Erol KATIRCIOĞLU
AKP’nin düşmekte olduğunun en açık göstergesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın toplumu geren konuşmalarının artması. Kendi ve partililerinin çoğunun anlamakta zorlandığı konu ise AKP’nin siyasi duruşunun İslami kimliğin içine kapanan bir siyasete dönüşmüş olması. Ülkenin, kendini kuruluştan bu yana hep mağdur hissetmiş en geniş kesiminin temsilcisi olarak ilk ortaya çıktığında AKP, yalnızca İslami kesimin mağduriyetleri üzerinden değil, Alevilerin, Kürtlerin, Çingenelerin talepleri üzerinden de kendini tanımlamıştı. O nedenle de bu üç konuda da çalıştaylar, çözüm toplantıları vs yapmıştı. Ama bugün geldiği nokta itibariyle AKP yalnızca İslami kesimin talepleriyle meşgul. Ve asıl önemlisi de artık tam olarak “dini siyasete alet eden” bir parti konumunda.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, yaptığı her konuşmada din ve dindarlık üzerine vurgu yapması, diğer partileri ve özellikle de en büyük tehdit olarak algıladığı HDP’yi dinsizlikle ya da Zerdüşt’lükle suçlaması, ikide bir “Bizim medeniyetimiz, yani İslam Medeniyet...” şeklindeki ifadeleri, AKP’nin, İslami kimliğin bir partisine (hatta daha açık söylersek Milli Görüş gömleğini çıkardık dediği ilk kuruluş döneminin de öncesine) dönüşmüş olduğunun kanıtları...
Hep altını çizdik. Türkiye gibi çok kimlikli toplumlarda kimlik siyaseti, kimliklerin taleplerinin bütün toplum tarafından bilinmesi bakımından gereklidir ama bir noktadan sonra devam ettirilirse çatışmacı bir siyaset anlamına gelir. Nitekim Türkiye’nin siyasi alanının en önemli “tuzağı” budur ve anlaşılan odur ki AKP bu tuzağa düşmüş durumdadır. O nedenle de AKP, toplumun önüne özgürleştirici bir vizyon koyamamakta, yalnızca ekonomik vaadler ve İslami kimlik etrafında bir siyasetle konuşmakta.
Oysa Türkiye sosyolojisi daha karmaşık bir sosyoloji. İslami kimlik en geniş kimlik olsa da diğer başka kimliklerin, örneğin Kürtlerin, laik/modern kesimlerin, Alevilerin ve daha başkalarının varlıkları tek bir kimliğin iktidarını otomatik olarak sağlamıyor. Kimlikler arası geçiş gruplarının varolduğu böyle bir toplumda, en geniş kimlik olarak İslami kimlik üzerinden bir siyasette bile diğer kimliklerle ilgili bir vizyonsuzluk seçmen kitlesinin azalmasına neden olur. Unutmayalım! AKP iktidara geldiğindeki oyu yalnızca yüzde 33’dü. Herkesin önüne özgürleştirici bir vizyon koyması onu yüzde 40’lara hatta bir ara yüzde 50’lere kadar getirmişti. Ama son zamanlarda kimlik içine kapanışı AKP’yi yine geldiği yere doğru itiyor.
Türkiye toplumunun bu sosyolojik özelliğini ilk fark edenler, başta Abdullah Öcalan olmak üzere Kürt siyaseti, bir kısım solcular ve HDP oldu. O nedenle de “Kürt kimliği” üzerinden bir siyasetin bu kimliğin sorunlarını çözmekte yetersiz kalacağını ve aslında asıl dönüşümün de toplumun Kürtler gibi mağdur bırakılmış bütün kimliklerinin kollektif dayanışmasıyla mümkün olacağını gördüler. Bu seçim sath-ı mailinde ise bu çizginin toplumda bir karşılığının olduğu giderek ortaya çıkmakta.
Demokrasi illaki bir “uzlaşma” rejimi değildir. Ama demokrasi toplumun karşılaştığı sorunları çözme kapasitesi olan ve düşmanlar arasında değil, rakipler arasında yaşanan bir rejim olmalıdır.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.11.2025
28.10.2025
23.10.2025
14.10.2025
8.10.2025
30.09.2025
23.09.2025
9.09.2025
3.09.2025
26.08.2025