Erol KATIRCIOĞLU
Bir soyutlama yapalım ve diyelim ki Türkiye’nin kaderini üç büyük kimlik grubunun
aralarındaki ilişkiler belirliyor. Siyasal İslamcılar, laikçiler(sekülerler) ve Kürt-Aleviler. Çok mu iddialı bir soyutlama olur bu? Belki de!
Her ne kadar Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana bu durum çoğu kişiye böyle
görünmemişse de toplumun dip akıntılarında bu üçlü arasındaki ilişkiler her zaman ülkenin
kaderini belirleme potansiyeline sahipti. Geriye dönüp yakın tarihimize bu gözle bakıp
değerlendirmeler yapabiliriz. Ama ben bu yazıyı sadece bugünkü resme bakarak bir
değerlendirme yapacağım.
Çok partili hayata geçtiğimizden bu yana kurulmuş partilerin çoğu bu üçlü sacayağı üzerinden kuruldular. Adlarını ve tarihlerini saymıyorum. Bu üç kimlik grubunun dışındaymış gibi duran partiler olduysa da onlar da son tahlilde bu üçlü sacayağının ayaklarının etrafındaki oluştular.
Bugün baktığımızda bu üç kimlik grubu siyaset alanında, Siyasal İslamcılar AKP’de, Laikler
CHP’de, Kürtler ve Aleviler ise HEDEP, ya da yeni kısaltma adıyla DEM’de vücut buluyorlar.
Tabii ki sosyolojik yapıları böyle mutlak sınırlarla ayrıma tabi tutmamız doğru değil. Bazı
kişilerin kimliklerinin dışındaki siyasi partilerde yer almaları olasılığı da ciddi bir olasılıktır.
Ama özellikle siyasal talepler düzeyinden baktığımızda bu partilerin tıpkı sınıf partileriymiş
gibi dayandıkları kimliklerin talepleri üzerinden siyaset yaptıklarını görüyoruz. Bu nedenle de bugünün Türkiye’sinde de bu üç kimlik grubunun aralarındaki ilişkiler Türkiye’nin nasıl bir geleceğe doğru yol alacağını belirleyecektir.
Siyasal İslamcılar, laiklerin kurduğu bu ulus-devletin tümüyle kendilerine ait olmasını
istiyorlar. Dahası her ne kadar bu devleti kuran laikler olsa da gerçekte bunun, neredeyse
kazaen olduğunu, asıl Osmanlı toplumun İslamcı karakterine sahip çıkan kitlelerin kendi
kitleleri olduğunu ve savaşı da bu inanların kazandığına inanıyorlar. O nedenle de
Cumhuriyeti bir parantez olarak görüp zamanı geldiğinde bu parantezin kapatılacağına ve
tabii ki 20 küsur yıldır iktidarda olmalarını, toplumun İslamcı karakterinin bir sonucu
olduğuna inanıyorlar.
Laik kesimler ise ulus-devleti kendilerinin kurduğuna ve o nedenle de bu devletin tümüyle
kendilerine ait olduğunu düşünüyorlar. Kimileri İslamcılara haksızlık yapılmış olduğunu kabul etse de ulus-devletin “muassır medeniyetler seviyesine” çıkartılması görevinin kendilerine ait olduğunu o nedenle de ulus-devleti kendilerinin yönetmesinin gerektiğine inanıyorlar.
İlginçtir! Üçüncü kimlik grubu olan Kürtlerin ise diğerleri gibi devletin sahibi olmak gibi bir
dertleri yoktur. Devleti, toplumun bütün farklılıklarıyla birlikte yaşamayı mümkün kılacak bir
kurum olarak görmeyi yeğliyorlar. Bu nedenle de farklılıklar arasında gerilim ve çatışma
politikalarını değil aksine birlikte yaşama fikri etrafında barışçı politikaları gündeme
getiriyorlar.
Dolayısıyla, Türkiye siyasetinin dinamiğinde Siyasi İslamcılarla Laikler arasında devletin asıl
sahibi biziz bağlamında bir çatışma var. 20 yıldır bu ulus-devleti yöneten Siyasal İslamcılar iktidarı bırakmak istemeyip Cumhuriyet parantezini kapamak gibi bir amaçla siyaset yaparlarken, Laik kesimler ise 80 yıldır yönettikleri devleti yeniden ele geçirme mücadelesi içinde siyaset yapmaktalar.
Durum bu olmakla birlikte gelin görün ki, siyasetin “seçim yoluyla işbaşına gelen yönetir”
prensibine uygun olarak yürümesi gerek Siyasal İslamcıları ve gerekse de Laikleri Kürtlere bir ölçüde mahkum bırakmaktadır. Her iki siyasi parti, gerek Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinde ve gerekse mahalli seçimlerde Kürtlerin tercihlerini dikkate almak ve mümkünse etkilemek zorunda kalıyorlar.
Bir zamandan beri AKP ve tabii Erdoğan bir taşla birden fazla kuş vurmak amacıyla böyle bir siyaset izledi. Bu siyasetin amacı; bir yandan (ahlaki sınırları zorlayarak) HDP’yi terörle ilişkili bir partiymiş gibi göstererek bu partiyi Kürtler arasında daha az desteklenen bir parti haline getirmek, diğer yandan da CHP’nin HDP ile birlikte davranmasının önünü kesmekti. Erdoğan bu siyasetinde belli ölçüde başarılı da oldu. Özellikle CHP’nin, HDP’ye çekingen yaklaşması, işbirliğine girmemesi ve mümkün olduğunca da birlikte görünmek istememesi bu yüzdendi.
Yukarıdaki analizin gelmekte olan mahalli seçimler bağlamında ima ettiği gerçek ise CHP’nin, Erdoğan’ın bu politikasını boşa çıkarmaya yönelik HDP ile yani HEDEP’le, yani kısaltılmış ismi olan DEM partiyle açık ve şeffaf bir işbirliğine gitmesidir. CHP bunu yapabilir mi?
Yeni Başkan Özgür Özer böyle bir adım atabilir mi?
Bilmiyoruz!
Ama Cumhuriyet parantezinin kapanmaması ve demokratik bir cumhuriyetin kurulması
isteniyorsa ancak böyle mümkün!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.05.2025
21.05.2025
13.05.2025
1.04.2025
6.03.2025
20.02.2025
12.02.2025
5.02.2025
29.01.2025
16.01.2025