Erol KATIRCIOĞLU
Bugün Türkiye’de sol siyaset, geçmişte şiddeti bir çözüm yolu görmüş olması nedeniyle eleştiriliyor. Sanmayın ki bu eleştirilerin yeniden gündeme gelmesinin nedeni solun yeniden silaha sarılmış ya da sarılacak olması. Bildiğimiz kadarıyla böyle bir olasılık yok. Peki, bizdeki sol’un bugün Yunanistan’daki gibi hükümet kurma olasılığı mı kapıda? O da değil. Peki, neden biz kendimizi bu konuyu bugün tartışır bulduk?
Bu tartışmanın gündeme gelmesinin nedeni bazılarımızın solun kendi geçmişiyle henüz yüzleşmediği ve şiddetle ilgili tutumunu hâlâ devam ettirdiği yönünde güçlü bir kanaate sahip olması. Özellikle Halil Berktay’ın uzun bir zamandan beri yazılarına yansıyan takıntı düzeyindeki bu kanaatini 1 Mayıs nedeniyle gazetecilere ifade etmesi bu tartışmayı da gündeme getirdi.
Doğrusu 1 Mayıs 77’de olanlardan “sol da sorumludur” iddiası en azından benim kuşağım için anlamlı bir iddia bile değildir. O günleri yaşamış solcuların geriye dönüp baktıklarında ne de iyi yapmışız diye düşündüklerini sanmak eğer kötü niyet değilse herhalde büyük bir safdillik olur. Daha net söyleyeyim bugün sol içinde 68’li ve 78’li kuşakların hâlâ “şiddet”ten medet uman bir düşünce içinde olduklarını söylemek onlara yapılmış büyük bir haksızlıktır.
Tabii ki doksanlı yıllarda ÖDP’nin kuruluş öncesinden başlayan ve sonra devam eden süreçlerde kimisi sayfalara yansımış kimisi yalnızca kendi çevrelerinde paylaşılmış özeleştirileri yetersiz bulabilirsiniz, bugün hâlâ “şiddete” meyyal romantik bir “devrimciliğin” olduğunu görüp geçmişin daha açık ve net olarak tartışılmasını isteyebilirsiniz. Bu yönde eleştiriler getirebilirsiniz. Bütün bunları anlamak mümkün.
Ama eğer 1 Mayıs 1977’de “asıl sorumlu sol’dur” demek istiyorsanız o zaman bunca zaman kamuoyunda paylaşılmış olan, işin içinde “derin devletin” olduğu düşüncesini değiştirecek kadar çarpıcı bir şeyler ortaya koymanız gerekir. Yok eğer kimilerimizin yaptığı gibi yalnızca kimliğinize güvenerek o gün gördüklerinizden “doğrusunu” bildiğinizi iddia ediyorsanız, bunun çok tartışılabilecek bir tutum olacağı da ortada.
Kaldı ki yetmişli yıllarda “kontr-gerilla” olarak bildiğimiz gizli devlet yapılanmalarının, Kürt savaşında Susurluk gibi gizli örgütlenmelerin, JİTEM’lerin, Ergenekonların bugün ipliği pazara çıkarken devletin nelere kadir olduğunu bir bir öğrenirken Taksim’deki 1 Mayıs 77’den “asıl sorumlu sol’dur” demek kelimenin en hafif manasıyla insafsız bir tutumdur.
1 Mayıs 77 ile ilgili Halil Berktay’ın açtığı tartışmayla gündeme gelen sola ilişkin bu eleştirel duruşTaraf’ın manşet politikasının yanısıra, bazı yazarlarının bu tartışma ile ilgili tutumlarını “sola düşmanca gelen” bir tonda yazılarına taşımaları önce Ümit Kıvanç’ın ve sonra da Nabi Yağcı’nın gazeteden ayrılmalarıyla sonuçlandı.
Dün Ahmet Altan gazetenin pozisyonunu açıklayan bir yazı kaleme aldı. Ahmet Altan dünyada ve Türkiye’deki “sol” ile ilgili kanaatlerini belirttikten sonra diyor ki “Burada ‘sol’, teknolojinin değişimiyle tarihten kaybolmaya yüz tutan ‘proletaryanın’ yani tek bir ‘sınıfın’ değil, demokratikleşmeyi ve değişmeyi arzulayan her sınıftan, zümreden insanın ortak hareketine dönüyor”.
Peki ama Türkiye’de sol ne yapıyor? Bugün sol, en azından 68 ve 78 kuşağının önemli bir kesimi tam da Altan’ın söylediğine benzer şeyler yapmaya çalışıyor. DSİP’in İslami kesimlerle ilişkiler geliştirmesi;HDK’nin yalnızca Kürtleri değil “değişmeyi arzulayan ‘her sınıftan, zümreden insanı’ da içine alarak ortak bir hareket” yaratmaya çalışması; EDP’nin Yeşiller Partisi’yle birlikte daha geniş kesimleri de içine alacak biçimde birleşmeye çalışması, bütün bunlar bu yönde çabalar değil mi? Biliyorum bu çabalar sol’un değişimin öncüsü olması için yeterli çabalar değil, çok daha fazla dünyayı ve ülkeyi anlamaya ve kendi aralarındaki ayrılık noktalarını törpülemeye çalışması gerekiyor. Bütün bunlar doğru.
Ama gerek Ümit Kıvanç’ın ve gerekse Nabi Yağcı’nın Taraf’taki yazılarıyla yaptıkları da bu değil miydi?
Gösterilen tepkiler, geçmişteki hatalarla yüzleşmekten kaçmaktan ve kariyerizm yapmaktan değil böyle bir katliamın asıl sorumlusu olarak sol’a işaret edilmesinin yarattığı haksızlıkla ilgilidir.
Bu tartışmada beni şaşırtan, demokrat durup da herkesin değişimini anlamaya çalışanların konu sol olunca aynı duyarlılığı göstermeyip eski klişelere sarılmaları. Buna maalesef bizim gazete de dâhil.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları




























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.12.2025
18.12.2025
13.12.2025
9.12.2025
2.12.2025
26.11.2025
20.11.2025
11.11.2025
4.11.2025
28.10.2025