Fehim TAŞTEKİN
Hamas’ın sarsıcı 7 Ekim baskını ve bunu fırsata çeviren İsrail’in yürüttüğü soykırım savaşı pek çok açıdan turnusol kâğıdı işlevi görüyor.
İşgalci ve sömürgecinin (olmayan) kendini savunma hakkı ile işgal ve sömürge altındaki halkların direniş hakkı arasındaki gri alanlarda ‘demokrat’, ‘medeni’ ve ‘ilerici’ pozlarla dolaşanlar yüzlerindeki maskeyi indirdi.
Hamas’ı “IŞİD”, 7 Ekim’i “Yahudilere karşı soykırım”, Gazze’yi cehenneme çeviren bombardımanı “İsrail-Hamas savaşı” olarak sunan anlatıya teşne yığınlar var. Öteki coğrafyalarda işgal ve sömürüden mustarip olanları da bu akıntıda görmek şaşırttı. Onlar da sürecin dayanılmaz taraflarına yazıldı.
Gazze’deki soykırıma itiraz edenleri “Hamas destekçisi” ve “anti-Semitist” olarak niteleyen boğucu, yanıltıcı ve ahlaksız bir propaganda epey etkili oldu. Hamas yanlışlarıyla veya günahlarıyla Filistin halkının vicdanında çarmıha gerilir ya da gerilmez ama bu durum, İsrail’in suç sicilini aklayamaz.
İsrail’in kendi düşmanları için kullandığı argümanları esas kabul edenler muhtemelen çatışmaların neden ve sonuçlarını anlama becerisini yitirdi.
***
Uygulaması dünden bugüne ertelenen geçici ateşkese kadar oluşan tablo taraflar açısından bazı sonuçlar çıkarmamıza imkân veriyor:
Her şeyden önce İsrail’e desteğini ‘sonsuz’ ve ‘sarsılmaz’ koduyla sunan, ateşkesi engelleyen ya da ateşkes çağrısına itiraz eden Batılı aktörler insani hukuk, savaş hukuku, temel haklar ve özgürlüklere dair ne varsa tüm değerler setini lağıma boca etti. Savaşa karşı sesini yükselten kitleler bir kenara Batılı hükümetlerin çoğu değerler dünyasında artık ‘münhal’ hükmündedir. İlk net sonuç bu.
Saniyen Arap ve İslam ülkeleri İsrail ve ABD’yi durduracak cesaret ve cesamette olmadıklarını kanıtladı. En çok gürültü çıkaran Erdoğan yönetimi de kendi sicilini tekrarladı: İsrail’i acıtacak hiçbir önlemi göze alamadı, ticari çıkarları her şeyin üzerinde tuttu, bu konuların Meclis'te tartışılmasına bile izin vermedi. Münafıklığın kitabı yeniden yazıldı.
***
Savaşan taraflar açısından durum, ilan edilen hedefler ile çıkan sonuçlar arasındaki uyum oranına göre değerlendirilebilir.
İsrail ilk etapta Hamas’sız bir Gazze’yi, ikince etapta Filistinsiz bir Gazze’yi hedefe koydu. Hamas’ın tünel ağıyla birlikte tamamen yok edilmesi ve Gazze’nin küçültülmesi dahil yeni bir gerçeklik yaratılması günlük demeçlere yansıdı.
Medyaya sızdırılan raporlar ve yol haritalarında Hamas’ın kökünden kazındığı Gazze’de imkan ve koşullara bağlı olarak farklı gelecek senaryoları üzerinde duruldu:
- İsrail’in Gazze’yi tamamen işgal etmesi ve Filistinlilerin Sina Çölü'ne sürülmesi ya da dünyaya dağıtılması.
- İsrail’in Gazze’yi kontrol altında tutup sivil işleri Filistin Yönetimi’ne bırakması.
- İsrail’in Gazze’yi kontrol altında tutup sivil işleri yerelde oluşturulacak yeni bir Arap iradesine bırakması.
- İsrail’in kontrolü bir süre sonra uluslararası bir güce bırakması.
- İsrail’in kontrolü bir süre sonra BM barış gücüne bırakması.
Ateşkes anlaşmasına kadar Hamas askeri ve siyasi bütünlüğünü korudu. Emir-komuta zincirinin kopmadığına dair tespitler yapılıyor. Ateşkes anlaşmasını mümkün kılan pazarlıklar da bu bütünlüğü teyit ediyor.
İsrail’in sürgün planı ise ikinci Nekbe olarak geniş bir itiraz cephesi ile karşılaştı. Mısır ve Ürdün bunu savaş nedeni sayacağını ilan etti. Filistinlileri Sina’ya sürme ya da başka ülkelere dağıtma planı şimdiye kadar alıcı bulmadı. İlk başta Filistinlilerin farklı ülkelere dağıtılması planını pazarlayan ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken üçüncü tur görüşmelerini tamamlarken İsrail’in önüne sınırlar koyan kriterlerle bölgeden ayrıldı:
- İsrail yeniden işgalci olmayacak.
- Filistinliler topraklarından sürülmeyecek.
- Gazze küçülmeyecek.
Yine de ABD’nin Hamas’ın olmadığı Gazze senaryosu için İsrail’le mutabakatını koruduğu ve Gazze için uluslararası güç seçeneklerini konuşmaya devam ettiği anlaşılıyor. Operasyonun uzaması halinde savaşın bölgeselleşeceği, ortaya çıkacak yeni denklemin Amerikan çıkarlarını tehdit edeceği, küresel rekabette ciddi aşınmalar olacağı öngörüsünden hareketle Biden yönetimi İsrail'in hedeflerini erişilebilir düzeye çekmesini bekliyor. Bu yavaş yavaş frene basılması anlamına geliyor.
Hamas’ın kökünü kazıma hedefinin gerçekleşebilir olmadığı tespiti öne çıkmaya başladı. Hatta İsrail hükümetine sunulan yol haritasında Gazze’de tam anlamıyla etnik temizlik ve sürgün kalıcı çözüm olarak sunulurken Hamas fikrini bu topraklardan kazımanın imkansızlığı gerçeğinden hareket ediliyordu.
***
İsrail rehinelere karşı tutuklular denkleminin tekrarına izin verilmeyeceğini ‘Hannibal Protokolü’nü daha ilk günden itibaren kendi topraklarında uygulayarak göstermeye çalıştı. Yani militanlarla birlikte rehineleri hatta müzik festivalinden kaçan kendi vatandaşlarını Hellfire füzeleriyle küle çevirmeyi başardı. Savaşın 47’nci gününde çocuk ve kadınlardan 50 rehineye karşı 150 çocuk ve kadın tutuklunun takasını kabul ederek geri adım attılar. İsrail kabinesindeki fırtınaya bakınca bunu hazmetmekte çok zorlandıkları anlaşılıyor.
Başbakan Benyamin Netanyahu, Biden’a bu savaşı sonuna kadar götürmezse İsrail’in tüm bölgede caydırıcılığını yitireceğini söylüyordu. Caydırıcılığın yeniden inşa edildiği söylenemez. Gazze 2-3 yılda bir çökertildiği halde dizlerinin üzerinden doğrulup İsrail’e daha güçlü salvolarla dönüyor. Son savaşın yıkım bilançosu yok olan değil daha sert dönüşler yapacağını gösteren bir bilenmişliğe işaret ediyor. Halk Gazze’nin kuzeyinden korkunç bedeller ödeyerek güneye geçti ama Gazze’yi terk etmedi. Parçalanan elleriyle toprağa tutunanlar sürgün senaryosunu reddediyor. Hamas olsun ya da olmasın Filistin’in sapanı taşsız kalmayacak. Gazze halkının Hamas’a kızıp Abbas yönetimine kapaklanacağı hesabının da bir karşılığı yok.
Caydırıcılığın inşasında bir diğer muhatap Hizbullah. ABD bölgeye iki savaş gemisi ve bir nükleer denizaltı göndererek İsrail’in soykırım savaşını ikinci ve üçüncü cephe açılmadan sürdürmesini temin etmeye çalıştı. Ama Hizbullah belirlediği angajman kurallarıyla kendi caydırıcılığını inşa ederken İsrail’i kuzeyde felç eden dikkatli bir çatışma senaryosuyla hareket etti. Tam kapasite savaş beklentisini karşılamasa da Hizbullah’a bakılırsa 8 Ekim-22 Kasım arasında elde edilen sonuçlar İsrail açısından son derece ciddi:
- Sınıra yakın 73 yerleşim merkezinde 70 bin kişi tahliye edildi.
- 40 askeri üste toplam 275 hedef vuruldu.
- 21 zırhlı araç imha edildi.
- 354 İsrail askeri öldü ya da yaralandı.
- 15 askeri depo, 21 elektronik karıştırma sistemi, 35 istihbarat sistemi, 170 kamera, 47 radar, 77 iletişim sistemi, 2 SİHA imha edildi.
- İsrail’in Lübnanlı sivillere yönelik saldırılarına misilleme olarak 5 yerleşim birimi hedef alındı.
Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah ilk konuşmasında izledikleri stratejiyle İsrail’in kara, deniz ve hava birliklerinin kapasitesini yüzde 30-50 oranında kuzeyde tutmayı başardıklarını söylemişti.
İsrail, Lübnan’ı taş devrine döndürme tehdidini tekrarlasa da Hizbullah’ın angajmanlarını dikkate alan bir misilleme ile yetinmek zorunda kalıyor. Burada ABD’nin Netanyahu üzerindeki baskıları da etkili. İlk önce Hizbullah’a çok sert mesajlar veren ABD’nin bu seviyedeki çatışmayı sindirdiği anlaşılıyor. Yemen’de Husiler İsrail’e füze göndererek direnişe desteğini gösterirken Irak’ta Haşd el Şaabi ve Suriye’de İran destekli milisler Amerikan güçlerinin bulunduğu 10 üsse 61 saldırı düzenledi. Bu saldırılar ABD’nin pozisyonunu değiştirmeye yetecek bir tehdit seviyesine ulaşmasa da savaşın bölgeselleşmesi halinde cephe hatlarının genişleyeceği yerleri işaretliyor. Geçen yaz Tahran’ı ziyaret eden ‘direniş ekseni’ liderlerinin belirlediği koordinasyon merkezinin Gazze savaşı ile birlikte devreye sokulduğu konuşuluyor. Sonuç itibariyle ABD’nin Bağdat, Şam, Beyrut üzerindeki baskı mekanizmalarının hiçbiri istediği düzeyde eylemsizliği temin etmedi.
İsrail-Amerikan ekseninde yarım bırakılmış bir eylemin düşmanları daha da güçlendireceği korkusu büyüyor. Fakat bu eylemi tamamlamaya yönelik senaryo İsrail’i ‘haydut devlet’, ABD’yi de ‘küresel bela’ konumunda daha da derinlere itebilir. Bunun da ötesinde NATO şebekesindeki kolektif Batı’nın dünyanın geri kalanına verebileceği bir vaaz kalmadı. Ukrayna’dan sonra Gazze hegemonyanın üstünlük piyesine sırıtkan bir perde ekledi.
***
Gazze’de Hamas’ın başını çektiği direniş koalisyonu bariyerleri yıkan, savaşı İsrail’e taşıyan ve kuralları değiştiren 7 Ekim hamlesiyle birkaç şeyi hedefliyordu: Filistinli tutukluların bırakılması, ablukanın kaldırılması, Batı Şeria ve Doğu Kudüs’te İsrail’e sınır çekilmesi. Bunu yaparken bazı beklentiler de dile getiriliyordu. Hizbullah’ın tam anlamıyla İsrail’e dalması, Batı Şeria ve Doğu Kudüs’ün direnişe katılması, 1948 sınırlarındaki Filistinlilerin ayağa kalkması.
İsrail içindeki Araplar 2021’deki şaşırtıcı başkaldırının bir benzerini tekrarlamadı. Burada bir hayal kırıklığından söz edilebilir. Batı Şeria’da ise silahların devreye girdiği yeni bir çatışma eşiği belirdi. Batı Şeria’da İsrail adına gardiyanlık yapan Mahmud Abbas yönetiminin bir hiç olduğu tescillendi. Gazze’nin beklentisini karşılayan ölçeğe ulaşmasa da Cenin ve Tulkarim gibi yerlerde silahlı direniş uç verdi. Mısır’dan Gazze’yi besleyen damarların (tüneller) benzerini Ürdün üzerinden kurmak çok zor. O yüzden Batı Şeria ikinci Gazze olur mu sorusuna ihtiyatlı yaklaşmak gerekiyor. Batı Şeria’da bile kaybeden Abbas’ı İsrail tankı üzerinde Gazze’ye taşımayı düşleyen Amerikalılar da evdeki hesabın çarşıya uymayacağını anladı.
Filistinli gruplar Hizbullah’ın inşa ettiği caydırıcılığın bir benzerini Gazze’de kurmak istediler ama İsrail öldürme, yok etme ve hasar verme konusundaki sınır tanımazlığı ile buna geçit vermek istemiyor. ABD ve Avrupa’nın da silah stoklarını eritme pahasına Gazze’nin kuzeyini yaşanmaz hale getirdi. Buna karşın hiç olmadığı kadar tank, zırhlı araç ve asker kaybetti. Ne kadarını imha ettiğini bilmiyoruz ama tünel ağlarındaki direnişi bitiremedi. Yayımlanan videolara bakılırsa roket fırlatma, pusu kurma, vur kaç yapma hatta elle askeri araçlara bomba yerleştirme gibi eylemler sürüyor.
Rehinelerle tutukluları takas etme hedefine yönelik ilk adım yine erteleme olmazsa bugün atılıyor. Toplam 240 rehinenin olduğu dikkate alındığında savaşın dur kalk yaparak uzaması muhtemel. 2.3 milyonluk bir nüfus içinde 50’nin üzerinde gazeteci öldürüp iletişim hatlarını keserek Gazze’deki dehşetin dünyada görülmesini önlemeye çalıştılar. Fakat geçici ateşkesler tekrarlandıkça ortaya çıkan görüntü ve hikâyeler İsrail ve destekçilerinin elini zayıflatabilir.
***
İsrail bu savaş bittiğinde şimdiye kadar kaçındığı bazı şeylerle de yüzleşmek zorunda kalabilir:
- 1993 Oslo Barış Anlaşması’nın maddelerini Filistin devletine asla izin vermeyecek şekilde ayarlamışlardı. Fiilen de Filistin devletinin kurulmasını imkânsız kılacak işgalci hamleler devam etti. İsrail iki devletli çözümü artık lakırdı düzeyinde tutmayı başarmıştı. Abraham Anlaşmaları da Filistin davasını hepten gömmeye matuftu. Fakat şimdi İsrail iki devletli çözüm baskısı ile karşı karşıya kalacak gibi gözüküyor. Birkaç Avrupa ülkesinde Filistin devletini tanıma tasarıları hazırlanması önemli bir işaret. Elbette İsrail asla Filistin devletine izin vermeyecek ama bu siyaset yüzünden de aradığı güvenli ortamı bulamayacak. Ördüğü duvarlar kendi hapishanesi de olacak.
- Yüzleşmekten kaçtığı ikinci şey; Uluslararası Ceza Mahkemesi. Burası öteden beri İsrailli yetkililerin kâbusu. Ama soykırım, etnik temizlik, insanlığa karşı suçlar ve savaş suçlarından dosyalar yüklenmeye başladı.
- İsrail’in “ne inkâr ne teyit” siyasetiyle gözlerden kaçırmayı başardığı nükleer silah programı BM zemininde tartışmaya açılıyor.
- Ve Gazze savaşı İsrail’in Araplarla kurduğu köprülerin altına dinamitler yerleştirdi. 7 Ekim saldırısının bir hedefi de Abraham Anlaşmaları idi. Filistin davasını kendi çıkarlarına meze yapan Arap rejimlerinin işi zorlaştı.
Süreci biraz daha geriden alırsak; İsrail’in son 30 yılda izlediği stratejik kurgu bir kez daha tökezledi. Oslo ile yapmaya çalıştıkları şey Filistin Kurtuluş Örgütü’nü direniş odağı olmaktan çıkarmak, El Fetih’i paçavraya çevirmek, liderlerini itibarsızlaştırmak ve Filistin devletinin üzerinde duracağı bütün kolonları yok etmek. Bunu başardılar. Bu süreçte El Fetih’e karşı Hamas’ın önünü açtılar. 2005’te Gazze’den çekilirken yaptıkları hesap şuydu: Göz yumdukları İslamcılar bölgeyi ele geçirir, Filistin davası ulusal karakterini yitirir, mesele İsrail’in radikal İslamcılarla savaşına döner ve toprakları genişletme stratejisi yürür. Bunun için zaman ve sabır gerekir. Fakat Hamas 2006’da Gazze ve Batı Şeria’da düzenlenen ilk seçimlerde galip gelince İsrail’in hesabı tutmadı. İsrail ve Batılı müttefikleri Hamas’ın zaferini tanımadı. İsrail ve Batılı ortakları Fetih-Hamas ortak hükümetini yıkmak için ellerinden geleni arkalarına koymadı. Seçilmiş hükümete darbe komplosu kurdular. Sonunda Hamas Gazze’nin, El Fetih Batı Şeria’nın kontrolünü ele geçirdi. Bu bölünme de İsrail’in işine yaradı. Fakat Gazze bu arada silahlı direnişin ana üssüne dönüşüverdi. Özetle süslü püslü laflardan arındırıldığında İsrail tarafında dünden bugüne değişmeyen önerme şu: Gazze İslamcıların elinde insanlıktan çıkacak, Filistinliler vahşi hayvanlara dönüşecek ve tanrının seçilmiş kulları kendilerini korumak için bunların hepsini öldürecek. Gerçekten de bu önermenin hakkını veren bir vahşet sergiliyor. Tam anlamıyla Netanyahu’nun refere ettiği Amalek hikâyesi. Kadın-erkek, çoluk-çocuk demeden bir halkın öküz, koyun, deve ve eşekleriyle birlikte yok edilmesi gerektiğinden bahseden soykırım savaşı. Motivasyon bu.
Bu aşamada söylenecek tek şey; İsrail’in hesabına yıkım ve katliamdan başka yazılabilecek herhangi bir zafer yok. İsrail ateşkesten sonra daha büyük ateş gücüyle saldırmaya devam edeceğini söylüyor. Hatta bıraktıkları tutukluları Gazze fırınında yakmak için yanıp tutuşanlar da var. Bu durumda ilk günden beri söylenen savaşın bölgeselleşmesi dahil tehlikeli senaryolar devrede olacaktır. Gözyaşları kuruyan çocuklar geri dönecektir.
Yazarlar
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.07.2025
21.07.2025
13.07.2025
9.07.2025
23.06.2025
18.06.2025
29.05.2025
10.03.2025
6.03.2025
3.03.2025