Erol KATIRCIOĞLU

Erol KATIRCIOĞLU
Erol KATIRCIOĞLU
Tüm Yazıları
Koalisyon nasıl mümkün olabilir?
10.06.2015
2917

 Seçimlerde HDP’nin başarısı “Türkiyelileşme” önerisinin topluma tutunmuş olduğunu gösteren bir başarıdır. Artık HDP yalnızca Kürtlerin değil, diğer bütün mağdur kimliklerin de partisidir. Bu anlamıyla da kendi kimlikleri etrafında kurdukları hayatlar içinde neredeyse kapalı devre yaşayan, bu nedenle de “biz” olamamış bir topluma, bir siyasi parti  ilk defa bir “birlikte yaşama” önerisini, üstelik de başarılı bir biçimde getirmiş oldu. Bu siyaset anlayışının nasıl gelişeceğini hep birlikte ileride göreceğiz. Ama şimdi çok daha önemli mesele seçimlerden nasıl bir siyasi sonuç çıktığının irdelenmesidir.

Özellikle TV’lerde yorum yapanlar her nedense toplumun sanki birlikte düşünerek karar vermiş oldukları varsayımıyla “Toplum siyasetçilere ne demek istedi?” diye bir soruyu cevaplamaya çalışıyorlar. Doğrusu toplumun, böyle birlikte siyasetçilere bir şey söylemeye çalıştığını ben pek sanmıyorum ama seçimin sonuçlarının analiz edilmesi ve alınan sonuçların ne tür siyasi gelişmelere yol açacağı üzerine düşünülmesi gerektiği de ortada.

Doğrusu, bugüne dek bizde var olan ve büyük ölçüde sağduyuyu temsil eden yaklaşım, çıkan sonuçlar tek bir partinin iktidarına işaret etmediğine göre seçim sürecinde birbirlerine ne demiş olurlarsa olsunlar siyasi partilerin mutlaka bir koalisyon hükümeti üzerinde anlaşacakları ve devleti hükümetsiz bırakmayacakları şeklindedir. Oysa bu yaklaşım eskiye, yani “askeri vesayet rejiminin” geçerli olduğu bir döneme aittir ve bugün karşılaştığımız sorunun çözümünde etkisi de kuşkuludur.

Eskiye ait bir yaklaşımdır çünkü; 1) Kimlik siyasetlerinin açık biçimde yapılamadığı askeri vesayet rejiminin etkili olduğu o dönemlerde aynı kimlik içinde de olsa farklı partilerin var olması koalisyon kurmayı kolaylaştırıyordu; 2) Siyaset alan içinde önemli iç ve dış politika konularının bazıları “güvenlik sorunu” nitelemesiyle siyasetin dışına taşındığından koalisyon kurmak daha kolaydı; 3) Seçimlerden hiçbir partinin tek başına bir hükümet kurma yetkisi alamamış olduğu durumlarda askeri vesayet ilişkileri devreye girer ve ülkenin hükümetsiz bırakılamayacağı sopasıyla siyasi partileri hizaya getirirdi.

Fakat karşılaştığımız bugünkü durum tümüyle bu geçmişten farklı. Ülkede vesayet rejiminin geriletilmesi siyasi aktörlerin önlerini açtı ve eskiden “güvenlik sorunu” olarak nitelenen, örneğin Kürt sorunu, Alevi sorunu gibi sorunların çözümü de siyasetin konusu haline geldi. Bu da siyasi partilerle, temsil ettikleri sosyolojik yapıların örtüşmesine bir başka deyişle siyaset alanının sert bir “kimlik siyasetine” dönüşmesine neden oldu. O nedenle de bugün Türkiye’deki siyasetin sopayla ya da başka faktörlerle bir “uzlaşma üretmesi” mümkün olmaktan çıktı. Bu, bence yeni bir durumdur ve eski formüllerle çözülmesi de mümkün değildir.

Bu hep böyledir. Eğer aktörler kendi aralarında bir birliktelik üretemezlerse, bu birliktelik ancak “dışarıdan” kredibıl bir oyuncunun oyuna girmesiyle mümkün olabilir. Bu, kimi zaman, örneğin ekonomik bir krizin yaratacağı gibi “ortak bir tehdit” olabilir, kimi zaman da “ortak bir kazanım”. Olası koalisyonun kimler arasında olması gerektiği bir yana, mümkün olabilecek olmasının koşulu ise HDP’nin ve Öcalan’ın önerdiği 10 maddelik müzakere metni etrafında örülecek bir hükümet programı olabilir. Mevcut siyasi partiler arasında anlamlı bir hükümetin gerçekleşmesi için gerekli birliktelik ancak böyle bir “ortak bir kazanım”la yaratılabilir.

Şu an itibariyle alınan sonuçların ima ettiği herhangi bir koalisyon olasılığı bence ufukta görünmüyor. Oysa çözüm de belli...

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar