Fehim TAŞTEKİN
Fuat Şukur ve İsmail Haniye’ye suikastların ardından haftalardır İsrail’e karşı olası misillemelerin Gazze’de ateşkes müzakereleri için katalizör olup olamayacağını konuşuyoruz.
İki şeye birden tanıklık ediyoruz:
Bir taraftan Doha ve Kahire’deki ateşkes görüşmeleri, İran ve Hizbullah’ın misillemesini durdurmaya yönelik bir oyalama stratejisi olarak kullanılıyor. ABD ve Fransa’nın yanı sıra bazı Arap ülkeleri İran ve Lübnanlı taraflara misillemenin müzakereleri çökerteceği, İsrail’in daha şiddetli yanıtlar vereceği ve bölgesel savaşın tetikleneceği mesajlarını gönderiyor.
Diğer taraftan misilleme tehdidi, kendi siyasi bekası için savaşı bitirmek istemeyen İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu üzerinde baskı kurmak için kullanılıyor. İsrail’in koruyucuları, Netanyahu’ya “Gazze’de askeri olarak yapabileceğin her şeyi yaptın, elinde bir çıkış stratejisi olmadığı ortada, artık savaşı durdurman gerekiyor” diye telkinlerde bulunuyor.
Tel Aviv lehine oyuna girenler, Lübnan savaşı başta olmak üzere bölgesel çatışma senaryolarını bertaraf edip İsrail’i güvenceye alacak stratejiyi yeniden kurmak için ateşkesin şart olduğunu düşünüyor.
Fakat Amerikalıların iyimserlik pompaladığı 16-17 Ağustos’ta Doha’daki görüşmelerde Netanyahu’nun ateşkes çabalarını sabote eden ilave koşulları aşılamadı.
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın dokuzuncu İsrail seyahati bir aldatmacadan öteye geçemedi. Ardından Kahire’de 22-23 Ağustos’ta devam eden turdan da sonuç çıkmayınca Hizbullah vaat ettiği misillemenin ilk aşamasını dün hayata geçirdi.
***
Ateşkes için misillemeler geciktirilse de, ne İran ne de Hizbullah İsrail’in cezalandırılacağı sözünü geri çekti. İran ve Direniş Ekseni’nin koordineli olarak misilleme yapacağı beklentisinin aksine Hizbullah tek başına hareket etti. Önce yeraltındaki İmad 4 füze tesisinden bir kesit sunarak gözdağı verdi. Ardından uzun menzilli füzeleri devreye sokmadan bir misillemede bulundu.
Hizbullah’ın açıklamasına göre ilk aşama, SİHA’ların İsrail’in derinliklerinde belirlenen hedeflere doğru geçişini kolaylaştırmak için Katyuşalarla kışlaları ve askeri tesisleri hedef almayı içeriyordu. Fırlatılan Katyuşa sayısı 320'yi aştı. Ve şu hedefler vuruldu: Meron Üssü, Nabi Zev Mevzisi, Zeytun Üssü, Zaura Mevzileri, Sahil Üssü, Ein Zeitim Üssü, Ramot Naftali Kışlası ve işgal altındaki Golan'da yer alan Kila ve UAF kışlaları ile Nafah ve Yarden üsleri.
İsrail ordusu misilleme başlamadan önce 100 savaş uçağıyla önleyici saldırı düzenleyip 40 yerde binlerce roket ve füze fırlatma rampasını imha ettiklerini öne sürdü. Netanyahu da Hizbullah’ın binlerce roket göndermeyi planladığını ama başarısızlığa uğratıldığını savundu.
İsrail medyasında Hizbullah’ın 6 bini aşkın füze, roket ve SİHA’yı ateşleme planından söz edildi. Yetkililerin gayri resmi değerlendirmesine göre Hizbullah, Mossad karargâhının yanı sıra sinyal istihbarat grubu Birim 8200 dahil farklı askeri istihbarat kurumlarının bulunduğu Glilot üssünü vurmayı planlıyordu.
***
Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah “Erbain” adını verdikleri operasyonda Tel Aviv’in dibindeki Glilot ve kentin 40 km kuzeyindeki Ein Şemer Hava Üssü’nü birincil hedef olarak belirlediklerini teyit etti.
Demir Kubbe’yi birkaç dakika oyalayıp yol açmak için 300 Katyuşa fırlatmak gerektiğini belirterek şunları söyledi:
“Operasyon başlamadan önce hiçbir direniş platformu vurulmadı. Direniş 340 roket fırlattı ve tüm SİHA’lar baskınlara rağmen gönderildi. Ne operasyondan önce ne de sonra (kullandığımız) hiçbir saha zarar görmedi. Verilerimiz SİHA’ların belirlenen iki hedefe ulaştığını gösteriyor ancak düşman bunu gizli tutuyor. İşgalcinin balistik füzelerimizi imha ettiği iddiası yalan. Bu operasyonda onları kullanmak gibi bir niyetimiz yoktu ancak gelecekte kullanabiliriz. Binlerce füze platformumuz var ve düşman operasyon alanında olmayan bazı vadileri hedef aldı ve bir dizi sabit platformu imha etti. Düşman saldırılara direniş operasyonundan yarım saat önce mücahitlerin hareketini sezdikten sonra başladı, istihbarat bilgilerine dayanarak değil. Yaşananlar saldırganlıktı, önleyici bir eylem değildi ve operasyonumuz ya da savaşçılarımız üzerinde hiçbir etki bırakmadı. Tamamen yalan ve istihbarat başarısızlığından ibaret bir anlatıyla karşı karşıyayız. İsrail'in 6 bin roket ve insansız hava aracı fırlatmayı planladığımız yönündeki iddiaları da doğru değil.”
Lübnanlı kaynaklar da Hizbullah’ın farklı bölgelere Katyuşalar göndererek Demir Kubbe’yi yorduğunu, bu şekilde SİHA’lara yol açtığını, ayrıca yanlış istihbarat sızdırarak hedef şaşırttığını söylüyor.
İsrail önleyici saldırı hikayesini öne çıkarıp misillemenin etkisini küçümsemeyi tercih etti. Netanyahu “İsrail’e zarar verene zarar veririz” derken Dışişleri Bakanı Israel Katz da "Topyekun savaş istemiyoruz” ifadelerini kullandı.
2006’da iki askeri kaçırıldı diye Lübnan’ın güneyini işgal edip 34 gün boyunca Beyrut’u bombalayan İsrail şimdi Demir Kubbe’yi delen, kuzeyde onlarca yerleşim yerinin boşalmasına neden olan, radar üsleri dahil onlarca askeri hedefi yüzlerce kez vuran Hizbullah karşısında kendini sınırlıyor ve “Savaş istemiyoruz” diyor.
Hizbullah’a hasım ‘Sünni Müslüman’ çevrelerde misillemeyle dalga geçilse de İsrailliler bunun dalgaya alınacak bir durum olmadığını görüyor.
Misillemenin ardından kuzeyde Mateh Aşer, Metula ve Yukarı Celile bölge başkanları hükümetle ilişkiyi kesti. Üç başkan ortak açıklamayla hükümetin tek derdinin Tel Aviv’i korumak olduğunu savunarak "Aramayın, gelmeyin, mesaj göndermeyin” diye seslendi. Netanyahu partisi Likut’a ‘konuşmayın’ talimatı verdi. Eleştirilere göre kuzeydeki durumu eski haline getirme konusunda bir strateji yok. Amerikalıların yol haritası Gazze’de ateşkes sağlanırsa kuzeyin de normalleşeceği beklentisine dayanıyor. Bunun için Lübnan tehdit ediliyor. Ama bölgeye gönderilen Amerikan savaş gemileriyle de tahkim edilen tehdit işe yaramadı. İsrail angajman kurallarının dışına çıksa da işgal senaryosunu tekrarlayamıyor. “İsrail’e dokunan yanar” önermesine sarmalanmış üstünlük artık caydırmıyor. ABD de yeni gerçekliği kabul etmek zorunda kalıyor. Aylardır Beyrut’ta ‘diplomasi kampı’ kurmalarının başka bir izahı yok.
Yeni Umut Partisi Başkanı Gideon Sa'ar “Tırmanmanın zamanlamasını ve yoğunluğunu İsrail'in düşmanları belirliyor, biz değil” diyor. Bu sözler İsrail’in dilediği zaman dilediği yerde savaş başlatıp dileği zaman sonlandırdığı günlere bir gönderme yapılıyor.
Haaretz’de bir yazı kaleme alan emekli Tümgeneral Yitzhak Brik, “İsrail uçurumun eşiğine doğru gidiyor. Hamas ve Hizbullah’a karşı yıpratma savaşı devam ederse en fazla bir yıl içinde çöker” diyor.
Üstelik ABD’nin sonsuz desteğine rağmen. Bu operasyonda da Amerikan katkısı az değil. AFP’ye konuşan bir Pentagon yetkilisine göre ABD istihbarat, gözetleme ve keşif desteği verdi.
İran misilleme hakkını masadan kaldırmış değil. İran’ın BM Daimi Temsilciliği geçenlerde İsrail’in gözü havadayken misillemenin karadan ya da eş zamanlı olarak hem kara hem havadan yapılabileceğini açıklamıştı. Belli ki Tahran da belirsizlik politikasıyla İsrail’i yormayı ve ateşkes masasını etkilemeyi umuyor.
***
Peki misilleme ateşkes pazarlıklarını etkiler mi? Mantıken bölgesel savaş tehlikesiyle ilintili olarak misillemenin İsrail üzerindeki baskıyı artırması beklenir. Fakat şimdiye dek müzakereler aldatıcı taktiklerle dur-kalk yaptı. Sanki soykırımı tamamlasın diye İsrail’e zaman kazandırılıyor. Güya Biden yönetimi Netanyahu üzerinde baskı kuruyor. Ama soykırım makinesine cephane sağlamaktan geri durmuyor; kırmızı çizgi çekmiyor; Netanyahu’nun her istediğini veriyor. Üstelik Blinken’ın 20 Ağustos’ta Tel Aviv’de yaptığı gibi İsrail’in koşulları kabul ettiği ve topun Hamas’ın sahasında olduğu yalanıyla suyu bulandırıyor.
Gazze’de her şey İsrail İstihbarat Bakanlığı’nın 13 Ekim 2023 tarihinde hükümete sunduğu ‘politika belgesi’ne göre ilerliyor. O belgede Filistin yok. Filistinliler için öngörülen gelecek ya ölüm ya da sürgün.
O belge en kalıcı çözüm olarak direnişin kökünü kazıyıp Filistinlileri Mısır’a sürme, Gazze’yi küçültme ve kontrol etme (işgal) seçenekleri üzerinde duruyor. Ve bu soykırım planında Müslüman ve Arap ülkelere de “ulvi görevler” tevdi ediliyor. İsrail görüşme masasında bu plana yarayacak oyunlar sergiliyor.
Temel taktik ne? Yeni koşullar ileri sürmek. Artık bunun sabotaj anlamına geldiğini kendi müzakere heyetindekiler de Netanyahu’nun yüzüne vuruyor. Nedir bu koşullar?
Birincisi, Mısır ile Gazze arasındaki Philadelphia Koridoru’nun İsrail’in kontrolünde kalması. Anlaşmalara göre Mısır’ın rızası olmadan İsrail koridora giremez.
Güya Mısır, “Sakın girme” diye efelendi ama İsrail girdi. Şimdi pazarlıklarda Mısır’ın geçici ve sınırlı olmak kaydıyla koridorda İsrail güçlerinin kalmasına yeşil ışık yaktığı ve uzun vadede uluslararası güç konuşlandırmayı önerdiği iddia ediliyor. Teyit eden yok tabii. Haaretz’e göre gelinen son noktada bu mesele koridora doğrudan atıf yapılmadan belirsizliğe bırakıldı ki iki taraf da kendine yontabilsin.
Netanyahu’nun bozgun yaratan ikinci koşulu; İsrail ordusunun Netzarim Koridoru’nda kalması.
Bu koridor 7 Ekim sonrası Gazze’yi tam orta yerinden ikiye bölmek için tasarlandı. 7 km uzunluğunda 1 kilometre genişliğinde, yerleşimleri biçen bir tampon. İsrail’in hesabı Gazze’yi duvarlar ve çitlerle ikiye bölmek, gözetleme kuleleri ve kontrol noktaları kurarak kuzey ve güneyden her türlü geçişi kontrol altına almak.
Üçüncü koşul; İsrail Erez ve Kerem Ebu Salim kapılarında olduğu gibi Refah kapısını da kontrol etmek istiyor. Refah zaten Mısır’ın İsrail lehine sıkı sıkıya kontrol ettiği bir kapıydı.
Dördüncü koşul; Netanyahu Filistin tarafının İsrail hapishanelerinden bırakılmasını istediği 300 esirin en az 100’üyle ilgili veto yetkisi istiyor. Bu şekilde Filistin’e liderlik edebilecek isimleri ebediyen içerde tutma stratejisinde gedik açmak istemiyor.
Bir de sürgün listesi var: En az 200 Filistinli ismin Gazze ve Batı Şeria’dan başka ülkelere gönderilmesini istiyor.
Ayrıca Netanyahu ateşkesle rehineleri aldıktan sonra diledikleri zaman operasyon yapacaklarını söylüyor. İsrail lideri savaşı sürdürme konusunda çok net.
Netanyahu Netzarim ve Philadelphia koşullarından vazgeçmediğini tekrarlıyor. Buna rağmen Amerikan tarafı, Netanyahu’nun öneriyi kabul ettiğini belirtip Hamas’a yükleniyor.
Peki Hamas neyi onaylayacak? Başkan Joe Biden’ın 27 Mayıs’ta açıkladığı, BM Güvenlik Konseyi’nin 10 Haziran’da destek verdiği taslağı mı yoksa Netanyahu’nun koşullarını içeren taslağı mı?
İsrail devletinin kanalı KAN, Netanyahu’nun Blinken’la görüşmesinde ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasında Philadelphia’dan çekilmeyi kabul ettiğini duyurdu. Fakat Başbakanlık Ofisi anında yalanladı. Yediot Ahronot’a konuşan bazı İsrailli kaynaklar da Blinken’ı Netanyahu’yu ödüllendirerek müzakereleri sabote etmekle suçladı.
Hamas ise Biden’ın dillendirdiği ve BM Güvenlik Konseyi’nin desteklediği taslağa dönülmesini istiyor. Biden’ın “İsrail’in önerisi” diye öne sürdüğü taslak ateşkes, işgal güçlerinin çekilmesi, esir takası ve yeniden inşa sürecini içeriyordu. Hamas’ın ‘evet’ demesini beklemiyorlardı. O yüzden Netanyahu “Biden’ın açıkladığı taslak, bizim taslak değil” diyerek yan çizdi. Biden da rezil olduğuyla kaldı.
Geçen hafta Netanyahu rehine yakınlarıyla görüşmesinde Netzarim ile Philadelphia’nın stratejik kazanç olduğunu belirtip çekilmeyeceklerini söyledi.
Philadelphia Koridoru İsrail’in kontrolünde olursa Gazze tam teşekküllü toplama kampına ve zamana yayılmış ‘gazsız imha’ şeridine dönüşecek. Kanal 12’ye göre Mossad şefi David Barnea başkanlığındaki heyet, 22 Ağustos’ta Kahire’deki görüşmelere giderken Netanyahu’yu “Ya Philadelphia ya anlaşma” diye uyardı. O da heyeti kolayca pes ettikleri gerekçesiyle tersledi. İsrail siyasetinden heyet üyelerine “Madem Netanyahu sabote ediyor o halde siz de istifa edin” çağrıları geliyor.
Dün İsrail heyeti Kahire’ye döndü. Neyle döndü? Koşullarda esneme oldu mu? Hiçbir şey net değil.
***
İsrail’in kurucu felsefesi “Filistinsiz Filistin” hedefine dayanıyor. Bunun için sergilenmeyen vahşet kalmadı. 7 Ekim’den bu yana sergilenenler son değil bir devam sahnesi.
Bu politikanın güncel motivasyonunda Netanyahu’nun siyasi bekası yatıyor. Ateşkes ilan edilirse dinci-faşist iktidar yıkılır, Netanyahu yolsuzluk dosyalarından hapse tıkılır, Aksa Tufanı’nı engelleyemeyenler soruşturma cenderesine alınır. Fakat beri tarafta uzun vadeli imha siyasetini hızlandıran strateji İsrail’i de içeriden çökertecek dinamikleri harekete geçiriyor. Hükümetin kendisi ulusal güvenlik sorunu haline geliyor.
Yazarlar
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.11.2025
27.10.2025
20.10.2025
13.10.2025
5.10.2025
25.09.2025
15.09.2025
9.09.2025
1.09.2025
26.08.2025