Erol KATIRCIOĞLU
Kavramakta zorlandığımız bu olsa gerek. İçinde bulunduğumuz dünyanın bizim bir zamanlar yaşadığımız ve bildiğimiz dünyadan daha hızlı bir dünya olması. Bu hız yalnızca mekânla ilgili değil kuşkusuz. Aynı zamanda fikirlerle de ilgili. Günlerimiz inanılmaz bir enformasyon bombardımanı altında geçiyor ve biz inanılmaz bir hızda yer değiştiriyoruz. Kendimizi hep şaşkın şaşkın “O kadar da zaman geçmiş miydi?” ya da “Amma da dolaştım!” derken buluveriyoruz...
Onun için hiçbir konunun derinliğine inemiyoruz. Hiçbir ciddi okumanın, eleştirinin ve değerlendirmenin önemi kalmıyor. Geçenlerde gazetelerde yer alan bir habere göre Amerika’da kalın romanların sonu mu geliyor diye tartışılmaya başlanmış bile. Bir Amerikalı yazar son dönemde yayımlanan önemli 11 kitabı okumak isteyen bir kişinin toplamı 5 bin 239 sayfayı bitirmek için 250 saate ihtiyacı olduğunu hesaplamış. Buna göre bu kitapları bitirmek için 60 gün boyunca günde dört saat okumak gerekiyormuş. Yani yazar, kitaplarınızın okunmasını istiyorsanız“kısa” yazmanız gerekiyor diye tavsiye ediyor.
Hayat bu kadar hızlı yaşanmaya başlayınca hiçbir şey üzerinde fazlaca durmanın da bir anlamı kalmıyor. Onun için romanlar kısa, araştırmalar “yönetici özetleri”yle, dersler “power point”lerle, insan ilişiklerimiz de kısa soluklu çıkarlarımız üzerinden yürüyor.
Hiçbir şeyin üzerinde fazlaca durmak gerekmeyince en akıllı strateji de “her şey mümkündür”e geliyor. Öyle ya yeterli bilgiden yoksunsanız olanın neden olduğunu anlamasınız da “olmuş olmasından” giderek onaylamanız neden daha akıllı bir strateji olmasın ki?
Sonuçta “her şeyin mümkün” olduğu bir dünyada “her şey yapılabilir” diye düşünmek en doğru tavır olarak yaygınlaşıyor. Bunun da yaşadıklarımızı hızlı, yüzeysel ve yavan bir hayata dönüştürdüğü açık. Dostoyevski, Karamazof Kardeşler’de “Tanrı yoksa herşey mubahtır!” demişti. Dostoyevski’nin işaret ettiği de böyle yavan, anlamsız ve saçma bir hayat değil miydi?
Hayat bu kadar hızlı, yavan ve içeriksiz yaşanırken siyasetin de bu iklimden nasibini almaması mümkün mü? Nitekim bizde de siyaset her geçen gün hızlı, yavan, içeriksiz ve değerlerden yoksun bir hâle geliyor.
Alın size son günlerin iki siyasi olayını!
Biri, Uludere olayıyla ilgili “özür dilemeden özür dilemiş” gibi yapmak isteyen Erdoğan’ın kürtajla ilgili söyledikleri! Ettiği lafın çağdışı ve sağcı bir laf olması bir yana büyük bir ayıpla Uludere’de asker ve hükümet tarafından yapılan katliamla ilişkilendirerek söylemesini nasıl açıklamak gerekir dersiniz? Tabii bundan da önemlisi, hiç vakit kaybetmeden, yani toplumda herhangi bir tartışmaya izin vermeden, “Bakanıma talimat verdim kürtajı yasaklayan bir yasayı hemen Meclis’e getireceğiz” diyebilmesi ile “demokratik” olmayı nasıl biraraya getirebiliriz?
İkincisi ise THY’de olanlar. Memurun aylardır sabırla söylediği artış oranlarının karşısında kımıldamadan durmuş olan Başbakan şimdi de değiştirmek istediği 12 Eylül Anayasası’ndan gücünü alan bir maddeyle grevi yasakladı. Bundan da önemlisi “grev” olmayıp, bir uyarı niteliğindeki “iş yavaşlatma” eylemini bahane ederek 305 çalışanın işine hızlı bir biçimde mesajlarla son verdi. Bu uygulamanın da neresini “demokratik” olmakla ilişkilendirebiliriz ki?
Anladığım, bu “her şeyin mümkün” ve “yapılabilir” olduğu bir dünyada kavgalar da, savaşlar da, mücadeleler de hızla cereyan ediyor. Güçlü olanın gücünü kullanmasında ise bir engel yok. Nitekim Başbakan ve iktidar partisi gücünü ülkenin asırlardır süren sorunlarını çözmek yerine bu sorunları daha da kızıştıracak saçma sapan bir politika izliyor.
Öte yandan, her şeyin, kavgaların bile bu kadar kısa ve hızlı yaşandığı bir dünyada demokrasiyi rayından çıkaracak böylesine girişimler karşısında muhalif olmak, demokrasiyi, barışı ve insan haklarını savunmak yerine yeni ve onarılması güç çatışmalar içinde enerjilerimizi harcamak doğru bir yaklaşım değil.
Sanırım kavramakta zorlandığımız bir diğer konu da bu olsa gerek...
Yazarlar
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye siyasetinin hastalığı: İmralı tartışmasında serinkanlılık ihtiyacı ve CHP'nin kararı 1.12.2025 Tüm Yazıları



















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.12.2025
2.12.2025
26.11.2025
20.11.2025
11.11.2025
4.11.2025
28.10.2025
23.10.2025
14.10.2025
8.10.2025