Erol KATIRCIOĞLU
Ensar Vakfı etrafındaki tartışmalar çağdaş bir soruna da ilişkin tartışmalar aslında. Çağdaş sorun dediğim de “bireylerin sorumluluklarıyla” “kurumların sorumlulukları” arasındaki ilişki üzerine yapılan tartışmalar. Kurumların ya da grupların üyelerini aşan kendi değerlendirmeleri, kendi karar güçleri, kendi akılları var mıdır? Eğer varsa bu durumda kendi ahlaki sorumlulukları da olması gerekmez mi? Bu tartışmalarda “bireyci” açıklamalar, kurumların varlıklarını bireylerin psikolojileriyle kurum ya da grup üyesi olma süreçlerini öne çıkarıyorlar; “kurumsal” açıklamalar ise grup ya da kurum olmanın bireylere indirgenemez olduğu fikrini.
Bu tartışmalarda en azından benim için açık olan bir şey varsa o da yapısal özellikleri ve karar alma yetenekleri olan bütün kurum ya da grupların üyelerini aşan sorumlulukları olması gerektiği yönünde. Çünkü ben de bütün diğer insanlar gibi hücrelerden oluşuyorum ama Erol Katırcıoğlu diye biri de yok mu? Eğer ben Erol Katırcıoğlu olarak varsam yaptığım eylemlerden de ben sorumluyum demektir, bazı hücrelerim değil. Tıpkı burada olduğu gibi Ensar vakfı da bireylerden oluşuyor ama Ensar Vakfı denilen bir vakıf yok mu? Eğer varsa söz konusu çocuk taciz olayında Ensar vakfının üyelerini aşan bir sorumluluğu da var demektir. Bence mesele bu kadar açıktır.
Mesele bu kadar açık olmasına rağmen, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu’nun, konuyla ilgili olarak, "Buna bir kere rastlanmış olması hizmetleri ile ön plana çıkmış bir kurumumuzu karalamak için gerekçe olamaz. Biz Ensar Vakfı’nı da tanıyoruz, hizmetlerini de takdir ediyoruz, ama öteki taraftan bunu yapan kişi için de sıfır toleransla hukuki açıdan bütün takibimizi yapıyoruz" demesi abesle iştigaldir. Dediğim gibi Ensar Vakfı adında bir kurum varsa, bu kurumun bu olayda doğrudan bir sorumluluğu var demektir ve bu sorumluluğu da Vakıf varlığının parçası olan bir bireye indirgenemez. Bakan yanlış yapmış ve yapmaya da devam etmektedir.
Bu uzun girişten sonra Altan Tan’la ilgili gerek medyada ve gerekse de HDP içinde çıkan tartışmalara ilişkin birkaç söz söyleyeceğim.
Altan Tan bu taciz olayıyla ilgili olarak, tüm “İslami vakıfları, kuruluşları karalamak ve tümüne şamil etmek de yanlıştır” sözleri bence de doğrudur. Yani bir olaydan giderek bütün bir Müslüman toplumunun kurum ve kuruluşlarını karalamak doğru bir yaklaşım olamaz. Ama Altan Tan, bu doğru görüşü kurduğu ikinci cümleyle bir yanlışa çeviriyor. Altan Tan diyor ki “Bir olaydan hareketle bütün kurumu suçlamak, aynı görüşe sahip bütün bir camiayı” sorumlu tutmak doğru değildir. Oysa tam da aksine bu olaydan dolayı Ensar Vakfı ve bu camia bu olayla ilgili sorumlu tutulabilseydi, işte o zaman Altan Tan’ın olmasını istemediği, yani bu olaydan dolayı bütün bir Müslümün kesimin kurumlarını suçlama yanlışı yapılmazdı. (Doğrusu ben böyle bir suçlama yapılmış mıdır da bilmiyorum ama…)
Altan Tan’ın bir başka açıklaması da şöyle: "3 tane çakma Nişantaşlı, Bebekli ve sosyalist için 'Bütün İslami tarikat ve cemaatler, Kuran kursları, yurtlar, tecavüzcüdür, sapıktır' demeyeceğim, demeyeceğim, demeyeceğim". Burada da Altan Tan doğru bir düşünceyi ifade ederken yine bir başka yanlışa düşüyor. Evet bu olaydan dolayı Altan Tan’ın “'Bütün İslami tarikat ve cemaatler, Kuran kursları, yurtlar, tecavüzcüdür, sapıktır' demesi gerekmez ve bu cümle doğru da değildir. Peki ama Altan Tan “3 tane çakma Nişantaşlı, Bebekli” den yola çıkarak bütün bir sosyalist camiayı nasıl karalamakta?
Bu örnek de gösteriyor ki bizim yaptığımızı düşündüğümüz fikir tartışmaları çoğu zaman fikir değil, inançlarımız, kimliklerimiz ve ait olduğumuz sosyolojiler üzerinden yaptığımız tartışmalardır. O nedenle de bunun farkına varmadıkça “bir” olamayız “biz” olamayız, yani “toplum” olamayız. O nedenle de “Türkiyelileşme” projesi hala Türkiye’de en önemli barış ve kardeşlik projesidir. Öyle olmaya da devam edecektir.
Yazarlar
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.09.2025
9.09.2025
3.09.2025
26.08.2025
12.08.2025
6.08.2025
29.07.2025
23.07.2025
19.06.2025
29.05.2025