2022
13.04.2021
28.01.2021
24.01.2020
30.10.2019
10.10.2019
26.09.2019
23.08.2019
4.02.2019
28.09.2018