Erol KATIRCIOĞLU
Eminim farkındasınızdır. İstanbul sokaklarında (muhtemelen Anadolu’nun birçok şehrinin sokaklarında da) bazı arabaların arka camlarında “K. Atatürk” imzası var. Bazılarında ise Arapça harflerle olduğu için okuyamadığım, muhtemelen bir padişah (Abdülhamit mi?) tuğrası.
Yine eminim dikkat etmişsinizdir “K. Atatürk” imzalı olanlar çoğunluğu daha lüks ve şehrin Bağdat Caddesi, Moda ve Etiler gibi bölgelerinde görülüyorlar, tuğralılar ise aksine şehrin varoşlarında.
Bu araba sahiplerinin arabalarının arka camlarına bu imzaları koymalarının bir anlamı olmalı. Böyle yaparak bizlere bir şey söylemek istiyorlar anlaşılan. Mesela, bu imzaların sahipleriyle kendi fikirlerinin örtüştüğünü, birisi için Mustafa Kemal’in diğeri için Abdülhamit’in fikirlerinin önemli olduğunu ve bu isimlerden giderek de birinin “Batılı” diğerinin ise “İslami” bir hayat tarzını özlediğini mi anlatmak istiyorlar dersiniz?
Ama arabalarının arkalarına bu imzaları koymalarından giderek yalnızca kendi tutumlarıyla ilgili bir şeyler anlatmak istedikleri sonucuna varamayız. Çünkü öyle olsaydı o zaman bu imzaları arabalarının içlerinde uygun bir yerlere yazdırmakla ya da benzer sembolleri arabalarının içlerinde bir yerlerde kullanmakla yetinirlerdi. O nedenle de bu sembol imzaları arabalarının arka camlarına herkesin görebileceği bir yere yazdırmaları yalnızca kendilerinin bu imza sahiplerinin görüşlerini paylaştığını değil hepimizin de bu görüşleri paylaşmamız gerektiğini söyleyen daha siyasi bir tutum bence.
Farklı fikirler ve demokrasimiz
Peki, ama bu insanlar kendi görüşlerini siyasal alanda bulamadıklarından dolayı mı böyle bir tutum benimsiyorlar ve görüşlerini bu yolla duyurmaya çalışıyorlar?
Doğrusu bu sorunun gerçek cevabını bilmiyorum ama diyebilirim ki bizde varolan demokrasinin düzeyinin toplumda farklı olan birçok düşüncenin siyasal alana çıkmasını önlemesi insanlara böyle yollar buldurtuyor belki de. Seçim yasasından, partiler yasasına, oradan terörle mücadele yasasına kadar birçok mekanizma bu farklı fikirlerin duyulmasına engel olduğundan farklı fikirleri olan insanlar da kendilerini araba arkalarına siyasal tercihlerini yansıtan semboller koyarak ifade etmeye çalışıyorlar. Bu imzalı, tuğralı arabaların varlık nedeni de bence bu.
Çok uç bir örnek olarak diyelim ki var olan demokrasi bütün farklılıkların kendilerini ifade ettikleri bir demokrasidir, seçim barajı, ifade özgürlüğü, “milli çıkarların tayini” gibi konularda herhangi bir engel yoktur, böyle bir demokraside yine de insanlar arabalarının arkalarına kendi fikirlerini yansıttıklarını düşündükleri kişilerin imzalarını atmak ihtiyacı hissederler miydi? Sanmıyorum.
Dolayısıyla eğer bir toplumda insanlar demokrasi içinde kendi farklılıklarını dile getirecek yollar bulamıyorlarsa o zaman kendilerine siyaset dışı gibi görünen başka yollar bulmak durumunda kalıyorlar. Sanırım sözkonusu ettiğim konu da bizdeki demokrasinin sınırlılığını ima eden ve farklı görüşleri olanların bu farklılıklarını dile getirmek için buldukları böyle bir yol.
Diyebilirsiniz ki iyi de Mustafa Kemal’in imzasını sembol olarak kullananlar CHP’de, Abdülhamit’in imzasını kullananlar ise AKP değil mi? Dolayısıyla bu insanların görüşleri bu partilerde temsil olunduğuna göre neden böyle yollara başvuruyorlar ki?
Eksik demokrasi
Doğrusu yukarıdaki analizden giderek diyebilirim ki sözkonusu partiler bu insanların da içlerinde yer aldıkları partiler olabilirler ama onların düşüncelerini tam olarak temsil eden partiler olmayabilirler. Tıpkı toplumda olduğu gibi partilerin içlerinde de bir “eksik demokrasi” sorunu olması bizim partilerimizi de zaten bir tür koalisyon partisi hâline getirmiş değil mi?
Başa dönecek olursak bu her gün gözlemlediğimiz imzalı arabalar olayı toplumda biri “Batılı” diğeri “İslami” hayat tarzlarını özleyen insanlara mı işaret ediyor yoksa var olan demokrasinin “gelişmemiş”, “baskıcı” bir demokrasi olduğuna mı?
Doğrusu benim cevabım ikincisi. Toplumun daha ileri bir demokrasi istediği açık.
Otoriterlik kokan siyaset ve siyasetçilere rağmen bu böyle.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları




























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.12.2025
18.12.2025
13.12.2025
9.12.2025
2.12.2025
26.11.2025
20.11.2025
11.11.2025
4.11.2025
28.10.2025