Fehim TAŞTEKİN
Alternatifsiz bırakılmak; nefessiz kalmakla eş değer. Suriye’de Kürtler için çok farklı cephelerden dayatılan şey alternatifsizlik. Bu önerme Kürtlere ortak görünen taraflar için de geçerli. Suriye krizi patlak verdiğinde ‘Yeni Osmanlı’ sarhoşluğuna kapılanların Kürtlerin denklemdeki yerine bakışları kendileri kadar sarhoştu: “Kürtler ümmetin ezilen tarafıydı”; bu durum Suriye’de de farksızdı. “devrim” olurken ezilmişliklerini unutmadan hareket etmeliydiler, kendine açılan yerle yetinecek kadar iddiasız! Bu mantıkla yapmaları gereken şey Özgür Suriye Ordusu’na katılıp Esad yönetimiyle savaşmaktı, özerklik inşasıyla kendi hikâyelerini yazmak değil. Denileni yapsalardı, Türkiye’nin taşeronluğunda Suriye’yi cehenneme çeviren ‘Suriye’nin Dostları Grubu’nun tezgâhında paravan olsalardı ne Fırat Kalkanı ne Zeytin Dalı ne de Barış Pınarı’nın cezalandırıcı darbelerine maruz kalacaklardı. Ne var ki sunulan teklif onlar için alternatif değildi. ABD’nin sunduğu ortaklık da “Kürt devleti kuruluyor” yaygarasına rağmen siyaseten herhangi bir garanti ya da perspektifi içermiyordu hala da içermiyor. ABD’nin Suriye’deki varlığı Kürtlerin siyasi projesi dışında her şeyle ilgili: İsrail’in güvenliği, İran’ın kollarının kesilmesi ve Şam’ın siyasi-diplomatik ve ekonomik cephelerde felç edilmesi vs. Burada demokratik özerk yönetimin geleceğine dair bir taahhüt yok. Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ya da Suriye Demokratik Meclisi’nin (SDM) aktörleri de özel sohbetlerimizde Amerikalıların sunduğu ortaklığın Kürtlerin geleceğine dair hiçbir garanti içermediğini söylüyor. Rusların sunduğu seçenek de Türk-Rus ilişkilerindeki dönüşüme paralel olarak değişti. Astana’da kültürel özerklik önerisinden “Bölgeyi Suriye hükümetine bırakırsanız Türk askeri tehdidi kendiliğinden sona erer” diyen bir bakış açısına gelindi. 20-21 Haziran’daki Astana toplantısı da özerk yapıyı “ayrılıkçı” diye mimleyen ve aktörlerini şeytanileştiren bir bildiriyle sonuçlandı. Türkiye, Rusya ve İran’ın imzasını taşıyan bildiride tarafların “gayrı meşru özerklik girişimlerini”, “petrol gelirlerinin gasp edilmesini”, “terörist oluşumları destekleyen ülkelerin eylemlerini” reddettiği belirtildi. Rus temsilciler biraz daha ileri giderek ABD’yi “yarı devlet oluşturan Kürt örgütleri desteklemek” ve “Şam’la diyalogu engellemekle” suçladı.
***
Kürtlerin kendi iç değerlendirmelerine baktığımızda Türkiye’nin özerkliği bitirmeye yemin etmiş düşmanlığı ve Batılı ortakların gündemlerindeki belirsizlik karşısında bölgenin gerçekliğine uygun alternatif, Rusların desteği ile Şam’la müzakere ederek statü kazanmaya çalışmaktı. Fakat Türkiye’nin Astana zeminindeki etkisi bu yolu da mayınladı. Şam-Ankara barışının özerklik projesine karşı ortak cephe yaratacağı öngörüsüyle bazı girişimler denendi:
- Suriye krizinde dahli olan tüm aktörlere barışçıl çözüm için 9 maddelik çağrı metni bunların başında geliyor. Bu çağrıya tek bir aktör ses vermedi.
- Hem Şam hem Ankara ile ilişkileri normalleştiren Arap ülkeleriyle temaslarda bulunuldu. Kürtler lehine etki kullanan biri çıkar mı diye.
- Beri tarafta Suriye muhalefetinin farklı cepheleriyle diyaloga geçildi; ortak bir zemin oluşur mu diye…
Türkiye’nin kontrolündeki muhalif grupların özerk yönetime bakışları Ankara’nın çizgisinden bir milim sapmıyor. Kürtlerin fiili kazanımlarını aynı dil ve üslupla reddediyorlar. Muhalif cephede tek istisna Demokratik Değişim İçin Ulusal Koordinasyon Kurulu.
Ulusal Koordinasyon Kurulu 2011’de, yani ta işin başında Kürtlerin haklarını tanıdığı için Demokratik Birlik Partisi (PYD) ile birlikte yola çıkmıştı. Sol ve milliyetçi çizgilerde 13 partiden müteşekkildi.
Daha sonra bir ayrışma yaşandı. Bu cephede emperyalist bir gücün (ABD) Kürtlerle ortaklık kurması ve SDG’nin IŞİD’le savaşta kontrol alanını genişletmesine paralel olarak Afrin, Kobani ve Cezire’den müteşekkil üç kantonlu projenin “Rojava-Kuzey Suriye Demokratik Federasyonu” adıyla federalizme dönüşmesi bir bölünme senaryosu olarak görüldü. Bu değerlendirme PYD ile ortaklığı bitirdi. 2016’da Suriye Demokratik Meclisi (SDM) kurulduğunda Ulusal Koordinasyon Kurulu’nun önde gelen isimlerinden Heysem Menna eş başkanlığa seçilmişti. Menna özerklik projesindeki değişimi protesto ederek görevi bıraktı. Ancak Ulusal Koordinasyon Kurulu içinde Kürtlerle bağlantıları sağlayan Riyad Dırar SDM içinde kaldı. Dırar, Deyr el Zor’dan eski bir imam. Kürtlerin haklarını savunmuş bir Arap. 2005’te kaçırılıp öldürülen Sufi lider Şeyh Maşuk el Haznevi’nin cenazesindeki konuşmasından dolayı 5 yıl hapis yatmış bir muhalif. Hariçten onu tanımlayanların ifadesiyle ‘ılımlı Müslüman’. SDM’nin eş başkanı olarak Kürtlerle ortaklığını koruyor. Onun da çabalarıyla Ulusal Koordinasyon Kurulu ile son iki yılda Suriye içinde 3, Avrupa ülkelerinde 5 toplantı düzenlendi. Ve nihayetinde kritik bir dönemeçte hedeflenen ortaklık sağlandı.
24 Haziran’da birliğin ilan edildiği toplantıya SDM Eş Başkanları Emine Ömer ve Riyad Dırar Kamışlı’dan, Ulusal Koordinasyon Kurulu Genel Koordinatörü Hasan Abdulazim ve yardımcıları Şam’dan katıldı.
İstanbul, Doha, Riyad ve Kahire merkezli muhalefet bloklarının aksine Ulusal Koordinasyon Kurulu ‘dahili muhalefet’ olarak içerde daha fazla meşruiyet zeminine sahip. Baskı görmelerine rağmen Şam’ı terk etmediler. Dış müdahaleye ve silahlanmaya karşı çıktılar. Katar ve Türkiye’nin İhvan üzerinden alternatif geliştirme çabasını reddettiler.
***
Yayınladıkları bildiri Türkiye’nin Astana sürecine yansıttığı tüm suçlamalara reddiye niteliğinde. Bildiri Suriye’nin toprak bütünlüğü ve egemenliğinin altını çizen güçlü ifadeler içeriyor.
Öne çıkan hususları özetlersek;
- Devrimci güçlerle demokratik bir Suriye için ulusal cephenin kurulması öngörülüyor.
- Demokratik değişim trajediden çıkışın yegâne yolu olarak gösteriliyor. Bu çerçevede BM Güvenlik Konseyi’nin 2254 sayılı kararı gereğince işletilen çözüm sürecinden hiçbir tarafın dışlanmaması gerektiği vurgulanıyor. Malum Türkiye özerk yönetimin Cenevre sürecine katılımını engelliyor. Fakat ilk zamanlar dışlansalar da Ulusal Koordinasyon Kurulu 5 üyeyle anayasa hazırlık komitesine iştirak ediyor. Ruslar bunların sürece dahlini önemsiyordu. Haliyle kurulan ortaklık Kürtlere oturamadıkları masada bir ortak kazandırıyor.
- Tüm terör örgütlerinin yok edilmesi hedefi paylaşılıyor. Bu örgütlerin Türkiye’nin kalkan olduğu İdlib ve çevresinde temerküz ettiğini söylemeye gerek yok.
- “Çoğulcu ademi merkeziyetçi bir sisteme dayalı demokratik bir devlet kurulmalı” deniliyor. Bu madde Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi’nin tüm Suriye için model olarak ele alındığı anlamına geliyor.
- Milliyet, din, mezhep, cinsiyet veya siyasi tercihlere göre dışlanma ve ayrımcılık reddediliyor.
- “Suriye’nin coğrafi ve siyasi bütünlüğünü tehdit eden her türlü bölücü ve ayrılıkçı girişimi reddeden demokratik bir ulus projesi” öneriliyor. Burada özerk yapıyı “bölücü proje” diye tehdit addedenlere aynı dille yanıt veriliyor.
- Suriyeli olmayan tüm grup ve milislerin ülke topraklarından çıkması gerektiği vurgulanıyor.
- “Her türlü şiddet ve askeri operasyona son verilmelidir” vurgusu yapılıyor.
- “Her türlü demografik değişiklik reddedilmeli, göçmenlerin ve mültecilerin güvenli ve gönüllü dönüşlerini sağlayacak önlemler alınmalı” deniliyor. Bu maddede de Türkiye’nin 32 km derinliğinde güvenli bölge oluşturup kurulacak şehirlere sığınmacıları taşıma planına gönderme var. Bu plan Kürtler aleyhine demografik yapıya müdahale olarak görülüyor.
- Ulusal kaynakların Suriye halkının malı olduğu belirtiliyor. Rimelan, Haseke ve Deyr el Zor’daki petrol ve doğalgaz alanlarının kontrolü özerk yönetime yönelik suçlamaların temelini teşkil ediyor. Bu zenginliklerin tüm Suriye’ye ait olduğu bildiride kayda geçiriliyor.
- Ayrıca tüm düşünce suçlularının ve siyasi aktivistlerin serbest bırakılması, cezaevlerinde öldürülen ve kaybolan kişilerin akıbetinin belirlenmesi çağrısı da yer alıyor.
***
Ulusal Koordinasyon Kurulu “dış güçlerin maşası” türünden suçlamalara karşı panzehir işlevi görüyor. Heysem Menna üzerinden Ulusal Koordinasyon Kurulu’nu ayartmaya dönük girişimler bu blokun özgünlüğüne dair fikir veriyor. Menna’nın Paris’te benimle paylaştığı bazı anekdotları “Suriye: Yıkıl Git Diren Kal” adlı kitabımda genişçe yazmıştım. Kısaca tekrar aktarayım:
ABD’nin eski Şam Büyükelçisi Robert Ford 6 Ağustos 2013’te Paris’te Saint-Lazare Garı’nın yakınında bir barda Menna ile buluşuyor. Ford’un gündemi muhalefetin silahlanması. Diyalog şöyle noktalanıyor:
Menna: “Silahlı gruplara desteği neden kesmiyorsunuz?”
Ford: “Şu an Suriye’deki savaşı durdurmak Amerikan çıkarlarına uymuyor.”
Menna: “O halde ben sizin düşmanınızım, benden dostluk beklemeyin.”
Silahlanma teklifi aynı dönemde Suud kanalından da geliyor. Dönemin Suudi İstihbarat Şefi Bender bin Sultan, Menna’ya kancayı takmak için bir temsilcisini gönderiyor. Menna “Bender ile işim olmaz” diyerek kapıyı kapatıyor. Bender’in temsilcisinin yanıtı şu oluyor: “Devrim sonrası başbakan olma şansını yitirdiniz.” Silahlanma teklifi bazı işadamları üzerinden deneniyor vs.
Suriye’deki vekâlet savaşı ve kirli müdahaleleri reddeden bir muhalefet bloku Batı-Körfez ittifakı için ‘istenmeyenler’ sınıfındaydı. O yüzden muhalif koalisyonların kurulduğu otel salonlarında olmadılar. Şimdi bu grubun Kürtlerle paydaşlığı IŞİD’e karşı SDG ile ortaklık kuran Batılı aktörleri artık rahatsız etmeyebilir ama Türkiye’nin düşmanlığı hepsine yetecek kadar büyük.
***
Ulusal Koordinasyon Kurulu’nun çözüm perspektifinde paydaş hale gelmesi sahadaki durumu değiştirmese de özerk yönetime söylemsel güç katabilir. Bu ortaklık ABD ile ortaklıkları nedeniyle Kürtleri kriminalize eden genel havayı kırabilir ya da Şam’da seslerinin duyulmasını sağlayacak bir kanal açabilir. Rakka, Haseke ve Deyr el Zor’da Araplarla kurulan ortaklıklar bölgenin yönetiminde son derece önemliydi. Fakat çıkarlar temelinde gelişen bu birlikteliğin Şam’daki karar süreçlerine etkisi sınırlı. Suriye yönetimindeki hakim değerlendirme ABD bölgeden çekildiğinde hem SDG’nin hem de Kürtlerin yerelde kurduğu ittifakın çözüleceği yönünde. Halbuki öz savunma ve yönetim temelinde Kürtlerin Araplar, Süryaniler, kısmen Türkmenler ve az nüfuslu diğer halklarla kurduğu ortaklık Amerikalılar bölgeye gelmeden önce başladı. Kolayca yadsınamayacak askeri bir güç ve yönetsel birikim oluştu. Günün sonunda Şam Ankara’nın beklentisine uygun olarak Kürtlere cephe açma yönünde radikal bir savrulma yaşamayacaksa Suriyelilerin kendi iç çözümünü bulması açısından Ulusal Koordinasyon Kurulu gibi özgün yapılarla sağlanan birlikteliklere ihtiyaç var.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
18.06.2025
29.05.2025
10.03.2025
6.03.2025
3.03.2025
27.02.2025
24.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
7.02.2025