Erol KATIRCIOĞLU
Oysa bu olayların olduğu toplumları düşünürseniz bu olayların aynı zamanda büyük ekonomik yıkımlar anlamına geldiği de açıktır. Devletler arası bir savaşın her iki tarafın insan ve ekonomik altyapısında yol açacağı tahribatlar, ya da bir iç savaşın neden olacağı insan kayıpları ve yaratacağı toplumsal huzursuzluk ve bunların ekonomide neden olacağı düşük yatırım, düşük tüketim ve düşük ekonomik aktivitenin topluma maliyeti, bütün bunlar savaş ya da iç savaş gibi bir konunun ekonomi bilimi tarafından da ele alınmasını gerekli kılıyor.
Oysa ancak son zamanlarda iktisatçılar bu konular üzerine kafa yormaya başladılar ve ekonomi biliminin sağladığı araçlarla gerek teorik ve gerekse ampirik olarak savaş, iç savaş, kutuplaşma gibi konular üzerine eğildiler. (Bu konuda önemli katkılardan biri Hintli Amerikalı iktisatçı Debraj Ray’e aittir ve ben 30 Ocak 2012 tarihli Açık Görüş’te yayınlanan “Kimlik Sorunlarının Ekonomi Politiği” adlı yazımda Ray’in fikirlerini bu sayfalarda özetlemiştim). Özellikle bu türden altüstlükler “gelişmekte olan” ülkelerde olduğundan olsa gerek, bu konular özellikle Amerikan üniversitelerinde “gelişme ekonomisi” dersleri kapsamında okutulmakta. Tabii burada bizdeki iktisat eğitimine bakarsak, benim bildiğim kadarıyla Türkiye üniversitelerinin ekonomi bölümlerinde bu türden dersler olmadığı gibi, bu türden konular “gelişme iktisadı” kapsamında da okutulmamakta.
İnsani maliyeti çok yüksek
Savaşların, iç savaşların ve isyanların insan toplumuna maliyetiyle ilgili birkaç istatistik bile konunun ne ölçüde yakıcı olduğunu anlatır. 1945-1999 yılları arasında 25 adet “devletler arası” savaş olmuş ve bu savaşlarda 3 milyondan fazla insan ölmüş (tam rakkam 3 milyon 330 bin ölü). Aynı zaman diliminde 73 ülkede 127 iç savaş olmuş (bunlardan 25’i 1999’da hala olmaktaymış) ve bu savaşlarda 16 milyon insan ölmüş. Bu sayıya yerdeğiştirmeler nedeniyle kaybolan ve hastalıktan ölenler dahil değilmiş. Bu savaşlarda ya da çatışmalarda kaybolan refah ise dünya ülkelerinin gayrisafi milli gelirlerinin yüzde 8’i imiş. (Bu veriler Upsalla üniversitesi UCDP/PRIO armed conflict database’den alınmıştır, ayrıca burada ele aldığımız konuda önemli bir survey için bkz. Christopher Blattman and Edward Miguel, “Civil War” Journal of Economic Literature 2010, 48:1, 3-57).
Görüldüğü gibi 50 yıl gibi bir zaman diliminde bunca insanın ölümüyle sonuçlanan savaş, iç savaş ve çatışmaların sıklığını anlayabilmek gerçekten de yalnızca siyaset bilimini değil, iktisat başta olmak üzere çeşitli bilim alanlarının da katkısını gerektiriyor. Fakat dehşet veren bu sayıların yanısıra iyimser olarak yorumlanacak gelişme ise bu savaşların son yıllarda azalıyor olması. Örneğin dünyada 1992’de 51 tane aktif çatışma varken bu sayı 2006’da 32’ye düşmüş. Bu sayıya bizim Kürt sorunu dediğimiz “iç çatışma” da dahil. (Bkz. Christopher Blattman and Edward Miguel, age. 6.)
Silahlı örgütler kurmak ve savaşmak yıkıcı ve riskli bir faaliyettir. Böyle olmasına rağmen taraflar neden ve niçin savaşırlar? Bu temel soruya çeşitli cevaplar verilmeye çalışılmıştır ama bugüne dek tatmin edici bir cevap da bulunamamıştır.
Akla gelenlerden ve tarihte sık görülenlerden biri bir “kaynağı” elde etmek üzere yapılan savaşlardır (örneğin Irak savaşında olduğu gibi, petrol).
Ama eğer savaşlar yıkıcı ve riskli ise “rasyonel” davranan taraflar neden yıkıcı bir savaşı yapıcı bir uzlaşmayla çözmeyi tercih etmiyorlar ve kaynağı birlikte kullanmanın yollarını aramıyorlar ki? Açıktır ki çeşitli nedenlerle tarafların “rasyonel” davranmaları mümkün olmadığında savaşlar da kaçınılmaz hale geliyor.
Savaşların “rasyonel” nedenleri konusunda uğraşan iktisatçılardan biri olan James D. Fearon bu nedenleri üçe ayırarak diyor ki: a) Liderler daima rasyonel olarak değil kararlarında duygusal olarak da davranırlar ve çıkarlarını ve risklerini yeterince hesap edemeyebilirler, b) Liderler tamamen “rasyonel” olabilirler ama çatışmanın politik maliyetlerini üstlenmek istemeyebilirler, c)Liderler rasyonel de olabilirler ve fakat savaş yine de kaçınılmaz olabilir. Bu üçüncüsünden giderek Fearon iki temel mekanizmaya dikkat çeker. Bunlardan birincisi “asimetrik enformasyon”, diğeri ise “kendini bağlama (taahhüt) sorunu”. Birincisinde tarafların birbirlerinin güçleriyle ilgili bilgilerinde simetrik olmayan durumların varlığının savaş kararı üzerinde etkili olabileceği (Örneğin Irak’ın gücünü abartarak göstermesi bir tür savaşı önlemeye çalışmanın gayretlerinden biriydi); ikincisi ise özellikle “üçüncü bir tarafın olmaması nedeniyle her iki tarafta da uzlaşma yeteneğinin olmaması hali. (Bkz. James D. Fearon,. 1995. “Rationalist Explanations for War.” International Organization, 49(3): 379-414).
Düşük yoğunlukluda durum
Savaş, iç savaş ve demokrasi arasındaki ilişkiler üzerine en etkili yazarlardan biri ise Türkiye’li Daron Acemoğlu’dur. Bu yazıyı bitirmeden Acemoğlu’nun James A. Robinson’la yazdıkları meşhur çalışmalarından da sözetmek yararlı olacaktır. Acemoğlu ve Robinson, bu çalışmalarında oldukça soyut bir model çerçevesinde çatışma, şiddet ve demokrasi konularını ele aldılar. (Bkz. Daron Acemoglu, and James A. Robinson. 2001. “A Theory of Political Transitions.” American Economic Review, 91(4): 938-63). Aslında yaptıkları toplumların neden “demokrasiye” doğru evrildiklerini açıklamaktı. Modelde devleti kontrol etmek üzere “elitler”le “yoksullar” yarışıyorlar. Yoksullar elitleri tehdit ettiklerinde (daha fazla vergi vermemek vs gibi) eğer bu tehdit sahici bir tehditse (yani grev, protesto yürüyüşleri, çatışmalar varsa) elitler bu tehdite karşılık yoksulların oy verme haklarını genişleterek cevap veriyorlar. Böylelikle elitlerin ve yoksulların aralarındaki ilişki çerçevesinde demokratik kurumlar gelişirken çatışma ve iç savaş olasılığı da azalıyor.
Aslında bu konuyu uzun bir zamandan beri yaşadığımız “düşük yoğunluklu” mudur karar vermesi zor Kürt sorunu etrafındaki çatışmaların tahammül edilmesi zor tırmanışı karşısında daha soğukkanlı düşünmemizi sağlamak üzere kaleme almaya çalıştım. Ama düşünürken de yazarken de kapıldığım duygu bizim Kürt sorunumuzun bu teorilerin yardımıyla açıklanması zor. Bir başka ifadeyle bu sorunun ardında “ekonomik nedenler” olabilir ama bu sorun bu “ekonomik nedenlerle” açıklanabilecek bir sorun da değil. O nedenle de bu konuyu, kamuoyunda, siyasilere ve çatışan taraflara daha sağduyulu düşünmeyi mümkün kılacak ve yalnızca ekonomi değil diğer bilim alanlarının da katkılarını alarak tartışmakta yarar var.
Bu yazı bu ihtiyacı vurgulamak üzere yazıldı. Ama inanıyorum ki başka alanlarda benzer ihtiyacı duyan bilim adamları da var. Bunların kamuoyu önünde özgürce tartışabilmeleri bu sorunun çözümünde de önemli bir adım olacaktır. Tabii “özgürce” tartışabilmeleri bir olmazsa olmazdır.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.05.2025
21.05.2025
13.05.2025
1.04.2025
6.03.2025
20.02.2025
12.02.2025
5.02.2025
29.01.2025
16.01.2025